Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit'in son açıklamalarına Engin Ardıç'tan sert eleştiriler geldi.
Abone olAkşam yazarı Engin Ardıç Ecevit taraftarlarını kızdırdı. Rahşah Ecevit'in Güneydoğu toprakları ile ilgili açıklamalarına Ardıç sözleriyle tepki gösterdi.
Yazı: Engin Ardıç
Kaynak: www.akmasm.com.tr
-Kocası ölümle pençeleşen yaşlı bir kadına saygısızlık etmek için yazmadım, 'siyasi anlamda' söyledim. DSP militanları hemen küfür etmesinler.
Ayrıca, kendi kafalarına göre 'devlet büyükleri eleştirilemez' diye bir faşist tavrı geliştirmişler ama, 'devlet büyüklerinin eşleri de eleştirilemez' diye bir saçmalığı herhalde onlar bile ileri süremezler.
Haaa, Rahşan Hanım'a 'Hazret-i Ayşe anamız' gibi bakıyorlarsa, o başka tabii... O zaman onları yerden yere vurmak benim için büyük bir zevk olacaktır.
Sözkonusu partinin akıl hocası, gizli yöneticisi, belki de 'onursal kraliçesi' Sayın Rahşan Ecevit, kocasının sağlığında sergilediği siyasi saçmalıklar yetmiyormuş gibi, hastalığında da saçmalıyor. Elbette politika alanında. Yeter, şu küfürleri şu anda kesiniz.
Rahşan Hanım ve benzerleri, sosyalist olduklarını ileri sürerler, aslında nasyonal sosyalisttirler.
'Müktesebatlarının' içi zamanla boşalmış, sol gitmiş, milliyetçilik kalmıştır.
Tamam, buna bir diyeceğimiz olamaz, yalan söylememek şartıyla.
Rahşan Ecevit, sol adını verdiği oluşumları birleştirmek istiyor, kocasının vasiyetiymiş (adamı daha ölmeden gömdüler), ortak aday olarak da Yılmaz Büyükerşen çıkacakmış.
Hiçbir umarları olmayan küçük partiler buna hemen yattılar, Deniz Baykal gülüp geçecek, ve bu tuhaflık da sararmış gazete sayfalarında unutulup gidecek, bunu görmek için köşe yazarı olmaya falan gerek yok, bu 'tahlili' lise öğrencileri bile yaparlar.
'Peki o zaman sen niçin ilgileniyorsun?' diyeceksiniz, ne yapalım, Babıali zibidileri haber diye bu zırvaları veriyorlar, adam gibi haber versinler de biz de onun üzerine konuşalım. Mutfakta ne pişerse ben onun üzerine salça dökerim, yemeği kendim haşlayamam.
Rahşan Hanım, kocasının son başbakanlığı döneminde 'af çıkarmak' gibi büyük hatalarını saymıyorum, gene vahim bir adım attı.
Celal Bayar'ın 'bu kış komünizm gelebilir' saçmalığının düzeyine kadar indi ve GAP bölgesindeki toprakların Yahudiler'in eline geçmekte olduğunu ileri sürdü.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, askerliğini yapmış ve vergi ödeyen herhangi bir Yahudi'nin, Türkiye'nin herhangi bir bölgesinde istediği kadar arazi satın almasının ne gibi bir sakıncası olduğu, buna ne gibi bir hukuk ve ahlak engeli çıkarmanın mümkün olabileceği, nasyonal sosyalist olmayan herkes tarafından sorulabilir... Berikiler sormuyorlar, sormalarını da beklemiyoruz.
Ancak, toprakları alanların İsrail uyruklular olduklarını ileri sürdüğün zaman, yalnızca
ayıp etmiş olmakla kalmazsın, bir de madara olma tehlikesi başgösterir.
Çünkü İsrail yetkilileri, GAP bölgesinden toprak alanların İsrailliler değil, tam tersine Araplar olduğunu belgeleriyle kanıtladılar!
Kaldı ki, İsrail'in GAP bölgemizi, velev ki karış karış toprak satın alma yoluyla da olsa hangi çıkmaz ayın son çarşambasında 'ele geçirebileceği', geçirip de ne yapacağı, aradaki kuş uçuşu bin kilometrelik boşluğu nasıl kapatacağı, bunun için Suriye'nin bütünüyle haritadan silinmesi gerekeceği gibi tartışma konularını, uzman geçinen basın dallamaları ortaya atmadılar, atamadılar... Tut ki 'o bölgede İsrail güdümünde bir Kürdistan' kurdurmak isteseler bile buna hangi karganın neresiyle güleceği de hiç akıllara gelemedi.
Tam tersine, asıl Hatay'ı Suriye'nin toprak alma yoluyla ele geçirmeye kalkıştığı ileri sürüldü ama bu da çok çabuk fos çıktı.
Neyse, bu tarafı işin gırgırı şamatası, siyasi magazini.
Çok hüzünlü olan, Rahşan Ecevit'in siyaset sahnesinde kendi kendini bu kadar yerlere düşürmüş, en çiğ Yahudi düşmanlığından, en hırt nasyonal sosyalist palavralardan medet umacak kadar umarsız kalmış olmasıdır. Yazık. Çok yazık. Bunlar bir zamanlar iyi kötü Türkiye'nin 'umudu' olmuş kişilerdi. Bırakmayı, köşelerine çekilmeyi, anılarını yazmayı,
ahır ömürlerinde huzurlu bir emeklilik dönemine geçmeyi bilemediler.
Neyse ki nasyonal sosyalistleri fazla ciddiye alan çıkmıyor da iş tadında kalıyor, şaka kakaya dönüşmüyor; 'çılgıncılar' kitap yazıp para kazanıyorlar ama sandıkta yoklar.
Mahkemeye vermek isterseniz veriniz, ben onlar gibi değil, mutlu ve huzurlu bir emekliyim; zamanım bol, hiç beis yok, adliyeye gider gider gelirim, bize de bir nevi oyalanma olur icabında, kahveye gitmekten iyidir!