O kimine göre önemli bir siyaset kuramcısı. Kimilerine göre ise hariçten ahkam kesen biri. Peki doğrusu ne?
Abone olO Radikal'den Nuray Mert'e göre önemli bir 'siyaset kuramcısı', Emre Aköz'e göre 'görev adamı', Akif Beki'ye göre ise hariçten ahkam kesen biri...
Peki kim bu Andrew Arato?
Önce Nuray Mert'ten başlayalım:
- Türkiye’de Anayasa değişikliğine ilişkin görüşleri ile gündeme gelen Andrew Arato, önemli bir siyaset kuramcısı. Düşüncelerine katılırsınız katılmazsınız, o başka şey. Ancak, Arato’nun Türkiye’de bazılarının hoşuna gitmeyen şeyler söylemiş olması, siyasal kuram açısından önemi kolayca reddedilecek biri muamalesi görmesine gerekçe olamaz.
O nedenle, tüm bu hatırlatmaları yapmak istedim. Dahası, ben şahsen Arato’yu çok önemsediğim için, daha önce de kendisinden söz etmiştim. Arato’yu, en son, 28 Aralık tarihinde, Radikal gazetesi ve Koç Üniversitesi’nin düzenlediği bir toplantıda izlemek fırsatı bulmuştum. O toplantıda da, çok çarpıcı şeyler söylemişti, ancak nedense, bu toplantı gazetemizde yer bulmadı ve benden başka kimse bu toplantıdan söz etmedi.
SÖZ SIRASI EMRE AKÖZ'DE
Arato'yu şimdi de Sabah yazarı Emre Aköz'den dinleyelim:
- Ne zaman Anayasa değişikliği gündeme gelse, Arato'yu Türkiye'ye davet edip Koç ve Boğaziçi üniversitelerinde konuşturuyorlar.
Milliyet ile Radikal gibi Doğan Grubu gazeteleri Arato'ya yer açıyor. Yazarları ise Arato'yu göklere çıkarıyor.
Arato da konuşacak diye Radikal, Ritz Carlton Oteli'nde salon kiralamıştı.
Son olarak Devrim Sevimay'ın mülakatı; Milliyet'in sürmanşetinden duyuruldu.
Arato'yu Türkiye'ye getirenler, belli ki bizim toplumdaki Batı hayranlığını kullanmaya çalışıyor.
Bunu nereden mi çıkarıyorum?
Çünkü: 1) Arato, hiç Türkçe bilmiyor.
2) Türkiye ile ilgili herhangi bir bilimsel kitabı, hatta kitabı geçtik, makalesi dahi yok.
3) Hukukçu da değil.
Peki, Arato, bu kadar bilgi eksikliğine rağmen, nasıl oluyor da Türkiye ve Anayasamız hakkında ahkâm kesiyor?
Sözlerinden şunu anlıyoruz: Bazı hukukçularımızın yazdığı kitapların kimi paragrafları kendisine "çevriliyor".
Arato, Türkçe bilmediği halde, İngilizceye çevrilmemiş bir kitaptaki "uygun" paragrafı nasıl buluyor?
Hadi buldu diyelim... Birkaç paragraftan hareketle, kitabın yazarını eleştirme hakkını kendinde nasıl buluyor?
Belli ki bulduğu filan yok:
Eline tutuşturuluyor!
BEKİ'DEN ARATO'YU ANLAMA KILAVUZU
- Tekrar Radikal Gazetesi'ne dönerek bu kez de Akif Beki'ye mikrofonu uzatalım:
Milliyet gazetesi, 2 gündür çok önemli bir görev yaptı. Anayasa uzmanı Prof. Andrew Arato, ‘Bu paket soğan gibi, o cücük de 4 madde’ diyor. ‘Ben ‘Hayır’ oyu verirdim, Anayasa Mahkemesi kesin iptal eder’ diyor. Bunu söyleyen Ergenekon hukukçusu değil, laikçi bilmem kim değil. Bunu söyleyen, Macar kökenli ABD vatandaşı, saygın anayasa hukukçularından biri.”
Sanırım anladınız...
Demek ki, bay Arato’nun kıymete binmesi boşuna değil.
‘Bir görev adamı’ imiş kendisi...
Görevi ne?
Baykal ve Milliyet gibi reform karşıtlarına dışarıdan itibar sağlamak, şiracıya şahitlik yapmak, Anayasa Mahkemesi’ne içtihad üretmek vs...
Adamın rütbesi yetmeyince de, haliyle, şahsa özel unvanlar bulmak zorunda kalmışlar.
***
Devrim Sevimay, mülakatın ikinci bölümünde, bay Arato’ya şunları söyletmişti:
“Umarım, Anayasa Mahkemesi böylesine sözde demokratik bir sürecin önünü tıkar.”
“Mahkeme, paketin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürebilir.”
“Gerisini tartışmasına bile gerek yok.”
“Referandumda, yüzde 75 dahi uzlaşma sayılmaz.”
“Bakın referandumlar, otoriter rejimlerin keşfidirler ve bugün Avrupa’da kullanılır olmaları bu gerçeği değiştirmez.”
Baykal’ın övgüsünü alan mülakat işte bu!
***
Lakin, bir tuhaflık var hâlâ ortada.
‘Referandum, faşizmin aracıdır’ dedirtmek için, adamcağızın kafasına uzman şapkası uydurmaları şart değildi, niye onca zahmete girdiler ki?
Bizde de, bunu söyleyen mebzul miktarda ‘uzman’ vardı zaten...
Yok, eğer mesele, adının ‘Andrew’ olması ise, birkaç şey söylemek isterim bu hususta.
* Bu ahkamı kesmek için, anayasanın herhangi bir parçasının uzmanı olmak gerekmiyor, bu bir!
* Baykal’ı tek bir kere dinlemiş olmak, bu repliği ezberlemeye yeter de artar bile, bu iki!
* Andrew Arato hukuk mukuk okumamış, nerede kaldı anayasa hukukçuluğu, nerede kaldı mahkemeye akıl öğretmek, bu üç!
* Referandumda ‘Hayır’ oyu vermek, diplomaya da, ünvana da tabi değil; kişinin vatandaş olması kafi, bu dört!
E, ben daha ne diyeyim size?