Başbakan Yardımcısı Bülent ArInç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Oramiral Nusret Güler'in istifasını değerlendirdi. Güler'e sahip çıkan Arınç, "Çok çirkin bir komployla karşı karşıya" dedi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na atanacak oramiral kalmadığı yönündeki iddialara ise Arınç, "Atanacak general bulunur" sözleriyle değerlendirdi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, Başbakanlık Merkez Bina'da basın toplantısı düzenledi. Bakanlar Kurulu toplantısının gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hükümet Sözcüsü Arınç, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündemdeki konularla ilgili sorularını cevapladı.
Arınç, bir gazetecinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli Oramiral Nusret Güner'in istifasını ve Deniz Kuvvetleri'nde yeni atama için sıkıntı yaşanabileceği yönündeki yorumları hatırlatması üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türkiye'nin önemli bir kurumu olduğunu belirterek, '' TSK 'nın güçlü olması, disiplinli olması asıldır. Ona yöneltilecek eleştiriler, belki içerisinde bulunan ve bazı olumsuz hadiselerle ismi geçen kişilerin yargı önünde hesap vermesiyle ilgilidir ama o kişileri eleştirirken tüm kişileri eleştirmek doğru değil. Çünkü bulunduğu coğrafyada hem de geleneksel olarak TSK'nın güçlü, her zaman göreve hazır olması gerekir'' diye konuştu.
Oramiral Nusret Güner'in görevinde başarılı bir subay olduğunu; Deniz Kuvvetleri Komutanı olmasının da kuvvetle muhtemel olduğunu kaydeden Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, ''Ancak kendisinin emekliliğini istemesi tamamen bireysel düşünceye ve karara dayanmaktadır''dedi.
SAYGIYLA KARŞILIYORUM
Geçtiğimiz günlerde İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan bir davanın iddianamesinin kabul edildiğini hatırlatan Arınç, ''Şimdi bu davanın iddianamesinde, sayın komutanımızın evladına karşı çok çirkin, çok edepsiz, çok büyük bir suç işlendiği yazılı. Dolayısıyla zannediyorum ki, sayın komutan TSK'da şerefli bir görev yaparken, böylesine alçakça bir komplo karşısında kalmış olmasını haysiyetine yedirememiş olmalı ve emekliliğini bu sebeple istemiş olmalı'' dedi.
Arınç, Deniz Kuvvetleri'nde başka üst düzey komutan istifalarının olduğu yönündeki iddialar konusunda da ''Onlar hakkında bilgi sahibi değilim. Ancak o davanın iddianamesinde sayın komutanla ilgili de bir bölüm vardır. Şahsıyla ilgili suçlayıcı bir ifade yok. Aksine olayın tertipçilerinin ona yönelik böyle bir komplo haline getirilmiş organizasyonlarından bahsediyor. Demek ki haysiyet ve şerefine düşkün olan bir insan böyle bir iddianamede çirkin bir şekilde yer almayı kendisine yedirememiş kabul ettirememiş olmalı. Ben bunu saygıyla karşılıyorum'' değerlendirmesinde bulundu.
ATANACAK GENERAL BULUNUR
TSK'da kimin hangi göreve geleceğinin Yüksek Askeri Şura kararlarıyla tespit edildiğine dikkati çeken Hükümet Sözcüsü Arınç, yakın zaman önce Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve bazı kuvvet komutanlarının emekliliklerini istemeleri üzerine, Hükümet'in atama sistemini çalıştırarak, yeni komuta kademesini şekillendirdiğini hatırlattı.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü :
''Her göreve atanacak güçlü generaller, amiraller bulunabilir. TSK, bunu kendi içinde düzenler, absorbe eder. Dolayısıyla, 'Oramiral Nusret Güner'in emekli olmasıyla yerine geçecek başka bir kimse kalmadı' iddiası çok yanlış ve çok yersiz bir iddiadır. Günü geldiğinde diyelim ki, önümüzdeki Ağustos ayında bir atama yapılacak olsa komuta kademesi içinde Hükümetimizin de uygun göreceği şekilde bir terfi ve atama sözkonusu olabilir.''
ZAFİYET İÇİNDE DEĞİL
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında tutuklu subaylarla ilgili yaptığı değerlendirmelere atıfta bulunan Arınç, ''Bu, işin bir başka boyutudur. Ancak şu haliyle bile TSK, komuta kademesinde herhangi açığa düşecek bir zafiyetin içinde değildir. Sayın Genelkurmay Başkanımız da kuvvet komutanlarımız da bu eksikliklerin ne şekilde giderileceğini çok iyi biliyorlar. Biz buna inanıyoruz'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin, Başbakan Erdoğan'ın, tutuklu subayların durumuyla ilgili bir yasal düzenleme yapılacağına ilişkin sözlerini anımsatması üzerine, ''MİT Müsteşarı'nın yargılanması konusundaki 'izin' şartı getiren düzenlemeye benzer, yeni bir düzenleme mi yapılacak?'' sorusu üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Belli suçlamalar ve ithamlar için esasen, her görevde bulunan kamu görevlileri için bir süzgeç bulunmaktadır. Bu sadece MİT mensupları için değil. Bir vali için, hatta bir memur için bile... Ama bazı iddia ve ithamlar da 250'inci madde kapsamında böyle bir ön izne ihtiyaç duymadan savcılar tarafından soruşturulabiliyor veya dava açılabiliyor. Bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında herhangi bir yasal düzenleme yapma gereği hiçbir şekilde konuşulmadı buna ihtiyaç da duyulmadı.''
ÖZGÜRLÜKÇÜ BAKIŞ AÇISI ŞART
Geçen yıl Parlamento tatile girmeden hemen önce 3'üncü yargı paketi olarak anılan düzenlemenin kabul edildiğini hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Esasen o yargı paketinin çıkarılmasının tek amacı da haksız tevkiflerin, uzun tutuklulukların bir şekilde asgariye indirilmesiydi. Yani tutuklama talebinin de gerekçeli olması, tahliyenin ret isteğinin ve kararının da gerekçeli olması gibi veya diğer bazı hususlar gibi. Ama unutmayalım biz hangi kanunu yaparsak yapalım sonunda söz bağımsız yargının. Yargılar, savcısıyla hakimiyle karar verebiliyorlar. Sadece onlara karşı itiraz yolları eğer ana hüküm verilmişse temyiz yolları açık olabiliyor. Benim söylemek istediğim sayın Başbakanımızın da belki konuşmasında dikkati çektiği konu, yargının, bu yazılı hukuk karşısında tutuklamaların istisnai ama serbest yargılamaların kural olduğunu bir kere daha yargıya hatırlatmaktan ibaret. Yoksa onları mecbur kılıcı bir düzenleme yapmak da mümkün değil. Yani bugün yargıda görev alanlar, eğer özgürlükçü bir anlayışla olaya bakabilseler, bugünkü sıkıntılarımızın çoğundan kurtulurduk diye düşünüyorum.''