Başbakan Yardımcısı Arınç, darbelere gerekçe gösterilen TSK'nın 35. maddesinin değiştirilmesi hakkında konuştu.
Abone olArınç değiştirilecek 35. maddeyle ilgili "Bundan vazife çıkarmasınlar diye Silahlı Kuvvetler’in vazifesini tekrar yeni bir şekilde tarif ediyoruz" dedi.
"Askerlik süresiyle ilgili herhangi bir değişiklik var mı" sorusuna karşılık Arınç, "Bunun içerisinde yok. Böyle bir çalışma da şu anda mevcut değil" dedi.
Başbakan Yardımçısı Bülent Arınç, Samanyolu Haber televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
12 EYLÜL SAVUNMASINDA GEREKÇE GÖSTERİLDİ
Söz konusu kanun maddesinin artık Türkiye'de herkes tarafından bilindiğini, geçmişte askeri darbelerden sonra bunun dayanak gibi gösterildiğini belirten Arınç, "Hatta şimdi 12 Eylül darbesiyle yargılanan iki tane yaşlı kişinin savunmalarında dahi cumhuriyeti korumak ve kollamak görevinin kendilerine verildiğini, bunun yasal bir hak olduğunu ileri sürdüklerine şahit oluyoruz" diye konuştu.
TSK SİYASİ FAALİYETTE BULUNAMAZ
TSK İç Hizmet Kanununun 35. maddesinin değiştirilmesini de kapsayan tasarıya ilişkin soru üzerine Arınç, düzenlemenin sadece 35. maddeyle ilgili olmadığını söyledi. Arınç sözlerine şöyle devam etti:
"Yasal düzenlemede yanlış anlaşılan veya zamanı geldiğinde istismar edilebilecek bir maddenin herhalde anlaşılır hale getirilmesi gerekiyordu" ifadesini kullanan Arınç, "Biz bu maddeyi şöyle bir hale getiriyoruz ki bundan sonra kimse cumhuriyeti korumak ve kollamak görevinden, sivillere karşı, hükümeti devirmek, parlamentoyu feshetmek veya adına darbe deyin, bir başka şey deyin parlamentoyu kapatarak kendi yönetimlerini kurmayı anlamasınlar veya bundan vazife çıkarmasınlar diye o da şöyle olacak, Silahlı Kuvvetlerin vazifesini tekrar yeni bir şekilde tarif ediyoruz" dedi.
Arınç, TSK'nın vazifesi, görevi anayasada nasıl belirlendiyse ona uygun olarak da İç Hizmet Kanunu'nda yeniden tarif edildiğini kaydetti. Kanunun 43. maddesinin de istismara açık olduğunu belirterek, bunu da net bir hale getirdiklerini söylen Arınç, "TSK mensupları siyasi faaliyette bulunamaz. Bu demeç olarak da böyle, davranış olarak da böyle. Yani sivil iradenin, hükümetin, ülkeyi yönetenlerin yapacakları herhangi bir iş ve görev konusunda bir siyasi faaliyette bulunmak Türk Silahlı Kuvvetleri için artık mümkün değildir. Buna dönüştürüyoruz" dedi.
GEREKÇE ORTADAN KALKIYOR
"Günlük hayat içerisinde yaşanan olaylarda sivil idarenin alanına girip açıklama yapmak da buna giriyor mu" sorusu üzerine Arınç, şunları söyledi:
"Tabii açıklama yapmak da buna giriyor. Bununla ilgili bir mitinge katılmak da belki buna girebilecek veya bugüne kadar emsallerini çokça gördüğümüz, bu işte mutlaka bir parmak vardır diye düşündüğümüz siyasi sonuç meydana getirebilecek veya siyasete karşı bir tavır anlamına gelebilecek hiçbir faaliyette bulunamayacaklar. Eski kanunda da vardı siyasi demeç verenler hakkında ceza öngörüyordu. Ama mesela biz bunun işletilmesini 1997-1998'lerde Osman Özbek isimli bir generalin rahmetli Necmettin Erbakan'a karşı sarfettiği çirkin sözler konusunda işletilmesini talep ettiğimizde buna engel olmuşlardı. Acıyla hatırlıyorum. Ondan sonra da hemen hemen her konuda Genelkurmay başkanlarından tutunuz kuvvet komutanlarına kadar, daha alt kademeyi kast etmiyorum. Sivil hükümete ait işleri eleştirmek, yol göstermek, yapamazsın demek, yaparsan şöyle olur demek artık bir siyasi faaliyet olarak elbette kabul edilebilecek. Bu madde bundan sonra 27 Nisan benzeri mektup, bildiri, muhtıra, ismini ne koyarsanız koyun bunların tekrar gündeme gelmesine engel olabilecek kesin, köklü bir cümledir."
ASKERLİK SÜRESİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA YOK
"Askerlik süresiyle ilgili herhangi bir değişiklik var mı" sorusuna karşılık Arınç, "Bunun içerisinde yok. Böyle bir çalışma da şu anda mevcut değil" dedi. Düzenleme için Genelkurmaya danışılıp danışılmadığı sorusu üzerine Arınç, çalışmayı Milli Savunma Bakanlığının yürüttüğünü belirtti.
Arınç, "Milli Savunma Bakanımız zaten Genelkurmay Başkanlığımızla, onların adli müşavirliğiyle ve ilgili arkadaşlarla bunun detayları üzerinde çalıştı. Onların açıkça onayları veya rızaları, bunu söylemek durumunda değilim ama Sayın Bakanım TSK'yı temsil eden, komuta kademesinin en üstündeki Genelkurmay Başkanımızla bu tasarının detayları üzerinde mutlaka görüştü. Onu iyi biliyorum. Bu ters bir şey değil TSK'yı ilgilendiren bir konuda en azından görüş almak doğrudur ama siyasi kararı hükümetimiz verir. Bütün görüşler, teklifler alınır, bunu bakanlar kurulumuzda değerlendiririz, siyasetçi gözüyle hükümet gözüyle nasıl olması gerektiğini virgülüne, noktasına kadar biz tespit ederiz. bütün düşünceler alındıktan sonra ortaya çıkan tasarı bakanlar kurulunun imzaladığı tasarı olur" ifadelerini kullandı.
CİZRE'DEKİ ASAYİŞ TİMİ
"Çözüm sürecinde Kandil'in evet dediği, BDP'nin evet dediği pek çok olaya Cizre'deki gruplar 'hayır' demişlerdir. İş buradan çıkıyor" diyen Arınç, sınır dışına silahlarla çekilme, eylemlerden vazgeçme, tamamen siyasete dönüş fikirleri ve terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'ın nevruz konuşmasına karşı çıkanlardan birinin Cizre'deki gruplar olduğunu anlattı.
Fotoğrafların ne kadarının gerçekleri yansıttığı, ne kadarının propagandaya dönük olduğunun mutlaka ortaya çıkarılacağını belirten Arınç, "Ama biz biliyoruz ki Cizre'deki silahlı eylemciler çözüm sürecine direnme kararı almışlardır. Sınır dışına çıkmak veya eylemsizlik noktasına gelme konusunda ne Kandil'i ne de BDP'yi dinleyecek durumda değillerdir. O bakımdan Sayın (Selahattin) Demirtaş'ın dünkü ifadelerini biraz anlayışla karşılamak lazım. 'Biz de bilmiyoruz orada ne olduğunu, bir araştıralım, bakalım' sözlerini mazur karşılayacak bazı gerekçeler elimizde var. O da herşeyin ne olduğunu çok iyi biliyor ama böyle bir fotoğraf karşısında, böyle bir eylem karşısında Cizre'deki direnişe karşı onlar açısından herhalde söyleyebilecek başka bir cümle de bulamazdı" değerlendirmesinde bulundu.
ETKİLEYEMİYORLAR BİRAZ DA ONUN HIRÇINLIĞI VAR
"Kandil'e karşı direniş söz konusu o zaman. Ne kadar güçleri var, bu süreci ne kadar olumsuz etkileyebilirler" sorusu üzerine Arınç, "Etkileyemiyorlar, biraz da onun hırçınlığı var. Yani süreç devam ederken ona karşıtlıklarını göstermek için böyle akıl dışı işler de yapıyorlar. Bu yapılacak bir şey değil. Bu kendi iradelerini teslim ettikleri şahsın talimatlarına da aykırı. Ama biz biliyoruz ki Kandil'de de buna karşı bir direniş var" dedi.
Terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan'ın "Bunu ben ve bazı komutanlar kabul edebilir ama bir de bizim orta tabakamız var. Bizim altımızdakiler var. Onların direnişi söz konusu olabilir. Onları da ikna etmek gerekir" sözlerini anımsatan Arınç, Türkiye'deki teröristlerden de çözüm sürecine karşı olanlar bulunduğunu söyledi. Arınç, "Çözüm sürecine karşı biz de böyle bir karşı koymanın içerisindeyiz mesajını vermeye çalışıyorlar bildiğim kadarıyla. Ama bu o kadar güçlü değil" diye konuştu.