BIST 9.673
DOLAR 35,16
EURO 36,57
ALTIN 2.959,13
HABER /  DÜNYA

ARINÇ’TAN 27 NİSAN GÖNDERMESİ

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a göndermede bulunarak, “27 Nisan Bildirisi’ni k...

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a göndermede bulunarak, “27 Nisan Bildirisi’ni kaleme kendisinin aldığını itiraf ettiğine göre sonuçlarına da katlanacaktır" dedi.
AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından organize edilen “Ankara Teşkilat İçi Eğitim Programı’na” katılan Başbakan Yardımcısı Arınç, 11 yıl içerisinde 4 tane hükümet çıkardıklarını ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilemediği dönemdeki haksızlıkların hatırlanmasını isteyen Arınç, “İstanbul 1. Bölgeye yazılmış bir aday iken nasıl bu haklardan mahrum edildiğini bir kere daha düşünün. Çok şükür o zulmü o gün yapanlar bugün suratları kapkara sokağa bile çıkamıyorlar ama hamdolsun o gün milletvekili seçtirmedikleri insan bugün 10 yıl 6 aydan beri Türkiye’nin Başbakanı” dedi.
AK Parti’nin içerisinden Cumhurbaşkanı çıkardığını, dört tane Meclis Başkanı çıkardığını sözlerine ekleyen Arınç, “Hangi partisinin sicilinde böyle büyük bir başarı var?” diye konuştu. Bu başarıyı sağlayan partililerin alınlarından öptüğünü dile getiren Arınç, güzel günler gördüklerini ve güzel günler göreceklerini anlattı. Bu başarıların azimle, kararlılıkla, cesaretle olduğunu belirten Arınç, yıkılmadıklarını, dimdik ayakta kaldıklarını söyledi.

“NE TOPTAN, TÜFEKTEN KORKTUK NE DE ENTRİKADAN”
“Bugün eğer kapaklanıp düşmemişsek, korkup kaçmamışsak, yarı yolda işi bırakmamışsak önce Allah’tan korktuk ve başka kimseden korkmadık” diyen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ne toptan tüfekten korktuk ne de entrikadan korktuk, ’Geliyoruz ha’ diyen ortalığa korku salanlardan korkmadık. Allah’a inanmışız, millete güvenmişiz. Her birini elimizin tersiyle ittik, bugünlere geldik. Geçmişi unutmayın. Höt denildiği zaman bu ülkede şapkasını alıp kaçan insanlar başbakanlık yapıyordu. Kaşını kaldırdığı zaman, gözünü oynattığı zaman korkusundan eli titreyerek kağıt okumaya çalışanları hepimiz hatırlıyoruz. Hiçbir hareketin karşısında korkmadık, yılmadık ve endişe etmedik. İnanan insanların izzet ve cesaretini gösterdik. Hamdolsun bugünlere geldik.”

“27 NİSAN BİLDİRİSİ’NİN MUHATABI BUGÜN YARGILANIR DURUMA GELDİ”
Bugünün 27 Nisan Bildirisi’nin yıl dönümü olduğunu hatırlatan Arınç, 6 sene önce bir Genelkurmay Başkanının gecenin bir saatinde bir şeyler yazıp Genelkurmay Bildirisi olarak okuttuğunu anlattı. 27 Nisan Bildirisi’nin muhatabının bugün yargılanır duruma geldiğini ifade eden Arınç, “27 Nisan günü Türkiye siyasi tarihinin en önemli günlerinden bir tanesidir. Herkes bunları yaşadı ve gördü. İlk defa cumhurbaşkanı seçeceğiz. Günü geldi Ahmet Necdet Sezer’in süresi bitti ve vekaleti bana da vermediler, hala devam ediyor adam. Bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz. 27 Nisan, birinci oturum cuma günüydü hiç unutmuyorum. O güne kadar sadece Deniz Baykal muhalefet ediyor, bir de Türk Silahlı Kuvvetlerinin başındakiler. İkide bir ‘özde değil, sözde, sözde değil özde’ garip garip laflar söylüyorlar ama biz yolumuza gidiyoruz. Anayasa, ’Cumhurbaşkanı nasıl seçilir’ demiş, biz ona göre cumhurbaşkanı seçeceğiz. Ne eksik ne de fazla. Kim cumhurbaşkanı olabilir, hangi turda seçilebilir, seçim ne şekilde yapılabilir Anayasa’da yazıyor. Anayasa’da maddeler bize gösteriyor. Biz de hazırlanıyoruz, Meclis Başkanıyız, içimiz kıpır kıpır. Bir yüz yıl sonra Anadolu insanına dair, tertemiz bir insanı Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Efendim milli görüş geleneğinden gelen birisi cumhurbaşkanı adayı olamaz. Eşinin başı örtülü cumhurbaşkanı adayı olmaz. Şu olmaz, bu olmaz. Kim söylüyor bunu, Baykal söylüyor. Anayasa’yı açıyoruz hiçbirisi yok orada. Sen kendi kafandan çıkarıyorsun. Biz Anayasa’ya göre seçim yapacağız, beyefendi otur oturduğun yerde. Öbürü sözde, özde laiklik lafları ediyor. Bizler ülkesine bağlıyız ama laiklikten ne anladığımızı da söyleriz. Nasıl laiklik olması gerektiğini de bilenlerdeniz. Sen bu işe karışma. Cumhurbaşkanı seçmek Meclis’in işi. Otur oturduğun yerde, kendi görevine bak. Hiç önümüze geçemediler. O günkü AK Parti gurubunu hatırlayın. O heyecanı, o gözyaşlarını hatırlayın. Başbakanımız ’Abdullah Gül kardeşimiz Cumhurbaşkanı adayımız’ dediğinde bütün Türkiye ayağa kalktı" diye konuştu.

“BÖYLE BİR SAÇMALIĞI 23 NİSAN 1920’DEN BERİ MECLİS YAŞAMAMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı seçilme sürecini anlatırken duygu dolu anlar yaşan Arınç, Cumhurbaşkanı Gül’ün adaylığının açıklamasının ardından yaşanan süreci anlattı. Programları yaptıklarını 27 Nisan günü toplantıyı açacaklarını söyleyen Arınç, “Ama bir fitne var ortalıkta. Hiç aslı astarı olmayan, duyunca gülüp geçtiğimiz, kimsenin değer vermediği bir saçmalığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış birisi ortaya iddia attı. 367 dışında az olursa katılan ve 367’den yukarı oy alınmazsa onu anladık. Peki 367’yle oylamaya başlamak nereden çıktı. Böyle bir şey yok toplantı yeter sayısı belli. 184’dür. Şöyle bakan Meclis Başkanı içeride topluluk varsa açar veya yoklama yapar. 184’le açar. Ondan sonra çıkacak oy ayrı bir şeydir. İçeride olan dışarıya çıkar, içeride olan oy kullanmayabilir. Böyle bir saçmalığı 23 Nisan 1920’den beri Meclis yaşamamıştır. Benden önceki Mclis başkanlarının hepsini davet ettim. Sizin zamanınızda böyle bir şey var mıydı, kesinlikle yoktu. Demirel’in seçildiği tarihte aldığı oy 230’un biraz üstünde. Ahmet Necdet Sezer seçilirken içeride 367 kişi varmı diye kimse bakmıştı. Kargaların güleceği bir saçmalığı zorlamayla kabul ettirdiler. Biz aldırış etmedik. İçeriye Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi girmedi. Girseydiler 367’i bulup ilk turda seçecektik. Biz bazı partilerden de giren iki üç kişiyle birlikte 361 kişi oy kullandı. Bunu biz yeterli saydık. Ama toplantı bitti bugün CHP’de parti sözcülüğü yapanlardan bir tanesi de olmak üzere dört nala koştular Çankaya’daki Anayasa Mahkemesi’ne. Hiç unutmuyorum saat 18.25’te müracaat dilekçelerini verdiler. İçeride 367 kişi yoktu. Oylamaya başladılar, ’Bu Anayasa’ya aykırı’ dediler. Biz Anayasa Mahkemesi’nden bu deli saçması işe karşı iyi bir kara çıkacağını ümit ediyorduk” diye konuştu.

“YÜZ KARASI BİR OLAY”
Anayasa Mahkemesi’nin o süreçte bu zamana kadar hiç yapmadığı bir şeyi yaparak hafta sonu da çalışmak suretiyle pazartesi günü iptal kararını verdiğini belirten Arınç, o günün Türk siyasi hayatında bir dönem noktası olduğunu kadar Anayasa Mahkemesi’nde hukukçu hakim sıfatıyla oraya imza atan veya üye sıfatıyla buraya imza atanların da çok büyük bir mahcubiyet ve yüz karası bir olaya imza attığını söyledi.
Arınç, “Kurban olduğum Allah neler gösteriyor. Bugün 27 Nisan, dün 25 Nisan’dı. Anayasa Mahkemesi’nin her yıl kuruluş törenlerine iştirak ettiğim için oturduğum yerden şöyle bir baktım, o iptal kararını verenlerden sadece iki kişi kalmıştı. Kurban olduğum Allah neler gösterecek bizlere. Siz sabrederseniz, hukuktan sapmazsanız, millete güvenirseniz, demokrasinin her sorunu çözeceğine inanırsanız sonuç böyle. 17 kişi var, o ayıbı yaşayanlardan sadece iki kişi kalmış” dedi.

“BİLDİRİYİ KALEME KENDİSİNİN ALDIĞINI İTİRAF ETTİĞİNE GÖRE SONUÇLARINA KATLANACAKTIR”
Anayasa Mahkemesi’nin iptali kararının ellerine geldiğini ve salı günü ikinci tur yapılacağını aktaran Arınç, içlerin kan ağladığını söyledi.
27 Nisan bildirisinde cumhurbaşkanının nasıl seçileceği yönünde ifadelerin yer aldığını belirten Arınç, “Kaleme kendisini aldığını itiraf ettiğine göre sonuçlarına da katlanacaktır. Sonuçları hukuki mi olur, siyasi mi olur, toplumsal mı olur onu bilmem ama, ’Bildiriyi ben yazdım ve ben koydum da’ diyen bir insan bu ayıbı yıllar boyu yüzünde taşıyacaktır. Çünkü o bir silahlı kuvvetlerin en üst noktasında olan birisinin yazacağı bir iş değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri siyasi konularda hiçbir zaman taraf olamaz, görüşlerini açıklayamaz. Onun vazifesi yurt savunmasıdır. Onun vazifesi Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının güvenlik ve yurt savunmasıyla ilgili hazırlığının en süt düzeyde yapılmasıdır. Ülkeyi yöneten hükümettir, yasayı yapar parlamentodur. Onların işine karışmak kimsenin haddi değildir. Ama o gün yaşandı. Bakınız bu şer görünen işten ne hayırlar çıktı. Birinci hayır şudur, bütün gözler AK Parti’nin üzerinde. Böyle bir bildiriye karşı acaba AK Parti ne yapsın? Eskiden örnekleri fazlasıyla görüldüğü gibi, korkacak mı, affedersiniz argo tabirle tırsacak mı, gerimi dönüş yapacak, görmezden mi gelecek, yoksa buna karşı boynu bükük bir laf söyleyerek geçiştirmeye mi çalışacak? AK Parti bunun altında kalacak mı, inanın her vicdan o gece onu düşündü. Hükümetin tavrı ve yapacağı ne olacak diye herkes onu düşündü. Hamdolsun ertesin gün AK Parti adına yapılan açıklamayla, biz buradayız ve hukukun verdiği bütün imkanları kullanacağız, bu bildiri senin işin değil, sen kendi işine bak, otur oturduğun yerde, Cumhurbaşkanı seçmek parlamentonun işidir, seni görevin değildir. Çok nazik ve kibar söylüyorum ben bunları, bildiridekiler yenilir ve yutulur değildi. AK Parti 27 Nisan yazılanlara 28 Nisan sabahında cevap verdi. Millet bize, ’Yürü aslanlarım’ dedi, yüzde 47’ye bizi götürdü” şeklinde konuştu.
28 Nisan sabahında AK Parti hükümetinin gereken cevabı en güzel şekilde verdiğini belirten Arınç, Anayasa değişikliği yaparak cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağladıklarını söyledi.
(İHA)