ABD'den Wish-TV, Papa II. Jean Paul'ün ölümüyle ilgili fantastik bir haber yaptı. Engin Ardıç, bu haberi eleştirdi. Tabi Ardıç, hem eleştirdi hem de güldürdü.
Abone ol Engin Ardıç, başlıklı yazısında Papa II. Jean Paul'ün uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden Wish - TV'yi eleştirdi.Yazı : Engin Ardıç
Kaynak :
Amerika'da Wish-TV derler bir kanal varmış, ben bilmiyorum. Ünlü CBS'in (onu biliyorum) kardeş kuruluşu olduğu söyleniyor.
Bu kanalda yayınlanan bir habere göre, Papa Johannes Paulus II ölmemiş, uzaylılar tarafından kaçırılmış!
Peki günlerce ve saatlerce tabutta gördüğümüz ceset kimindi? Balmumundan heykel olsa gerek.
Hangi galaksinin hangi güneşinin hangi gezegeninden geldiklerini bilemediğimiz uzaylılar bunlar. Dünyada genel ve hıyarca bir eğilim var, hepsine kabaca 'uzaylı' denilip geçiliyor; açıkça belirtsene be adam, bunların içinde yeşil renklisi var, mavisi var, üç penislisi var... Duyargalısı var, kuyruklusu var, dostu var, düşmanı var... Damarlarında kan yerine sülfürik asit dolaşan canavarı var, bizim gezegene gelince nezle mikrobu kapıp sürünen zavallısı var... Prenses Ceku gibi fıstığı var, Komutan Logar gibi iti kopuğu var...
Bu uzaylıların katolik mezhebiyle olumlu ya da olumsuz bir ilişkilerini tasavvur edemediğimizden, örneğin niçin Avanos'ta halıcılık yapan Arif Işık'ı değil de Papa'yı kaçırdıklarını anlayamadık. Niçin Hrisostomos'u ya da Metin Kaplan'ı tercih etmezler, onu da bilemedik.
Amerikan televizyonu diyor ki, Papa'nın ölümüne az bir süre kala katedralin üzerinde bir şimşek çakmış, ne olduğu anlaşılamayan bir nesne Vatikan üzerinde uçmaya başlamış. İçinden ışıldıyormuş. 'Hızlı ve çapraz bir şekilde' hareket ediyormuş. Meteoroloji, bunun bir kuş olduğunu belirtmiş.
Haberin devamı yok. Buradan asıl konuya usturuplu bir geçiş yapmaya gerek de yok. Kafadan yazalım:
Amerikan insanı çocuk ruhludur. Bunda elbette çok genç bir millet oluşturmalarının payı vardır. Köklü bir tarihleri yoktur, hepi topu iki yüz elli yıllık çiftlik evlerini Topkapı Sarayı gibi korur ve saklarlar.
Bu saf çocuğun eline büyük bir güç geçmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyaya hükmetmesi, bizim Ersan Özer'in oğlunun Türkiye'ye başbakan olması gibi bir şey!
Temelde saf olduğu için de dünyada neden sevilmediğini bir türlü anlayamaz Amerikalı, bunu 'nankörlük' olarak algılar.
Maç için stad kapısında geceden kamp kuranlar her ülkede çok görülmüştür, fakat hiçbir ülkede hiçbir aklı başında erişkin, 'Yıldız Savaşları' dizisinin son bölümünü herkesten önce seyredebilmek için battaniyeye sarınıp sinema kapısında yatmaz. Amerikalı yatar.
Bu uzay saçmalıklarını çok çok ciddiye alıyorlar.
Bırakın Papa'yı, şu anda Amerika'da Elvis Presley'in de ölmediğine, uzaylılar tarafından kaçırıldığına inanan kimbilir kaç milyon budala var. Histerik kadınları da 'uzaylılar bana tecavüz etti' diye yırtınıyorlar.
Amerika, bu çocuksu bönlüğünü, bu sığ ve kelek evrenini, bu 'kitsch' imgelemini, bu yeniyetme uygarlığını bütün dünyaya çamur gibi sıvadı. İşin en hazin tarafı, Osmanlı İmparatorluğu'nun torunları da onu hemen benimsediler. Hiç yakışmadı.
Yazık... Hiç olmazsa bizim burada, beyzbol şapkasıyla kaykay oynayan, paçalı donu düşük ve kabak kafalı, hamburger şişkosu, abullabut yürüyen salak sulak oğlanlar olmamalıydı. Buna layık değildik.