Bülent Arınç, alkol sahnelerinde oynayan bazı dizi oyuncularının ayrıca reklam ücreti aldığını iddia etti.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Sırf alkollü içki üzerine kurulu diziler var ve ben bu dizilerde başrollerde oynayanların sanat yaptıklarını değil, o içki reklamlarından ayrıca ücret aldıklarını düşünüyorum" dedi.
Arınç, TRT Türk'te canlı yayına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü "28 Şubat" soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamenin, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği hatırlatılarak, düşüncesi sorulan Arınç, "Bunların hepsi 12 Eylül referandumundan sonra halkımızın yüzde 58 oylarıyla yeni açılan sayfalardır, özgürlük sayfalarıdır, demokrasi sayfalarıdır. Artık darbe, darbe benzeri müdahale, kendi yetkilerini aşarak vesayetlerini devam ettirmek isteyenlere, varsa bundan sonra niyetliler, ibret olacak hareketlerdir" diye konuştu.
Arınç, şunları söyledi:
"Tabii içlerinde çok yaşlı, geçmiş emekli komutanlar da var. Onların durumuna üzülenler de aramızda mutlaka vardır ama 28 Şubat'ın demokrasiye güçlü bir müdahale olduğu noktasında yargı bir iddianame tanzim etmiştir. Nasıl darbeyi yapan iki tane yaşlı insan da bugün yargılanıyorsa 28 Şubat'ın da bir yargı konusu edilmesini ben demokrasimizin geldiği olgunluk bakımından veya güçlenme bakımından hakikaten saygıyla izliyorum."
"Bireysel ve kurumsal olarak mağdur olmuş biri olarak rövanş duygusu yaşadınız mı" sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:
"Hayır, niye rövanş duygusu yaşayacağız. Biz çok şükür, bir sözümden dolayı eleştirildim ama biz o kadar zulüm, haksızlık, hakaret gördük ama hiç dağa çıkmayı aklımıza getirmedik. Bunların demokrasi içinde bir zaman çözüleceğinden müthiş inancımız vardı. Allah'a inandık, sabrettik, milletimize güvendik. Milletimiz de yüzde 35'le başladık, 47 ile 50 ile bugüne bizi getirdi. Emin ol bundan sonraki seçimlerde çıta daha da yüksektir. Neden? Çünkü millete dönük siyaset yapıyoruz, milletin dilini konuşuyoruz ve özgürlük alanlarını genişletiyoruz."
DİZİLER ALKOLÜ ÖZENDİRİYOR
Meclis'teki alkol satışına ilişkin düzenlemeleri içeren çalışmaya yönelik değerlendirilmesi sorulan Arınç, bunu makul gördüğünü bildirdi. Bunun yeni bir itilaf konusu olmadığını, 2-3 sene evvel de böyle bir tartışma konusunun yaşandığını hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Alkol konusunda söyleyebileceğimiz tek şey, dini kaygılar dışarıda kalmak şartıyla, o ayrı bir konu, herkesin kendi inancında alkole bakışı bellidir, alkolle ilişkisi bellidir. Ben buna sadece saygı duyarım ve kendi özel hayatıma da bunu uygularım. Ama herkes için böyle bir kaygıyı ortaya koymak, bunu bir yasa haline getirmek laik bir devlette mümkün değil. Bizim yaptığımız şey, anayasanın gençliğin ve ailenin korunması ile ilgili hükümlerini hayata geçirmek. Türkiye'de maalesef alkolle tanışma yaşı ilkokul yaşlarına kadar indi. Sigara daha da azaldı. Uyuşturucu vesairede de ciddi artışlar var. Bunlara etken olan pek çok sebep de var. Bir defa özendiriliyor. Alkollü içkilerin satışı, reklamı, bazı dizilerde herkesin gözüne soka soka bunların yapılması bir özenti olarak, özellikle genç nesillerde, kız olsun erkek olsun, adeta ona doğru bir yönelmeye teşvik ediyor. 3-4 sene evvel yine böyle bir tartışma söz konusu olduğunda ben şunu söylemiştim, 'alkole ulaşmak çok kolay olmamalı'. Elini attığınız yerden alkol bulamayacaksınız. Avrupa'da, bütün dünyada böyledir. En azından okullar, mabetler, hastaneler bunların çevresinde de 100-200 metreye kadar alkollü içki satılması veya bulundurulması mümkün olmamalı. Gençlere alkollü içki satışı yapılmamalıdır. Buna yol açabilecek düzenlemelerin yapılması lazım."
Alkolün, cinayet, hırsızlık, boşanma veya şiddet uygulama gibi olaylara da yol açabildiğini belirten Arınç, "Biz alkolü kim içiyor, kim içmiyor ona karışmayacağız ama alkol elinizin altında bulunmayacak. Gençlere satılmayacak, yaşına bakılacak, hepsinin kuralları var. Bütün dünyada kuralları var. Burası yol geçen hanı değil. Biz alkole karşı veya alkollü içki satışı yapılan yerlerde insanların rahatsız olmasına karşı birtakım tedbirleri bu toplumun selameti için alıyoruz. Bunları yasakçı bir zihniyet olarak da görmemek lazım" ifadesini kullandı.
EN GELİŞMİŞ TEKNOLOJİK İCAT KUMANDADIR
Dizilerin alkolü özendirdiğine yönelik söylemlere karşı "beğenmeyen kanalı değiştirsin" yönünde düşüncelerin olduğunun da hatırlatılması üzerine Arınç, "Dünyadaki benim de en çok beğendiğim alet, en gelişmiş teknolojik icat kumandadır. Kumanda olmasa ne olurdu halimiz düşünüyorum. İki de bir git televizyona başka bir kanal bul, bunu bulana teşekkür etmemiz lazım" diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti:
"Toplumda öyle güzel insanlar da biliyorum ki televizyonlu odadan televizyonsuz odaya geçişi hicret kabul ederler. O da ayrı bir düşünce. Ama kumanda denilen bir şey var, güzel de insan denilen, nefis denilen bir şey var. İnsanın ilgisini çekmek var. İnsan sadece kemikten yaratılmış bir mamul değil ki. Bizim inancımız, düşüncemiz, şehvetimiz, ilgimiz var, çocuklarımız var. Bir insan çocukları ile oturup seyredecek dizi bulamıyorsa çocuğunu uyutmayı tercih ediyorsa veya başka bir odaya kaçmak zorunda kalıyorsa bunlar yanlış şeyler. Ama sırf alkollü içki üzerine kurulu diziler var ve ben bu dizilerde başrollerde oynayanların sanat yaptıklarını değil, o içki reklamlarından ayrıca ücret aldıklarını düşünüyorum."
Arınç, bunun başka yerlerde de bu şekilde olduğunu kaydetti.
SEKSENLER'İ HİÇ KAÇIRMIYORUM
İzlediği televizyon dizisinin sorulması üzerine Arınç, "Seksenler'i hiç kaçırmıyorum. TRT'nin bir dizisi olarak da tebrik ediyorum aynı zamanda, herkesin ilgisini çeken çok sıcak bir dizi" diye konuştu.
Arınç, dizide, yaşanan o dönemlerin evin sıcak ortamıyla anlatıldığını ifade ederek, "Edepsizlik yok, ahlaksızlık yok. Sevginin, aşkın, dostluğun, komşuluğun en güzeli var. Böyle bir diziye yıllardan beri hasret kalmışız" yorumunda bulundu.
Sporda son dönemde yaşanan şiddet olaylarının sorulması üzerine Arınç, sözlerine Ziraat Türkiye Kupası'nı kazanan Fenerbahçe'yi tebrik ederek başladı. Sporda yaşanan şiddet olaylarının bir şekilde çözüleceğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
"Üzüldüğüm bir nokta var, geçtiğimiz yıl sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi ile ilgili bir kanun ama halk arasında 'şike' ismini takmışlardı. Aslında şike başlıklı bir kanun yok bizde. Bu değiştirildi, ben bu değiştirilmeye de karşı çıktım ama Meclis'te yapayalnız kaldım. Dört parti birleşti kanunu çıkardı, 'vardır Meclis'in bir bildiği' dedik. Oradaki cezaların dörtte birine indirilmesi karşısında cezalar caydırıcı vasfını kaybetti. Bunun eğitimle ilgisi var, taraftar kitlesiyle, spor yazarlarıyla ve sporcuların bizzat kendileriyle ilgili nokta var. Öylesine efendi, öylesine saygın, dostluğu, arkadaşlığı, başarıyı, sadece yarışma olarak kabul eden sporcular da var ama birbirlerinin boğazına sarılanlar da var. Bence bunları şiddetle reddetmek, belki çok ağır cezalarla futbol hayatına son verecek noktaya getirmemiz lazım. Ama maalesef taraftarların bir kesimi ile spor yazarlarının bir kesimi ve kulüp başkanları bu kötü örneklere etkileyici cezalar vermek yerine affedici veya yaptıkları yanlışlıkları daha küçültücü birtakım tedbirler alıyor."
SPOR PROGRAMLARI
"Bazı televizyon programlarının taraftarı çok fazla kışkırttığı eleştirileri de var" ifadesi üzerine Arınç, şöyle konuştu:
"Öyle var, 3-4 tane kanal var. Onları dinledin mi eline kocaman bir pala alıp veya kasap bıçağıyla doğrudan koşman lazım. Telefonla bağlanıyorlar, kim daha çok bağırırsa ondan tarafa dönüyorlar. Özellikle bir iki tane adam var zaten sabıkalı, onları çıkarıyorlar ekranın önünde, onlarla beraber ortalığı ateşe veriyorlar. Televizyon kanallarında şüphesiz bu konuda biz RTÜK kuralları açısından belki çok fazla bir şey yapamıyoruz ama kendi içinde bir kontrol mekanizmasına ihtiyaç gösteriyor. En azından buna inanmak lazım."
Bu konuyu vefat eden Bursaspor Kulübü Başkanı İbrahim Yazıcı ile çok konuştuklarını ifade eden Arınç, onun da zaman zaman bazı şeylerden muzdarip olduğunu belirtti. Bursaspor taraftarının takımına çok bağlı, çok edepli olduğunu bildiren Arınç, bunu Yazıcı'nın cenazesinde de gördüğünü söyledi.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her birini alnından öpüyorum. Başkanlarına çok büyük bir bağlılık gösterdiler. Dini bir törenle başkanlarını uğurladılar. Ona olan bağlılıklarını ifade ettiler. Ama bazı yerlerde az da olsa bazı kitleler birileri tarafından teşvik ve tahrik ediliyor. Bunların bence önce cezai tedbirlerle, sonra da her kulübün veya kulüpleri temsil eden federasyonların uygulayacağı tedbirler almasıyla mümkün. Çünkü bizde cezayı koyuyorsunuz itiraz üzerine bir başkası kaldırıveriyor. 'Bu defa görmezden gelelim' diyorlar. Kulüplere göre belki farklı tavırlar takınıyorlar. Bu da hoş bir şey değil. Futbol Federasyonu'na çok önemli görev düşüyor. Merkez Hakem Kurulu'na ve diğerlerine, profesyonel kurumlara çok önemli görevler düşüyor. Bunları bir araya getirerek, bir duyarlılık oluşturmamız lazım. Yoksa herkes birbirinin boğazına sarılacak ki spor bu değil."
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMİ SADE EMEKLİ SİYASETÇİ OLARAK DEĞERLENDİRECEĞİM
Arınç, siyaseti bırakma konusundaki kararında bir değişiklik olup olmadığı sorusuna, "Hayır. Allah uzun ömür versin inşallah. 2015'te milletvekilliğimiz sona erecek, ben hiçbir yere aday olmadan, en azından önümüzdeki dönemi bu şekilde bir sade, emekli siyasetçi olarak değerlendireceğim" yanıtını verdi.
Belirlediği bir program veya hayat tarzı olup olmadığına ilişkin soru üzerine ise Arınç, bir programının olmadığını, çocuklarına, torunlarına dönük bir hayat olabileceğini, ayrıca AK Parti'nin başarısı için konferans, toplantı gibi çalışmalara katılabileceğini söyledi.
Arınç, "Üç dönem kuralının değişme olasılığını görüyor musunuz" yönündeki soruya, "Başbakanımız da çok kararlı, biz de çok kararlıyız. Ama halk da 'bu iş yanlış. Bir daha düşünseniz, buna bir çare bulsanız' diyenler çok. Ben kulağımı tıkıyorum, başkalarına 'konuşun' diyorum. Bu kadro giderse ne olacak, aynı başarılar sağlanır mı sağlanmaz mı? Ben her yerde inanarak söylüyorum, bizim kadromuz çok zengin. Yani şu anda 8,5 milyon kayıtlı üyesi olan bir partiyiz biz. Bin 200'den fazla belde belediyemiz var, 500'e yakın ilçe belediyemiz var, yani işte şu kadar il belediyemiz var. Sayısı 50'yi 60'ı buldu. Bizim 3,5 milyon kadın üyemiz var, 2,5 milyon genç üyemiz var. Bütün bunlar bir kaynak" değerlendirmesini yaptı.
ASIL OLAN AK PARTİ'NİN HİZMET PARTİSİ OLMASIDIR
Partinin deneyimli isimlerinin siyasetten ayrılmasıyla AK Parti'nin zafiyet yaşayıp yaşamayacağının sorulması üzerine Arınç, şunları kaydetti:
"Hayır, inanmıyorum. Biz artık kurumsal olarak güçlüyüz. Şahıslara bağlı olmaktan çıkarmak lazım. Şüphesiz bunu bütün siyasetçiler için tavsiye ediyorum. Hala 75'inde, 80'ininde siyasete tutunmaya çalışanlar var. Yol yakınken bu işe ara verin kardeşim. Ara verin. Siz çünkü hiç vazgeçilmez insanlar değilsiniz, biz de öyleyiz. Yani 'Bülent Arınç giderse bu iş biter', yok böyle bir şey. Şahıslara bağlı olmaz. İnsana dayanma ölür, ağaca dayanma kurur. Sen dayanacağın yeri biliyorsun. AK Parti de böyle güçlü bir parti ki hep kendini yeniliyor. Her seçimde biz yüzde 60 yenileniyoruz zaten. Gürül gürül geliyor arkası. İnsan, millet yolumuzu severse bize oy verecek. Bizim yüzümüze bakarak oy verdiklerini söyleyenler de var ama asıl olan AK Parti'nin bir hizmet partisi olmasıdır. Hizmete endeksli siyaset başarılı oluyor. Yoksa kuru laflarla kimse kimseye oy vermez. Bak yüzde 20'lerde adamlar. Bu kadar bağırmanın karşılığı yüzde 20. Bir de bağırma."