BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Arınç utanıyor ve üzülüyor

Bülent Arınç sessizliğini bozdu. Eylem planı ile ilgili konuşan Başbakan Yardımcısı, belgeyi ihanet olarak gördü.

Abone ol

Bülent Arınç eylem planıyla ilgili yaşanan gelişmeleri utanç içinde ve üzülerek izlediğini açıkladı..

Belgeyi hazırlayanları ihanetle suçlayan Arınç darbecilerin giderek küçüldüğünü ve güçsüzleştğini savunarak gelecek günler için iyimser konuştu.

Abant Platformu'nun "Demokratikleşme: 12 Eylül'den AB'ye Siyasi Partiler' toplantısı Bolu'nun Abant beldesinde başladı. Platformun bu yılki konusu demokratikleşme oldu. Konuşmacılar sivil anayasa talebinde birleşti.. Siyasi partiler kanunu da eleştiri konusu oldu..

Programda Kemal Karpat , Ergun Özbudun, Mete Tunçay , Şahin Alpay, Levent Köker, Ahmet İyimaya, Mümtaz’er Türköne, Seyfettin Gürsel, Fuat Keyman, Serap Yazıcı, Gökhan Çetinsaya, Mustafa Şen, Tanel Demirel, Mustafa Şentop gibi isimler bulunuyor.

ARINÇ: KOMÜNİST ÜLKELER BİZDEN HIZLI

Abant Platformu özgürlüktür, hukuk ve demokrasi standartının yükseltilmesidir. Türkiye'yi geri döndürmek isteyenlere artık prim verilmiyor. Meclis siyasetin merkezi ve demokrasinin kalbi. Halk meclisine güvenmek istiyor. 1921 ve 1924 Anayasası Meclis'e büyük önem vermiş. 1961 Anayası yasama yürütme ve yargı olarak üçe bölmüş. Amerika'da en prestijli üniversitelerde okumuş Karpat'ın Amerika'dan döndüm, Türkiye'de nefes aldım demesi göz yaaşrtıcı bir sahnedir. 1985 yılında yaptığım bir konuşmada ötürü Eskişehir'e sürgüne yollandım, hapis cezası aldım. 163 kalktı muadilleri çıktı. Sonra 312'den yargılanmaya başlandı. 301 312'yi aratmadı. 163'ten yargılandığım cümleyi şimdi sarfetsem yargılanmayacağım. Ama aradan 20 yıl geçti. Komünist ülkelerde bir gecede değişen maddeler bizde uzun sürüyor.

HALKA İHANET

Elinizde imkan var niçin değiştirmiyorsunuz denildi. Sadece parlamento çoğunluğuyla olmadığını gördük. Bununun örneğini geçen yıl gördük. Dört ana kurumun demokratikleşmeye yardımcı olacağını düşünüyorum. Ordu mutlaka demokratikleşme sürecinde olmalı. Yargı yorumlarıyla, içtihatlarıyla kararlarıyla olumlu katıda bulunması lazım. Bence üçüncüsü üniversitelerdir. Siyasilerden hesap soran rektörler gitmiş, bilim ve teknolojiyi düşünen rektörler gelmiştir. Dördüncü önemli kurum medyadır. Olumlu katkı sunabildiği gibi olumsuz da katkı sunabilir. Demokrasinin üsli unsuru siyasi partilerdir. Az olsun çok olsun hepsi halkın düşüncelerini temsil ediyor. Ona karşı tepeden bakmak hiç bir zaman mümkün olmamaktadır. 12 Eylül'den bu yana 30 yıl geçti. Manisa'da MSP il başkanı idim. Post modern darbeler izli açık geceyarısı muhtıralar var. Şu veya bu partilerin rejiminde değişiklikler oldu. Alıştıra alıştıra diyerek oluyor bunlar. Keşke bunlar birden olsa. Meclis kurucu iktidarı temsil etmiyor. Yeni Anayasa yapsak kapatma davası ile karşı karşıya kalırız.

İYİCE KÜÇÜLÜYORLAR

Bir imza var Bir kesim sahte diyor bir kesim gerçek diyor. 2010'a yaklaştığımız dönemde belgeyi tartışıyoruz. Üzülüyoruz ve utanıyoruz. Olmamasını arzu ediyoruz. Biz devam eden bir soruşturma içerisinde birisinin ofisinde ele geçirilen ama siyasi partileri ortadan kaldırmaya çalışan, hedef alınan bir siyasi parti var ve o parti tehlike olarak ilan ediliyor. Bunların iktidarının ortadan kaldırılması için ne yapılmadı konusundan konuşuluyor. Oradaki partinin ismini değiştirin, bütün iktidarlar içine koyun bu halkın iradesine karşı, demokrasiye karşı büyük bir ihanetten başka birşey değildir. Eskiden birilerinin kaş çatması yüksek sesle öksürmesi rejim sorunu haline getirilirdi.

İŞLER YÜRÜYOR

Şimdi arkadan şu gelecek bu gelecek denmiyor. İşler yürüyor. Resmi sıfat taşıyan insanların bu tür düşüncelere sahip olması yanlış. İyi bir noktadayız. İyice küçülüyorlar, güçsüzleşiyorlar. Her geçen gün alkışlardan mahrum kalıyorlar. Gelecek günlerin güzel olacağını düşünüyorum. Bu belge gerçekse Bülent Arınç dopru söylemiş, bunu da yazarlar. Ama ben gelecekten ümitliyim. Artık insanlarımız Hasan Mutlucan çalıyor mu diye radyoyu açmıyor. Artık ülkemizde okuyan araştıran kişiler var. Artık Türkiye'de okuyan, sorgulayan devletin valileri var. İş yapan valileri kutluyorum.

EGEMEN BAĞIŞ KONUŞTU

[PAGE]

  

BAŞMÜZAKERCİ EGEMEN BAĞIŞ: YENİ ANAYASA KAVUŞMA VAKTİ GELDİ

12 Eylül'de ben 10 yaşındaydım. 12 Eylül Anayasası bireyi zayıflatmış devleti güçlendirmiştir. Avrupa Birliği ise bireyi güçlendiren farklılıkları zenginlik olarak gören kültür. Aslında bizim anlayışımızda insanı yücelt ki devlet yücelsin anlayışı var. 27 ülke AB'nin reçetesini uygulayarak iyi bir noktaya gelmiştir. Bizim de reçeteyi uygulamamız lazım. AB süreci Türkiye'ye çok şey kazandırdı. 45 yıllık süreçte bizler de hata yaptık. Yaptığımız reformlar ve yasal değişikliklerle AK Parti Avrupa'yı müzakere tarihi vermesine mecbur bıraktı.

Alevilik ile iilgili bilgilerin ders kitaplarına girmesi bu dönemde oldu. Bir zamanlar Kürdüm diyenlerin korktuğu ülkemizde devlet eliyle Kürtçe kanal açıldı. Türkçeyi çok iyi kullanan Nazım Hikmet'i vatandaşlığa biz geçirdik. Diyet programını uygulamak çok önemli. Biraz önce helikopterden kamyondan bahsedildi. Hangi kamyonun hangi benzin istasyonunda benzin aldığı AB standartları ile mümkün olacak. Meclis'te yüzde seksenin çıkardığı yasayı atanmış 9 kişinin iptal etmesine demokrasi mi diyeceksiniz. Herkesin gıpta ettiği yeni Anayasa'ya kavuşma vakti geldi. Çalışma grubuna bile üye vermeyen aan muhalefet ile nasıl olacak.? Gelin bu süreçte dünyaya örnek olacak Anayasa'yı hazırlayalım.


SÜLEYMAN SOYLU NE DEDİ?

[PAGE]

  


ESKİ DP LİDERİ SÜLEYMAN SOYLU: YÜZED 10 BARAJI DÜŞÜRÜLSÜN

Cumhuriyet elitler üzerinden 1950'ye kadar gelmiştir. Birinci öteki köylüler ikincisi dindarlar üçüncü öteki Kürtler Aleviler ve azınlıklardır. DP ustalıkla milletle bütünleştirmeye çalıştı. 1960 darbesi siyasetin kerbelasıdır. Bir kesim paçasını kurtarmıştır. Onlar da köylülerdir. Rahmetli Özal dindarları sistemle yeniden bütünleştirmeye çalıştırmıştır. Dindarların ötekileştirilmesinden kurtulması için Refah ve AKP devreye girmiştir.

Şimdiki sorun Kürtler, Aleviler ve azınlıklar. Aleviler konusunda iyimserim. Azınlıklarda sınıfta kaldık. 1950-60 dönemi demokrasi açısından Türkiye asrı saadet yaşamışır. Kürtler Alevilerle ve azınlıklar  Türkiye'nin önünde duran en demokratik meselesidir. Eğer bu sorunları aşarsa Türkiye 1. sınıf demokratik bir ülke olur. Eğer aşamazsa Türkiye 3. sınıf bir ülke olur. Mevcut siyasi yapıların yapısı ilkeldir. Adam gibi demokrasi istiyorsak üç elek lazım. Dar bölgeli seçim sistemi şarttır. İkinci elek parti içi ön seçim mekanizmasının ne bir şekilde ortalya çıkmasıdır Siyasi partiler kanunu değiştirilmeli. En önemlisi seçim sistemi değiştirilmeli. Katılım artırılmalı denetim ve şeffaflık şart. Üçüncü elek tercihtir. Türkiye mutlaka ama mutlaka tercihli sistem ile tanışmalıdır. DTP Meclis'e girmesin diye yüzde 10 barajını kabus gibi getiriyoruz. Mümkünse sıfıra paranoyaya takınılacaksa yüzde yüzde 5'e düşürülmesi gerekir. Ben belediye başkanlığı, Vali ve il genel meclisi seçimlerinin israf ve sakat olduğunu düşünüyorum. Tek vali tek meclis seçimli vali seçimli meclis. Türkiye ne kadar yerelleşirse o kadar bütünleşir.

AVRUPA'DA BÜYÜYEN TEHLİKE

[PAGE]

  

AP HOLLANDA MİLETVEKİLİ EMİNE BOZKURT: AVRUPA'DA SEÇMENİN POLİTKACILARA GÜVENİ KALMADI

Avrupa Birliği 27 üye ülkesi ve 500 milyon nüfusuyla en büyük siyasi proje. Türkiye tam üyelik halinde farklı medeniyetler için zengin platform olacak. Hukuka saygı, idafe özgürlüğü ve azınlıklara saygı kökleşmiş demokrasi ile mümkündür. AP'de önümüzdeki aşırı sağcılar ile karşıtları arasında kutuplaşmalar bekleniyor. Merak ediyorum iktidar partisinin sembolik de olsa bakanlık vermesi Türkiye için neler ifade eder? Yargı siyasi partiymiş gibi eğilimlerde bulunuyor. Sivil irade tarafından hazırlanan Anayasa ile mümkün olacaktır. Aşırı sağ görüşlü milletvekilleri sayılarını artırdı ama grup kuracaklarını zannetmiyorum çünkü kendi aralarında anlaşamıyorlar.

Son gelişmeyle birlikte Avrupa'da halk arasında homurdanma meydana geldi. Krizin faturası birileri tarafından ödenecek. Avrupa'da insanların seçimlere inancı da azalmaya başladı. Politikaların kapalı kapılar ardında yapıldığına inanmaya başladı. Şeffaflık problemi tepki oylarını artırıyor. Yeni dönemdeki parlamonto yapısını fırsat olarak görüyorum. Önemli olan etik değerler üzerinde insanların güvenini tazelemektir. Demokrasi halen inşa edilen bir değer. Katılım, şeffaflık güçler arası uyum ve sivil anayasayı Türkiye için hedef olmalı.

BBP LİDERİ TOPÇU'NUN GÖRÜŞLERİ

[PAGE]

  

BBP LİDERİ YALÇIN TOPÇU: HERKEN KENDİNİ BU BAYRAK ALTINDA İFADE ETMELİ

BBP lideri Yalçın Topçu konuşuyor: İkide bir belge çıkmasın. Demokrasi tıkanmasın. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olsun. Bu iradeden başka irade olmasın. Tanka selam durmayan o demokratı rahmetle anıyorum. 12 Eylülleri kınıyorum. Onun zulmüyle hayatını kaybedenleri selamlıyorum. Tam manasıyla sivil olacağız. İnsanca yaşamanın yollarını bularak bin yıllık beraberlik yine aynı hukuk içinde bir ve beraber olalım. Sınırlar ve dağlar güvenli olsun. Marketlerin raflarını peynirini, başka ülkenin konserve balıklarını yiyoruz. Neden hamsi dünya markası olmuyor?

Döneceğiz birbirimize yüzümüzü. Dediğim gibi Ömer ile Ali konuşup halledecek. Durup durup borçlanmayacağız. Kürt anasının dediği gibi benim evladım da senin gibi kravatlı olmalı. Başı tok bölgesinde muteber bir millete ulaşalım. Bunları bozmadan dediğim gibi kim kendini ne şekilde ifade etmek istiyorsa. Kimsenin dilden rahatsız olduğunu mu vardı. Karamsar olmaya gerek. Devlet ebed olacak ama millet esas olacak. Güvenlik özgürlük ve refah olacak. Biz birbirimizin etini kesmedik. Hepimize hukuk lazım. Helikopterin rotası bilinmiyor. Sivil Havacılığa soruyorum. Yazıcıoğlu kazasıyla ilgili) Ver şu helikopterin rotasını. Onlar da Ulaştırma Bakanlığı'na ihale ediyor.. Sistem çürümüş kurumlar da çürümüş. Devlet bir bayrak bir vatan bir ilkesinden ayrılmadan herkes kendini ifade edebilmeli.

BOLU VALİSİ OBAMA GİBİ KONUŞTU

[PAGE]


BOLU VALİSİ İBRAHİM AKPINAR: YES WE CAN


Ülkemizi jakoben bürokrasinin paşa gönlünden koptuğu kadar değil, sonuna kadar demokrasiye kavuşturalım. Peki biz demokratik bir anayasaya ve akabinde buna uygun mevzuata sahip olabilir miyiz? "Yes, we can!" Evet, biz yapabiliriz. Çünkü biz haklıyız. Ülkemize ve insanımıza çoktandır hak etmiş olduğu demokratik anayasayı ve evrensel normlara uygun hukuk düzenlemelerini getirebiliriz. İnsanımızı "yarı demokrat, az özgür ülke vatandaşı olma" mahcubiyetinden kurtarıp, "tam demokrat, en özgür ülke vatandaşı olma" gururuyla tüm dünyada arz-ı endam ettirebiliriz. Ülkemizi özgür ve huzurlu insanların yaşadığı özgürlükler ülkesine dönüştürebiliriz.Avrupa Birliği yolundaki bir ülke olarak, evrensel hukuk kurallarını sağlayan, demokratik hak ve özgürlükleri garanti altına alan, hiçbir vatandaşımızın etnik kökeni, dini inancı, mezhebi, düşüncesi, kılık kıyafeti vb. nedenlerle horlanmadığı, ayrımcılığa tabi tutulmadığı ya da yüceltilmediği sivil ve yeni bir anayasaya ve diğer hukuki düzenlemelere sahip olabiliriz.Bu ülke hepimize yetecek kadar büyüktür.Ve bu ülke hepimizi mutlu edecek kadar güzeldir.

HAK-PAR LİDERİ NE ÖNERDİ?

[PAGE]

  

HAK-PAR GENEL BAŞKANI BAYRAM BOZYEL: SİVİL ANAYASA İLE TÜRKİYE KENDİNİ YENİDEN TANIMLAMALI

Çok uluslu çok dinli bir cografyada kuruldu. Sistem tek tipte şekillendi. Doğaya bile müdahale ettiğiniz zaman tepki gösterir. Toplumlar da böyledir. 1960'dan sonra görece demokratik bir Kürt hareketi oluştu. 12 Eylül sonrası acımasız baskılar uygulanmıştır ki sadece Kürtlere dağ yolu açılmıştır. Şiddetin nedeni 12 Eylül rejimi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Siyasal partiler sistemi tek particiliği öngörmektedir. Siyasal Partiler Kanunu siyasal partilere özgürlük alanı bırakmamıştır. Kürtlere, Araplara özgürlük talep etmek suçtur. Durum buysa CHP'yi kurun o götürsün sistemi. 12 Eylül Anayasası mutlaka kaldırılmalıdır

Partimiz kurulduktan sonra 1 ay sonra savcılık kapatma davası açtı. Bu dava 6 yıl sürmüştür. 6 yıl boyunca kapatma baskısı altında kaldık. Bizim açımızdan politik faaliyetin gaspı anlamına gelmektedir. Kapatılmaması Türkiye için hayırlı sonuç olmuştur. Anayasa'yı paketlerle değiştirmek mümkün değildir. Önerimiz yeni baştan işe başlamaktır. Türkiye kendini yeniden tanımlamalı. Kürtlerle Alevilerle barışmalı. Parlamentoyu, Cumhurbaşkanının aktif rol almaya davet ediyorum. AK Parti'nin çoğunluğu önemli bir avantajdır. Diyalog başlatılmasını öneriyoruz. Cumhurbaşkanı bu sürecin başında olabilir.

KEMAL KARPAT'A GÖRE ASIL MESELE NE?

KEMAL KARPAT: MESELE ELİTTE DEĞİL ELİT KÜLTÜRDEDİR

Demokrasi orta sınıfların rejimidir. Modernleşmenin başlamasından beri kurulan rejimler halkı vesayet altında tutarak kendilerine uygun gördükleri rejimleri halkın kimliğine yeteri kadar önem vermeden idari sisteme yönelmişlerdir. 80 yıldan beri demokrasi hareketleri başlamıştır. Demokrasi daima güdümlü olarak kalmıştır. Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki son 25 yıldan beri aşağıya doğru aşağıya inmiş ve bugün halkımız demokrasinin bütün teferruatını bilmemekle birlikte ruhuna sahip olmuşur. 1980 müdahalesi bu merhalenin başlangıcını teşkil etmiştir. 1980 müdahalesi çok ince düşünülmüş o şekilde tatbikata konulmuştur. Bu müdahaleyi diğerlerinden ayıran tarafı halka hakim olmak ve halkı gütmek amacıyla düzenlemeler yapılmışır.

Halk arasında meydana çıkmış demokrasiyi beslemek ve halkın kültürü arasına sokmaktır. Türkiye'de dürüst seçim sisteminin yerleşmiş olmasıdır. Son yıllarda dünyaya açılma vardır. Hem Türkiye dış dünyayı daha iyi tanımaya başlamış ve dışarıdan gelen tesirler binbir şekilde hepimizi etkilemeye başlamıştır. Son 25 yılda basın hatalarına rağmen basını eğitici güç olarak görmek geek. Engeller mevcuttur. Öteden beri insanın hür doğduğuna inanmayan sivil ve sivil olmayan gruplardan gelmektedir. Eski güdüm felsefesinden gelenler mutklaka kendilerinin çoban olmakta ısrar etmektedirler. Bu düşüncenin temsilcilerinden biri ordudur. Ordu yetişmesi bakımından elittir.

ORDU SÜREKLİ TENKİT EDİLMEZ

Orduda yükselme ve bir şeyler yapma imkanı vardır. Ordunun mesleki elitizmine kimse bir şey diyemez. Fakat bunun yanında elit kültürü vardır. Asıl mesele budur. Yalnız bu elit mesele sivilllerde de vardır. Bu kültürün gözden geçirilmesi gerek. Mesele elitte değil, elit kültüründedir. Ordu ile diyalog kurmak lazım. Durdaman tenkit edemezsiniz. Bu diyalogu kim kurabilir? Ordu bu ülkenin en önemli temellerinden biridir. Orduyu demokrasiye kavuşturmak ordunun demokrasiye katkısını güçlendirir. Yargı kanun yapmaz uygular. Hükmünü ve manasını değiştiremez. Bu nasıl halledilir? Anayasa ile..

NE OLURSA OLSUN MUHALEFET İKTİDARI DEVİRME SEVDASINDAN VAZGEÇMELİ

Türkiye'de bir türlü gelişmeyen unsur da muhalefettir. Muhalefetsiz demokrasi olmaz. Fakat temel meselelerde iktidar ile birlik olması lazımdır. Ne olursa olsun iktidarı devirme sevdasından vazgeçilmelidir. Bu olmadan Türkiye'de demokrasi yerleşemez. Engeller durdukça halk iradesinin tam manasıyla memlekete istikamet vermesi imkansızdır. Her şeye rağmen o kadar yerinde sakin işsizlikten şikayete rağmen ABD'dekinin yanında hiç kalıyor. Demokrasi üst kademelerde çalışmıyor. Demokrasi için elitler ve halk candan inandığı zaman Türkiye'nin önü açılacaktır.