Engin Ardıç, bugünkü yazısında "Şaraplar"ı ele aldı. Ama Ardıç'ın şarapları yazmasının altında yatan gerçek "Herkes Bunu Konuşuyor"da gazetecilerin yaptığı muhabbetti.
Abone olEngin Ardıç, şarapları anlattı. Ardıç'ı böyle bir yazı yazmaya iten gerekçe bize göre Okan Bayülgen'in "Herkes Bunu Konuşuyor" programında dönen şarap muhabbeti. Ardıç, ara ara başta Ertuğrul Özkök olmak üzere medyadaki şarapçılara üstü kapalı göndermelerde bulundu. Ardıç, diyerek konuya girdi.
Türk şaraplarının içinde, hepten kelek olanları da vardır, orta hallileri de. 'Büyük' bir şarabımız ne yazık ki yoktur, çünkü buranın toprağı da iklimi de ne Biscaye Körfezi'nin kıyısına benzer, ne Loire ya da Moselle vadilerine, ne Toscana'ya ne Sicilya'ya.
'Köpeköldüren' tabir edilen berbat şaraplarımız da vardır (gerçek adını yazarsam mahkemeye verirler), son yıllarda şarap içmeyi yeni öğrenen hırt zengin çocuklarının yanlarında gezdirdikleri 'manitaya' hava atmak amacıyla pek rağbet ettikleri 'Kalecik Karası' falan da...
Öküzgözü, Boğazkere, Hoşbağ, Buzbağ, şu bağ, bu bağ... Bunlar, kendimizi kandırmaktan vazgeçelim, yemekte içilebilir nitelikte 'sofra şaraplarıdır' (Frenkçesi 'vin de table', pardon, 'ven dö tabl' yazacaktım)... Fransa'nın Rhone Nehri havzası şarapları gibi... Fena da değildirler, fakat bunlara son yıllarda 'lüks' havası verildi, etiketleri yenilendi, fiyatları yükseltildi ve hırt zenginlere yutturuldu. Chateau Petrus bulamayan Kalecik'le 'kifaf-ı nefs' ediyor, yetiniyor, nefsini körletiyor.
Üstüne üstlük, eskisi olsun yenisi olsun Türk Lirası aşırı değerlenince müthiş bir ithalat baskınına uğradık. Pahalı olmakla birlikte, ağzının tadını bilen ve Avrupa görmüş kesimin cebinde para da bulunduğundan, bugün en kıytırık bakkalda bile şişe şişe Medoc, Chianti, Valpolicella, Remole, Nero d'Avola, San Giovese bulmak mümkün... Aşağı yukarı aynı düzeyi tutturmuş Şili, Kaliforniya, Güney Afrika ve Avustralya şarapları da cabası.
Ne yazık ki eskileri değil... 1998 ürünü bulursanız öpüp de başınıza koyunuz, genellikle 2000 var, daha çok da 2002, bu arada bilinçsiz müşteriye 2003 bile dayıyorlar.
Zarar yok, tüketiciyle birlikte ithalatçı da öğrenecek bu işi zamanla.
İşin garibi, 'orta kalitenin üstü' sayılan bir şişe Medoc ile, pek de ahım şahım olmayan bir şişe 'fiyakalı' Doluca aşağı yukarı aynı fiyata satılıyor. Bu, lokantalarda da böyle ve az da yemek yesen, otellerin oda fiyatından değil de asıl 'ekstradan' geçirmeleri gibi, esas olarak 'şaraptan geçiriyorlar'.
Çünkü, şarap ithalatçısı için cennet durumuna gelen ülkemiz, yerli şarap üreticisi için cehennem oldu. Şarapçı yüzde 120 'özel tüketim vergisi' ödüyor. Rakıda bu oran yüzde 26.
Bu acımasız vergi, yeni doğmuş ve henüz emeklemeye başlamış Türk şarapçılığını öldürecek, çünkü bir şişe Chianti bir şişe Köpeköldüren'den neredeyse daha ucuza gelecek! Rekabet etmek mümkün olamayacak.
Birada da ÖTV denilen bela, yüzde 42 oranında arttı.
Açık konuşalım, Türk birası da pek öyle ahım şahım değildir. Marka söylersem gene dava açarlar, lumpenlerimizin pek sevdikleri o ünlü ve en ucuz içki, at sidiği gibi tatsız ve hatta acıdır. Eşeğe versen içmez, fakat musluk suyuyla karıştırılınca, motor yağında kızarmış midyenin yanında iyi gidiyor demek ki... Maçlarda olay çıkarıp adam bıçaklayanlar bu içkiyi tercih ediyorlar.
İşte bu nedenle yabancılar geldiler ve ortaya Carlsberg gibi, Tuborg gibi, Miller gibi, Beck's gibi, kimisi iyi kimisi orta halli fakat 'içilebilir' biralar çıktı... Heineken ya da Kronenburg 1664 gibi daha iyilerini, paranız varsa 'seçkin lokallerde' bulabilirsiniz.
Ancak artık yabancılar da kaçmayı düşünüyorlar, çünkü vergiler vahşi...
Siyasi iktidar, şarap ve bira sektörünü niçin öldürmek istiyor? Dini nedenlerle mi?
Peki öyleyse rakının, votkanın, cinin ayrıcalığı mı var? Şarap haram da rakı helal mi?
'Halk rakı içiyor, onun rakısıyla oynamayalım, pis burjuvalar da şarap yerine bok içsinler' mantığı mı yürürlükte?
Tabii, memleket meseleleri dururken bunu yazdım diye kimileriniz kızacaktır.
Ancak şarap ve bira sektörünün can çekişmesi de, siz isterseniz sabah akşam için, ister ağzınıza hiç koymayın, önemli bir memleket meselesidir ve Türk şarabının ölmesiyle, diyelim Şırnak vilayetinin elden gitmesi arasında fazla bir fark göremiyorum.
Azıcık iktisat öğrensek daha bir milliyetçi olacağız.
YAZI:Engin ARDIÇ
AKŞAM