BIST 9.916
DOLAR 35,22
EURO 36,64
ALTIN 2.974,06
HABER /  GÜNCEL

Arınç: Bu çok çirkin, çok kötü bir yakıştırma”

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hakkında ortaya atılan iddialar...

Abone ol

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hakkında ortaya atılan iddialarla ilgili olarak, “Bir samimiyetsizliği teşhir etmek istiyorsa yani sırf bu yolsuzluk iddialarından kurtulmak için başını örttü deniyorsa bu çok çirkin, çok kötü bir yakıştırma” dedi.
Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Arınç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ile ilgili tartışmalarla ilgili olarak, Dicle Üniversitesi’nin birkaç defa etkinliğine katıldığını ve kendisinin iyi bir bilim kadını olduğunu söyledi. Saraç’ın Diyarbakır’ın bir evladı olduğunu dile getiren Arınç, Saraç’ın yüksek oylarla rektörlüğe seçildiğini anımsattı.

“BU HANIMEFENDİYE BU YAKIŞTIRMALARI YAPMAK ÇOK ÇİRKİN OLUR”
Saraç’ın dindar ve çevresinde de sevilen bir insan olduğunu vurgulayan Arınç, “30 Eylül’de açıklanan demokratikleşme paketiyle başörtüsünü kamu hizmetlerinde serbest bıraktık. Bir ilk olması bakımından başını örterek görevine başlaması beni çok sevindirdi. Takdir ettim. Bir insanın kalbini yarıp bakamayız. Bu hanımefendi bizim bildiğimiz dindar bir hanımefendi. Kendi işini çok iyi yapıyor. Dindar bir Müslüman olarak görevlerini aksatmamaya çalışıyor. Bu bakımdan bir suistimal, bir dışarıya karşı farklı görünmek, başka bir amacı gizlemek için başını örtmek gibi bir yakıştırmayı bu hanımefendi için de söylemek ve konuşmak çok çirkin olur” dedi.

“İÇTEN’İN YAPTIĞINI BEN DOĞRU BULMUYORUM”
Diyarbakır Milletvekili İçten’in Saraç’ın başını örtmesinin hemen arkasından yıllar öncesine dayanan bazı yolsuzluk iddialarını yüksek sesle konuşmaya başladığını kaydeden Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yolsuzluk ne zaman kim tarafından yapılırsa yapılsın bunun üzerine mutlaka gidilmelidir. Bunun için bir bayan rektörün başını örtmesini beklemek de doğru değildir. Dolayısıyla 3-5 yıl öncesine dayanan bazı iddialar ve elinde deliller varsa niçin bugünü beklemiştir o kişiye sormakta fayda var. Bir samimiyetsizliği teşhir etmek istiyorsa yani sırf bu yolsuzluk iddialarından kurtulmak için başını örttü deniyorsa bu çok çirkin çok kötü bir yakıştırma olur. Ben hanımefendinin böyle bir şey yaptığını kabul etmem. Tanıyabildiğim kadarıyla. Yolsuzluk iddiasına sahip olan herkes elindeki bilgileri ve belgeleri süratle yargıyla paylaşmalıdır. YÖK’e bildirilmeden elinde tutularak, ’haa şimdi günü geldi denilmesini’ aslında ben samimiyetsizlik olarak görüyorum. Bu arkadaşımızın da yaptığını ben doğru bulmuyorum. Bir insanın başını örtmesinde gözyaşlarıyla sevinç duymasının hemen takiben birisini onu yolsuzlukla suçlamasını o hanımefendinin doya doya sevinememesi olarak ve onun bu hareketinden dolayı da pek çok hanımefendinin sevinç duymasına mani olacak bir hareket olarak görüyorum.”

“VİCDANIM KABUL ETMEZ”
“Yolsuzluk iddiası varsa ve gerçekse niçin bunlar bugüne kadar gündeme getirilmemiş?” diye soran Arınç, “Onun zamanlamasını rektör hanımın başını örtmesine paralel götürmenin doğru olmadığı, şık olmadığı kanaatindeyim. Yine bu arkadaşımız yolsuzluk iddialarını zayıf görmüş olmalı ki hanımefendiyi başka ithamlarda bulunuyor. Onu paralelci olmakla suçluyor. Dicle Üniversitesi’ne kendi yandaşlarını doldurmaktan bahsediyor. Bu da ayrıca incelenmesi gereken konudur. Böyle bir yakınlığını hükümetimizi dize getirmek, Sayın Başbakanımızı itibarsızlaştırmak, yasa dışı dinlemeyle ilgili delil var mı? Bunları konuşmamız gerekir. Yoksak dindar insanların bir kısmı bir dönem yollarını bu toplulukla kesiştirmiş olabilir. Biz değdi değmedi diye herkesi sağa sola selam veren herkesi bir potaya koyacak suçlayacak değiliz. Bizim partimizin ismi Adalet. Adaletli olmak zorundayız. Önemli olan bu grubun içinde sevgi duymak değil, görevini ifa ederken, yasalara aykırı olup olmaması, talimatları bir başkasından alıp almamasıdır. Ellerinde delil varsa YÖK’te soruşturur görevden alınması söz konusu olabilir. Ama o tutmadı bir de böyle deneyelim şekilde ithamları ‘ceketi uyduramadık bari pantolon verelim’ şeklinde bir yakıştırmayı benim vicdanım kabul etmez. Sayın rektörün haksız suçlamalar karşısındaki vakur duruşuna katılıyorum. Bu iddiaların YÖK ve savcılıklarda süratle araştırılmasını ve yasaya aykırı işlemler yapılmışsa en ağır cezalara çarptırılmalıdır.”

“ÇOK BÜYÜTÜLECEK BİR OLAY OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM”
Burdur Valiliği’nin ’Kutlu Doğum’ etkinliğini engellemeye çalıştığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine ise Arınç, şunları söyledi:
“Sayın valiyi aradım, bu konu gerçekte nedir diye sordum. Sayın Vali’nin açıklaması şudur; Burdur’da mevcut kapalı spor salonu yıkılmış. Orada tek salon olarak bir okulun spor salonu kalmış. Bu salonu da İl Spor Müdürlüğü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklaşa kullanıyorlarmış. Böyle bir müracaat yapılmış bir kutlama için, daha sonra da bir ihbarla bu salonun hiçbir onay olmadan yasal hiçbir müracaat sahibi olmadan spontane kendiliğinden tertiplendiği iddiası gelmiş. Şifahi midir, yazılı mıdır orasını sormadım. Bunun üzerine de sayın vali görevlileri göndermiş, ellerinde bu salonun tahsisine dair bilgi onay var mı, olur var mı diye… Onun olmadığı görülmüş. Orada insanlar toplanmışlar sadece bir zabıt tutmak suretiyle, burada bir müracaat yoktur bu müracaatta da bir olur verilmemiş şeklinde durumu tespit etmişler. Bildiğim kadarıyla toplantı yapılmış daha sonra da sayın vali niçin böyle bir olur yokken veya yasal müracaat yapılmamışken bu salon derneğe veya vakfa tahsis edilmiştir diye bir küçük soruşturma başlatmış. Durum bundan ibaret. Belki şuna üzülebiliriz. Kutlu Doğum Haftası geçtiğimiz hafta başladı ve Diyanet İşleri Başkanlığımız başta olmak üzere Türkiye’de pek çok kurum, vakıf, dernek hatta BDP’nin Güneydoğu’da bazı illerde parti olarak da etkinlikler yaptığı gündeme geldi. Herkesin Peygamber sevgisiyle ve aşkıyla Kutlu Doğum Haftası’na katıldığı ve gecelere gittiğini biliyoruz. Bundan dolayı kimseyi suçlayamayız. Ama yasal gereklere riayet edilmeden bir salon tahsisi olmuşsa vali gelen ihbar üzerine belki bunu araştırma ihtiyacı duymuştur. Çok büyütülecek bir olay olduğunu zannetmiyorum.”
(İHA)