BIST 9.765
DOLAR 35,10
EURO 36,48
ALTIN 2.926,08
HABER /  DÜNYA

Arınç’tan gündeme ilişkin önemli açıklamalar

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Suriye konusunda ABD ve Rusya’nın mutabık kalmasının Esed’i cesaretlendirdiğini, Cumhur...

Abone ol

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Suriye konusunda ABD ve Rusya’nın mutabık kalmasının Esed’i cesaretlendirdiğini, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bunu dile getirmesinin Türkiye adına ilkeli bir duruş olduğunu kaydetti.
AK Parti Bursa İl Başkanlığında basın toplantısı düzenleyen Arınç, gündeme ilişkin soruları da cevaplandırdı. Arınç, İranlı ajanların Türkiye’de yoğun faaliyet yürüttüğü yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, "İran bizim komşu ülkemiz. Dostluğumuz ülke bazında, devlet bazında devam ediyor. İran uyruklu insanların Türkiye’de yasa dışı faaliyetlerde bulunması mümkün olabilir. Ben sizin ortaya koymak istediğiniz ambalaj dışında söylemek zorundayım. Biz bazı şeyleri bilir ama söylemeyiz. İran ile Türkiye arasındaki ilişkileri bozmak isteyen, bu konuda çaba gösteren, bu konuda gayret sarf eden birileri olabilir. Biz bunların içinde hiçbir şekilde olamayız. İran Türkiye için stratejik önemde bir ülke. İlişkilerimizin iyi olması gerekir. Yabancı uyruklulardan herkes adi suç da işleyebilir, siyasi çalışma da yapabilir. Yaptıkları suç ise Iğdır’da failleri çökertildi. Kişiler yaptıkları eylemler ve işlemler sebebiyle yasalarımıza göre suç işlemişse anında soruşturmasını, yargılamasını yaparız ama bundan böyle sonuç çıkmasın; Türkiye ile iran arasındaki ilişkileri bozmak isteyenlere tavizkar değiliz. Bizim iç ve dış güvenliğimiz açısından devletlerle ilgili problem olmaması lazım. İranlı kişilerin yanı sıra Alman uyruklu insanların faaliyetleri, Suriye uyrukluların faaliyetleri, Rusya, İngiltere, ABD’den gelen insanların yasa dışı faaliyetleri olabilir. İstihbarat, güvenlik güçleri ne güne duruyor? Takibi yapılır, cezaları verilir. T.C. vatandaşı olan Türkiye uyruklu insanın bir başka ülkede casusluk yapması suç ise bizim için de aynı şekildedir. Diplomatlar için uluslararası kural var. Yargılaması yapılamaz, geri döner denir. Bu istisnayı söyleyeyim. Suriye’den, konteynır kentlerde kalan 350 bin sığınmacı var. Can havliyle Türkiye’ye koşan insanlara sınırları kapatamayız. 150 bin de kendi imkanlarıyla ev tutup Türkiye’de çalışarak hayatını geçindirmeye çalışan insanlar var" diye konuştu.

CUMHURBAŞKANI İLKELİ BİR DURUŞ SERGİLEDİ
Suriye meselesinde ABD ve Rusya’nın mutabık kalmasının Esed’i, "Kimyasal silah kullanma da ne istersen yap" demek anlamına geldiğini ifade eden Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakanımız ve bizlerin hemen her gün dile getirdiği büyük bir acıyı ortaya koydu. Suriye’de 120 bin insan hayatını kaybetti, 2 milyon insan uzaklara gitti. 500 bini Türkiye’de. 5 milyon insan Suriye içinde yer değiştirdi. Yıkılmadık cami, ev bina kalmadı. İnsanlar ekmek kuyruğunda öldürüldü. Sniper ve kimyasal bombalara kadar, balistik füzelere kadar her türlü silahla vahşice katledildi. İnsanlığın suskun kalmasını hazmetmek mümkün değil. BM barış için kurulmuş, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmış örgüt olmasına rağmen, trajediye karşı hiçbir şey yapamıyor. 5 Daimi Güvenlik Konseyi üyesi veto hakkına sahip. Çin ve Rusya istemiyor. Dış dünya, uluslararası camia Suriye konusunda "vah vah" diyor ama bu konuda maalesef onlar da şifa verecek bir şey yapmıyorlar. Mazlum Suriye adına Cumhurbaşkanımızın feryadını dile getirmesi, BM ve uluslararası camiayı sorgulaması, Türkiye adına ilkeli, insani bir duruştur. Bizler de ifade ediyoruz. Son yaşananlar karşısında ABD’nin Rusya ile çok aşamalı planda mutabık kalması, ‘Sen bu işlere devam et, bunun hesabı sorulmaz, kimyasal kullanma, konvansiyonel silahlarla ne istersen yap’ zafiyetini kendi içerisinde barındıran bir çözüm gibi geliyor” diye konuştu.

"ESKİ TÜRKİYE OLSAYDI SURİYE YÜKÜNÜ KALDIRAMAZDIK"
Arınç, Suriye’den gelen kişilerin suçu karıştığının hatırlatılması üzerine, "Bu kişilerin çoğunun nerelerde olduğu bilinir. 350 bin tanesi konteynır kentlerde kalıyor. Bazı yardım faaliyetleri yürütülür. Bu kadar kalabalık geldiği zaman farklı amaçlarla gelenler de çıkabilir, farklı faaliyet gösterenler olabilir ama biz Esad’ın zulmünden, mutlak bir ölümden kaçarak Türkiye’ye sığınan insanlara, başka ülkeler ne yaparsa yapsın kapımızı kapatamayız. Mazlumdan yanayız. 3 tanesi hırsızlık yaptı diye bu kitleyi suçlamak doğru değil. Bunlar CHP’nin yapabileceği şeylerdir. Esad’ın yaptıkları zulme seslerini çıkarmayanların, oradan gelenleri tahrik etmek için Cilvegözü, Reyhanlı, Samandağı’nda yürüttüğü faaliyetler var. Hayatını kurtarmak endişesiyle Türkiye’ye sığınanları zedelemiş oluruz. 2 milyar lira harcamamız var. Türkiye eski Türkiye olsaydı, kırılgan hükümetler dönemi olsaydı bu yükü kaldıramazdı. Dünya Türkiye’yi alkışlıyor. Yaptığımız iş doğru ve insani bir iştir. Türkiye’ye yakışan bir iştir. Bu kişilerin sorunları varsa vali ve kaymakamlar çözüyor" şeklinde konuştu.

"BİZ BAŞPEHLİVAN GİBİYİZ, HER YERDE TEKRAR KAZANMAK İSTİYORUZ"
Arınç, yerel seçimlerde AK Partili adayların başvuru süresiyle ilgili şunları söyledi:
“Dün MKYK toplantısında alınan karar var. Dünkü toplantıda 1 Ekim-1 Kasım arasında adaylık müracaatlarının yapılması kararı alınmış. Bence de doğru. 21 Ekim’den sonrası gecikmeye yol açardı. Eğer kamu görevlileri aday olacaklarsa istifanın son gününü YSK kararlaştırıyor. 1 Aralık gibi düşünüyor. Bizim Türkiye’de adaylarımızın müracaatı 1 Ekim-1 Kasım arasında yapılacak. Adaylar adaylıklarını koyabilirler. Teşkilat içinden mevcut başkanlardan, yeni adaylardan olabilir. Yeni adayların başvurması gerekir. Bazen birinci günü son günü de olabilir. Onlar için tayin edilen ücret var. Adaylık müracaatları sonuçlanır. Bugünkü değerlendirmelere ilaveten mevcut aday adayları için de anketler ve teşkilatın görüşleri alınarak adaylardan birine karar verilir. Bugünden yarına adayımız şudur deme imkanımız yok. Doğru olan uygun zamanda adayı açıklamaktır. Şüphesiz bir adayımızın, başta büyükşehir, ilçe belediyelerin adayları, zamanı geldiğince, genel merkez uygun gördükçe açıklanacaktır. Gecikme söz konusu olmayacaktır. Başka partiler daha önce açıklayabilirler. Biz bugüne kadarki uygulamalardan şunu gördük. Çok geç olmadan uygun zamanda adaylarımızı açıklamak en doğru olanı. Önce ilan edilir, geniş süre kalması açısından bazı partiler adaylarını açıklayabilirler. AK Parti adayı dışında şimdiden açıklamalı ki, bütün Bursa’nın ücra noktasına kadar propaganda yapabilmeli. 30 büyükşehir oldu. Muğla’da bir aday, CHP’li başkan var. AK Partili aday bugünlerde veya 15-20 gün içinde açıklanmalı ki Muğla’nın her yerine siyaset götürmeli. Bursa için bu gereklilik yok bizim açımızdan. Bursa’da AK Partili belediye var. Büyük bir hızla çalışmalarına devam ediyor. Her parti kendi açısından düşünecek. Bazı partilerin aday bulmakta zorlandığını biliyoruz. Aday bolluğu olacaktır, bazı ittifaklar olacaktır. Aday bulamayan da olacaktır. Rahat olduğumuz yerler gibi önceden aday tespitinin faydalı olacağı yerler olabilir. Biz başpehlivan gibiyiz. Her yerde tekrar kazanmak, kazanamadığımız yerlerde kazanmak için yola çıkıyoruz."

“AK PARTİLİ-CHP’Lİ BELEDİYE AYRIMI YAPMAYIZ”
Mudanya Belediyesi’ne yapılan operasyonu değerlendiren Arınç, usulsüzlük veya yolsuzluk konusunda AK Parti’li veya CHP’li belediye ayrımı yapmadıklarını ifade ederek, “Mudanya’da bir operasyon yapıldığını, belediye çalışanları ve dışarıdaki bazı kişilerle ilgili olduğunu dün öğrendim. Bundan herkesin memnun olması lazım çünkü bir soruşturma, bir iddia üzerine yapılıyorsa aslolan soruşturmanın adaletli yapılması, suçun faili varsa yargılanmasıdır. AK Partili, CHP’li, MHP’li belediye başkanı ayrımı yapmayız. Kimin hakkında ne iddialar varsa yasal süreç içinde incelenmeli, araştırılmalı. Belediyelerin bütün işlemleri Sayıştay denetiminden geçer. Müfettiş ve kontrol ekibi göndererek incelerler. Biz AK Partili belediye başkanlarının dürüst olduklarına inanırız, aksi varsa soruşturma yapılmasına engel olmayız. Nerede, kimin hakkında iddia varsa sonuna kadar gidilmeli. Bu işle başkanın ne kadar ilgisi olduğunu, çalışanlarla ilgili iddiaların ne kadar gerçek olduğunu soruşturma bittiğinde öğreneceğiz. Her zaman, bir suç ve şikayet varsa, ihbar varsa, bunların en ince noktasına kadar araştırılmasını talep ederiz. Bizim açımızdan bir endişe söz konusu değil” dedi.
(İHA)