BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Arınç'a ziyaret krize neden oldu

Konunun çok abartıldığını söyleyen Meclis Başkanı Bülent Arınç net ve kısa konuştu.

Abone ol

TBMM Başkanı Bülent Arınç, bir dışişleri bakanının, (onun yerine buna, bunun yerine şuna) gitmeyeceğini belirterek, "Dışişleri Bakanı, Bakan veya bir Meclis Başkanı nereyi arzularsa oraya gider ve o kişiyle konuşur, görüşür'' dedi. Arınç, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nu makamında ziyaret etti. TBMM Başkanı Arınç, burada, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün İsviçre'ye gitmeden önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yerine kendisini ziyaret etmesinin nedenlerini soran gazeteciyi şöyle yanıtladı: "Bir kere soru böyle sorulmamalı arkadaşlar. Sizi soru soran kişi olarak karşıma almadım, ancak bugün bir gazetede yer alan habere dayanarak bunu bana sorduğunuz için söylüyorum. Bir Dışişleri Bakanı, onun yerine buna, bunun yerine şuna gitmez. Dışişleri Bakanı, bakan veya bir Meclis Başkanı nereyi arzularsa oraya gider ve o kişiyle konuşur ve görüşür. Sayın Dişişleri Bakanımız gerek Kıbrıs, gerekse Irak ile ilgili konularda genelde dış politika ile ilgili gelişmelerde sürekli olarak Meclisimizi bilgilendirmektedir. Bu, bazen Meclis'e bilgi vermekle, genel görüşmelere katılmakla veya gündemdışı konuşma yapmak olabilir, bazen de bendenizi acil zamanlarda telefonla arayarak, bazen makama da gelerek bu bilgileri sunmuş olabilir. Ben bunu çok doğru buluyorum. İnanıyorum ki Sayın Dışişleri Bakanı da Sayın Başbakan da her zaman Sayın Cumhurbaşkanı ne zaman emrettilerse gitmekte ve kendilerine bilgi vermektedirler. Bana gelişini, bir başka yere gitmeyişini sadece o güne ait bir mesele olarak görmeyin. Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman bu kişileri davet edip kendilerinden bilgi alma imkanına sahiptir. Bu kişiler de ne zaman uygun görüyorlarsa Cumhurbaşkanımız'dan izin isteyip bu bilgileri aktarıyorlardır. Bunu (onun yerine buraya gitti) şeklinde algılamamak lazım. Bu Sayın Cumhurbaşkanlığı makamına karşı yakışıksız bir benzetme olur. Ben Meclis Başkanı olarak bir bakanın bana belli konularda bilgi vermesini fevkalade olumlu görürüm.'' Arınç, bir gazetecinin, ''Türkiye'de ılımlı İslam modeli olamaz. Türkiye laik bir Cumhuriyet'tir'' şeklindeki tartışmaları nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine de Arınç, şöyle dedi: "Bu konuya burada girmek istemiyorum. Ilımlı İslam, ılımlı olmayan İslam... Bunların hepsi söyleyenler için belki bir anlam ifade edebilir. Bu konularda yeri geldiğinde bildiklerimi ifade ediyorum. Bu konuda burada söyleyeceğim bir şey olamaz. Çaylarımızı içerken Sayın Başkan'dan bu konuda özel bilgi almak istiyorum. Bu soruya cevap vermek istemiyorum.'' Arınç, Hamas Lideri Şeyh Ahmet Yasin'in öldürülmesiyle ilgili soruyu yanıtlarken de şunları söyledi: "Böyle bir olay kişisel olarak benim için fevkalade üzüntü vericidir. bu üzüntümü iki noktada topladım; birisi, Şeyh Ahmet Yasin denilen kişi hareket kabiliyeti olmayan, yıllardan beri felçli olarak yaşayan birisi. Hamas örgütü üzerinde nüfuzu, gücü olabilir ama bir hedef olarak hareket ve eylem kabiliyeti olmayan bir kişinin sabah namazına gittiği sırada böylesine bombalarla öldürülmüş olması fevkalade üzüntü vericidir. İkincisi, Ortadoğu yıllardan beri kan ve göz yaşı içinde. Ortadoğu'da yaşayan halkaların artık sükunete, barışa ve huzura ihtiyacı var. bunun için yapılabilecek olumlu işlere biz katkıda bulunmak istiyoruz. Hatta bunun içinde bir kaç yıl önce yol haritası çalışmaları vardı. Türkiye hükümetleri de bu yol haritasını desteklemiştir. Terör arkasından başka terörü, kan arkasından daha büyük kanları, gözyaşları arkasından daha sel haline gelmiş gözyaşını getiriyor. Biz, bu eylemin barışa hizmet etmediğini, kaosa yol açtığını, barışı dinamitlediğini, bombalamaların, gözyaşlarının bundan sonra da artarak devam edeceği görünüyor. Bu iki sebeple gerçekten üzgünüm. Böyle bir olayın yaşanmamasını isterdim.'' Bülent Arınç, sorulardan önce yaptığı açıklamada, Bardakoğlu'nun Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanmış olmasının çok önemli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Böylesine saygın bir kurumun başında bir akademisyenin bulunması elbette gurur vericidir. Anayasa'nın 136. maddesi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı tarif ediyor. Özel kanununda belirtilen görevleri yapmakla yükümlüdür. Anayasal bir kurumdur Diyanet İşleri Başkanlığı. Kurumlar arasında işbirliğinin olması, kurumlar arasında iyi bir ahengin bulunması da fevkalade önemlidir. Dolayısıyla sadece Diyanet İşleri Başkanlığı'nı değil, bütün demokratik ve Anayasal kurumları, kuruluşları ziyaret etmek, başkanlarıyla tanışmak, iyi ilişkiler içinde olmak elbette çok yararlıdır. Bunu diğer bütün kurumlarımız içinde de doğru görüyorum ve onlarla tanışmakta, işbirliğinde bulunmakta yarar görüyorum.''