BIST 9.424
DOLAR 34,41
EURO 36,40
ALTIN 2.845,08
HABER /  GÜNCEL

Ardıç'tan medyaya eleştiri

Engin Ardıç, gündem yaratmak için çabalayan medyayı eleştirdi. Son zamanlarda gündeme damgasını vuran konuları ve yerlerinin ne çabuk dolduğunu ele aldı...

Abone ol

Engin Ardıç, daha önceki eleştirilerini artamayan bir eleştiri daha yaptı. Ardıç, gündem yaratmakta ve değiştirmekte üstüne olmayan medyayı alaylı bir dille eleştirdi. Ardıç,başlıklı yazısına; "Necip Türk matbuatı..." sözleriyle başladı.


Necip Türk matbuatı, laf kıtlığında asma budamayı sever. Başka çaresi de olmaz ki... Çok şükür Putin geldi de Zeynep'ten kurtulduk. Gora filmi de bizi 'korkunç kaynana' Semra'dan kurtarmamış mıydı?

Bakalım futbol ligi kış tatiline girince ne halt edecekler? Boş stadyumda adam bıçaklamak da mümkün değil, bunun tantanasıyla satış yapmak da.

İç politika durgun olunca, daha doğrusu, iç politika diye bildiğimiz hırgür artık hiç olmayınca (Mustafa Sarıgül'den de öyle hemen ekmek çıkmayacağı belli), gözlerine 18 Aralık sabahını kestirdiler.

Çünkü 17 Aralık Cuma günü, Avrupa Birliği'nin hakkımızda vereceği hüküm açıklanacak, ve sanki 18 Aralık Cumartesi sabahı güneş başka yerden doğacak!

Yahu, büyük bir ihtimalle müzakerelere başlama tarihi verecekler, ama bu tarih bizim aculluk edip istediğimiz gibi 2005 başları değil de sonları olacak işte... Belki de 2006... Ne farkeder? Ondan sonra gene on yıllık bir bekleme süreci başlıyor, bakalım bugünkü yaygara 'momentumunu' on yıl aynı şiddette nasıl yürütebileceksin necip matbuatım?

Fakat şimdi bir '18 Aralık muhabbeti' yaratma vaktidir. Asmalar budanmadan kalmasınlar.

18 Aralık gününün hiçbir özelliği yoktur. Hayatımızda hiçbir şey değişmeyecek, eğer o gün kar fırtınası falan çıkmazsa...

Ancak, bazı arkadaşlar '18 Aralık sabahı için ordunun bazı çalışmaları var' dediler!

Ben bunu Türkçe'ye tercüme edeyim: 'Avrupa Birliği'den cuma günü olumlu karar çıkmazsa cumartesi darbe olabilir!'

Yok yahu?

Bir kere sizin darbe kültürünüz eksik hemşerim... Hayatı boyunca dört modern, bir postmodern darbe, üç de başarısız girişim görmüş adamlar olarak biz bu konuda uzmanlaştık.

Türkiye'de darbeler cumartesi günleri değil, perşembeyi cumaya bağlayan geceler yapılır. 18 Aralık'ta 'karşı cinsten bir sarışın size ilgi gösterebilir' ya da 'üç vakite kadar üç kapıdan temiz temiz laflar alabilirsiniz' ama darbe olmaz.

İkincisi, Amerika Birleşik Devletleri gizlice desteklemeden, onaylamadan ya da en azından hoşgörmeden Türkiye'de darbe marbe yapılabilemez.

Günümüzde bile 'belki ordu sol darbe yapar da iktidarı da bizimle paylaşır' umuduyla bekleşen zavallılar var da, o bakımdan söyledim.

Üçüncüsü, Türk ordusu darbe fikrine bugün o kadar uzak ki, Avrupa Birliği yanlılarını fişlemeye kalkan bazı aklıevvelleri bile hemen emekliye sevk ediveriyor!

Öyle 'kendi kafasına göre darbe yapmaya kalkacak' maceraperest sergerdeyi bir yandan ABD bir yandan AB öyle bir kıskaca alırlar ki adamın feleği şaşar! Kaç hafta değil, kaç gün tutunabilir, merak ederim.

Demokratlar hiç boşuna üzülmesinler, faşistler de hiç boşuna sevinmesinler.

Haaa, yoksa darbeyi marbeyi değil de, Avrupa bizi almazsa kurulacak 'yeni bir dünyayı' ve orada alacağımız muhayyel pozisyonu mu kastediyorsunuz, İsmet Paşa'nın 1964 yılında hayalini kurduğu gibi?... Öyle bir dünya yok. Merhum paşa da zaten o lafın kendisini nasıl çok kısa sürede devireceğini bilemeden öylesine sallamıştı... Ne böyle bir dünya kuracak gücü vardı, ne de ona katılacak... 1955 yılında Bandung Konferansı'nda oluşturulmuş 'Bağlantısızlar Hareketi', yani Endonezya, Yugoslavya, Hindistan falan, bir dünya değildi. Onlara katılacak büzük de bizde yoktu ve olamazdı.

Bugün de, Putin'in, doğalgaz alışverişini konuşmak, esas olarak da Türkiye'yi Çeçen meselesini fişteklemekten vazgeçirmek amacıyla buraya gelmesi, bazı egzantrik feylesoflarımızın umdukları gibi, Avrupa ve Amerika'ya sırt çevirecek bir Rusya-Türkiye-Hindistan-Çin ittifakına, böyle bir 'bloka' götürmez bizi.

Çünkü o büzük gene yok.


YAZI:Engin ARDIÇ