BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ardıç'tan Ekşi'ye ağır suçlamalar

Engin Ardıç, Basın Konseyi ve Konsey Başkanı Oktay Ekşi hakkında ağır ithamlarda bulundu. Ardıç, "Babasının Konseyi" dediği Basın Konseyi'ni yerden yere vurdu

Abone ol

Önceki gün Ergun Babahan'ın Basın Konseyi'nden çekildiklerini açıklamasından sonra, Engin Ardıç adlı yazısında Konseyi ve Oktay Ekşi'yi adeta alay edercesine yerden yere vurdu. Ardıç; Konsey'in resmi olmadığını, hiçbir işlevi yerine getirmediğini, Ekşi'nin Doğan Grubu çıkarları için Konsey'i yönlendirdiğine kadar bir dizi iddiada bulundu. İşte Ardıç'ın iddiaları...

Ortalama Türk gazetecisi pazar günleri gazete okumaz; işyerinde önüne gelen, her sabah masasına bırakılan günlük gazete tomarını yani 'takımı' beleşe okumaya alıştığı için ve de pazar günü genellikle çalışmadığından, cebinden birkaç milyon eski lira çıkarıp bakkaldan gazete almaz. Ona zül gelir.

Onun için ben de bu yazıyı 'gazeteci olmayan asıl okuyucu' için yazdım. Berikilerden çoğunun haberi olmayacak.

Her şey, başbakanın 'bir grup gazeteciye', hadi daha açık söyleyeyim, Basın Konseyi'nin demirbaş yöneticisine, ertelenen yeni Türk Ceza Kanunu'nu görüşmek üzere randevu vermemesiyle başladı. Şiddetle eleştirilen başbakan dayanamayıp 'bu ayaktan patronu adına iş bitirmeye gelenler oluyor' demeye getirince kıyamet koptu.

Sonunda görüşme sağlandı, ve fakat, sanki kıyamet bu yüzden kopmamış gibi, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi görüşmeye yanında patronunu, daha doğrusu patronunun kızını götürdü! (Kızı da yayın grubunda yönetici ve babası günün birinde ölünce elbette yerine o geçecek.)

Oysa kız bu görüşmeye davetli değildi, çağırılmamıştı. Emrivaki yapmıştı. En azından ayıp etmişti.

Bu kez bu olay sertçe eleştirilince gazetesinin genel yayın müdürü başyazarına sahip çıktı ve 'ne olmuş yani, keşke siz de kendi patronunuzu götürseniz' dedi.

Sabah Grubu yönetici ve yazarları, rakip Doğan Grubu'nun bu tutumuna çok kızdılar ve dün de, yönetici Ergun Babahan imzasıyla 'Basın Konseyi'nden ayrıldıkları ve onu artık tanımadıkları' açıklandı.

Sevgili Ergun'a gönül dolusu bir 'bonjour monsieur'...

Bu adam bana yazı yoluyla hakaret ettiğinde ben de Basın Konseyi'nden ayrılmıştım, bir yıldan fazla oluyor.

O zaman çalıştığım gazetede 'yazı günüm' olmayan bir pazartesi günü yazımı göremeyince ayrıldığımı sanmış, fırsat bu fırsattır diye döşenmiş!

Salı günü de yanıtını almıştı tabii.

Babahan, Basın Konseyi'nin 'yıllardır değişmeyen başkanının sürekli olarak bağlı bulunduğu grubun çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini' söylüyor. Doğrudur. Kimi zaman hareket eder, kimi zaman da hakaret. Biri size, öteki bana denk gelmiş!

Ancak, sevgili dostumun yazısında boş bıraktığı bazı yerleri doldurayım: Bu Basın Konseyi gülünç bir yerdir. Bence fazla ciddiye alıyorsunuz.

Basın Konseyi, Pek Sayın Oktay Ekşi Beyefendi Hazretleri tarafından, tanıdığımız, bildiğimiz ve üyesi olduğumuz asıl Gazeteciler Cemiyeti'ne rakip olarak kurulmuş bir 'özel teşebbüs' mağazasıdır. Bir nevi 'alternatif cemiyet'.

Fazla düşünüp taşınmadan, 'herkes giriyor' diye ben de girmiştim o zamanlar, halt etmişim. Hatırlayacaksınız, Uğur Mumcu şiddetle karşı çıkmıştı. Rahmetli haklıymış.

Bu konseyin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Hiçbir yasaya göre kurulmamıştır. Ama kamuoyunda bilmeyen onu 'saygın bir yer' olarak algılar, tabii değişmez genel başkanını da 'büyük adam'. Zaten tam da bu amaçla kurulmuştur.

'Konsey' lafının pek moda olduğu sıralar... Milli Güvenlik Konseyi falan hani...

Kendince 'racon keser'. Ona buna kendince cezalar yağdırır, özellikle de 'kınama cezaları'. Cezayı alan bir tarafıyla güler geçer.

Çünkü cezalarının hiçbir müeyyidesi, hiçbir yaptırım gücü de yoktur. Cezanın yanısıra bir kişiye olsun ödül verdiği de bugüne kadar duyulmamıştır.

Bu konsey pervasızlığı o kadar ileri götürmüştür ki, üyesi olmayanlara bile ceza vermektedir!

İstifa etmiş olduğum halde bana kınama cezası vermeye kalktıklarında, bu konuyu tartıştığım yardımcı yöneticilerinden biri, 'vallahi ağabey,' demişti, 'bunu biz de çok düşündük, üyemiz olmayana ceza verme hakkımız var mı yok mu, bir türlü içinden çıkamadık!'

Çıkmayın yavrum, içinde kalın.

Basın Konseyi, Oktay Bey'in babasının konseyi olmuştur.

Üzülmeye ve hele konsey yerine koyup eleştirmeye de değmez Ergun kardeşim.

Yazı:Engin ARDIÇ
AKŞAM