Akşam'ın sivri dilli kalemi Engin Ardıç, geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan'la yemekte buluşan yazarlar ile tatilini yurtdışında geçiren gazete yöneticilerini eleştirdi
Abone olArdıç " başlıklı yazısında yemeğe katılan yazarları topa tuttu!
Yazı : Engin ARDIÇ
www.aksam.com.tr
Ben katılmadım, hayır, kimse çağırmadı. İyi ki de katılmadım, 'kalabalık geyik' sevmem. Teke tek geyik 'naturama' daha uygundur.
Geçenlerde bir grup gazeteci başbakanla yemek yemiş ya, günlerdir 'tantanasını' yapıyorlar.
Cumhurbaşkanlarıyla, başbakanlarla çok yiyip içmiş bir adam olarak ben de ağzım açık, izliyorum, basının görgüsüzlük ve zavallılık yarışını...
Kimisine göre başbakanla yemek yemek çok önemlidir adam sırasına girmek için, kimisi için de Sharon Stone'a yakından bakmak.
Bu tür yemeklerde doğru dürüst soru moru da sorulamaz, ayaküstü işten hayır da gelmez. Genellikle masada başbakana yakın oturanlar alır topu giderler, uzakta kalanlar da tıkınmaya bakarlar.
Hey gidi hey, bir zamanlar gene böyle ama özel bir yemekte, aristokrat geçinenler birer kaşık alıp bırakırken, Turgut Özal ve Engin Ardıç, bir cumhurbaşkanı ve bir köşe yazarı, yokluk içinde büyümüş iki memur çocuğu, koca bir tabak havyara nasıl yumulmuştuk... Birbirimize bakıp bakıp gülerek...
Aha size 'anekdot'.
Masanın şekli bile uzun uzun anlatıldı, kimine göre yarımay şeklinde oturmuşlar, kimine göre hilal şeklinde... Vay be!
Çok merak eden garibanlara şu ünlü yemeğin 'mönüsünü' de verelim, çünkü matah bir haltmış gibi çarşaf çarşaf yayınlıyorlar: Enginar dolması, kabak çiçeği dolması, közlenmiş patlıcan, ahtapot, karides, yerelması... Otlu kaygana sarması, kelle peyniri... Safranlı kalkan ızgara... Kabak tatlısı, fıstıklı gözleme, kaymaklı dondurma...
Bir kere daha vay be!
Şimdi ne güzel 'benim emekçi halkım yiyecek bir lokma ekmek bulamazken...' edebiyatı yapılır ama onun için de ayrıca kazmalık gerekiyor, bende yok o nitelik.
Kimisi korkusundan meyve suyu içmiş, kimisi büyük bir cesaret örneği göstererek şarap içmiş... Üçüncü kere vay be.
Başbakan yemekte 'şu cumhurbaşkanlığı konusunu gündemden düşürün' demiş, onlar da kabul etmişler.
Hiçbir başbakandan direktif alacak adam olmadığım için, yemeğe katılmadığıma bir kere daha sevindim.
Merak edenlere açıklayayım: O akşam ben de evde domates çorbası, ızgara köfte ve makarna yiyordum efendim. Başbakan yemeği kolesterol arttırıyor, bize gelmez.
Birtakım Internet sitelerinde de hangi genel yayın yönetmeninin bayramı nerede geçireceği açıklanıyor... 'Sahne, perde ve podyum sanatçıları' gibi... Maldiv adalarına takılan da var, Seychelles adalarına da, Courchevel'e kayağa gidenler de...
Başbakanın yemeğine, Akşam Gazetesi'nden, bayramı İstanbul'da çalışarak geçirecek ender basın yöneticilerinden biri, Serdar Turgut katıldı.
Ama gelip de 'başbakanla yemek yedim, ben ne büyük adamım' edebiyatı yapmadı.
Çünkü biz yalak değiliz, hiçbir kompleksimiz de yok. Onun için de ayrıca kıskanıyorlar. Bayramınız mübarek olsun.