BIST 9.489
DOLAR 34,55
EURO 36,07
ALTIN 2.990,07
HABER /  GÜNCEL

Araştırma görevlileri isyan etti

İnternette oluşturdukları grupla seslerini duyurmaya çalışan yaklaşık bin araştırma görevlisi, 35. maddeye isyan etti.

Abone ol

Araştırma görevlileri zorunlu hizmet uygulamasına, akademik hayatlarını darbeleyen uygulamalara karşı çıktıklarını belirterek, devletten acilen çözüm istediler.

Üniversitelerde 35. Madde kapsamında lisansüstü eğitim yaptığı için hukuksuz bir mecburi hizmet kıskacında tutulduklarını iddia eden araştırma görevlileri seslerini duyurmak için internette ortak bir grup oluşturdular.

Madde35@yahoogroups.com'da bir araya gelen yaklaşık 1000 araştırma görevlisi hükümetten, YÖK'ten acilen çözüm bekliyor.

Mecburi hizmet uygulamasının getirdiği olumsuzlara karşı çıkan araştırma görevlileri, aile, sağlık, kadro, yükselememe, mobbing gibi pek çok sebeple başka bir üniversite ve devlet kurumuna geçememelerinin önünün açılmasını istiyor.

Türkiye'de yaklaşık 4-5 bin araştırma görevlisi var ve bu sayı aileleriyle birlikte 30 binleri buluyor.

ORTAK BİLDİRİ YAYIMLADILAR

Oluşturdukları grupla feryadlarını dile getiren araştırma görevlileri, ortak bir metin yayımlayarak sorunlarına acilen çözüm istedi.

Hazırlanan ortak metinde ise kendi üniversitelerinde eğitim imkanı bulamadıklarını ve başka üniversitelerdeki lisansüstü eğitime doğrudan başvuramayışlarından yakındılar.

Metinde buradaki en büyük engelin ise 35. madde, Üniversitelerarası İşbirliği Programı (ÜNİP) ve Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) olarak gösterildi.

Metinde kişisel çabalarla bu engel aşılsa bile mülakat sistemi sayesinde başvurularının engellendiği kaydedildi.

KEFALET VE TAAHHÜT SENEDİ

Kadro sorunları yüzünden lisansüstü eğitime başlayamayan araştırma görevlileri, hem işten atılma tehdidi altında kalmakta hem de asıl görevleri dışında, memur ve hizmetlilerin görev alanına giren angarya işlerle çalıştırılmak zorunda kaldıklarını belirtirken, hazırlanan metinde 35 madde ile görevlendirilmeyi kabul eden araştırma görevlileri, tek taraflı olarak hazırlanan ağır, haksız ve ölçüsüz kefalet ve taahhüt senedi imzalamak zorunda bırakıldıklarını en büyük sorun olarak gördüklerini belirtilyorlar.

"Bu senetleri imzalamayan araştırma ğörevlileri lisansüstü eğitime gönderilmemekte ve iş hayatlarını asıl görev amaçlarının dışında angarya işlerle vakitleri geçirtilerek, akademik eğitimleri ve yükselmeleri engellenmektedir" denilen metinde "lisansüstü eğitime gönderilenler başarısız olurlarsa ki bu da eğitimin doğasında vardır, derhal işten atılarak yüklü senet ve tazminat borçları altına sokularak hayatları karartılmaktadır" ifadesi kullanıldı.

Araştırma görevlileri, "okutmanlar", "öğretim görevlileri" ve "uzmanlar"ın ise bu tür uygulamalara muhatap olmadıklarını, bu kadrolarda çalışanlar ile aralarına ayrımcılık konduğunu iler sürdüler.

KADRO KONUSUNDA SIKINTI

Metinde en büyük sorunlardan birisi de "kadro konusu" olduğu tespiti yapıldı.

Metinde bu şikayet şöyle yansıdı:

" Her türlü maddi ve manevi zorluğa rağmen üniversitesinden, evinden ve ailesinden kopup yeni bir üniversiteye 35. madde kapsamında gidip orada yeni bir çevreye, farklı bir ortama adapte olma, kendini kabul ettirme veya kabul görme gibi çeşit türlü meşakkatle lisansüstü eğitimini tamamlayıp asıl üniversitelerine dönen araştırma görevlilerine üniversite yönetimleri hak ettikleri üst kadroyu öncelikle vermeleri gerekirken, maalesef üniversitlerimiz bu konuda da sınıfta kalmıştır.

35. madde kapsamında olan Doktor ünvanlı araştırma görevlileri çeşit türlü bahanelerle yıllarca bekletilmekte ve onların öğrencisi durumundakiler ise hızlıca üst kadroya atanmaktadırlar. Oysa kendi üniversitelerinde lisansüstü eğitim olanağı bulan yaşıtlarına göre onca maddi-manevi sıkıntıya göğüs gerip 35. madde kapsamında lisansüstü eğitimin tamamlayanlara öncelik verilerek üst kadroya atanmaları gerekmektedir."

EVLİ OLANLAR DAHA DERTLİ

Evli olan araştırma görevlileri de, aynı üniversitede çalışamamaktan yakındılar. İnternette yayımladıkları ortak metinde bu konudaki isyan konusunda şunlar kaydedildi:

"En azından şu anda bile iki ayrı üniversitede mecburi hizmet kıskacında tutularak evli ve resmi nikahlı karı-koca araştırma görevlilerinin bir ilde, bir üniversitede bir araya gelmelerini muvafakat vermeyerek engelleyen ve aile kurumuna da ciddi zarar veren üniversitelerin var olması insanın vicdanını sızlatmaktadır.

Hâlbuki madem üniversitelerce ve YÖK'ce mecburi hizmet vardır ve kişinin özgürce çalışmak istediği ve daha verimli olacağını düşündüğü yere muvafakatinin verilmesi idare hukukuna, Türkiyenin de altında imzası olan ILO sözleşmelerinnin 29 ve 105 numaralı maddelerine ve iş gören haklarına uygundur, kamu yararı bu yöndedir; basit bir muvafakat onayı ve mecburi hizmet nakli yapılsa bütün bu karmaşa çözülecek ve bu hukuksuzluk ortadan kalkacaktır. Böylece akademisyenlerin, rektörlüklerin ve mahkemelerin zamanları boş yere harcanmamış olacak ve ülke zarara uğratılmaktan kurtulacaktır."

Üniversiterden istifa eden Doktor araştırma görevliler hakkında fahiş miktarlarda yüklü tazminatların açıldığı belirtilen metinde, hukuksuzluğa bir an önce son verilmesi istendi.

BUNALIMA GİRDİLER

Metinde şu tespitlerde bulunuldu. "Yukarıda maddeler halinde anlatılan uygulamaların her biri ayrı bir hukuksuzluk örneğidir. Hem anayasamızın angarya yasağı başta olmak üzere temel hükümlerine; hem kişi haklarına; hem de ilgili yasaların ilgili hükümlerine (657 DMK Ek35.madde); açıkça aykırılık teşkil etmektedirler. Aşağıda da verilen onlarca yerel mahkeme kararına ve üst mahkeme içtihatlarına ayrıca Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının YÖK'e konuyla ilgili gönderdiği görüş yazısına rağmen; üniversiteler mecburi hizmet, taahhüt-kefalet senedi imzalattırma ve anlaşmazlık durumunda haksız, fahiş ve yüklü tazminat uygulamasıyla kıskaca aldıkları Doktor Araştırma Görevlilerini süründürmekte, yıldırmakta, enerjilerini tüketmekte ve onları ailevi, sosyal ve ekonomik bunalımlara sokmaktadırlar."

TALEPLER

Araştırma görevlileri, hazırladıkları ortak metinde çözüm önerilerini de sıraladı.

Metinde, "sonuç olarak talebimiz devletimizden, hükümetimizden, Yüksek Öğretim Kurulu'ndan, üniversite yönetimlerinden hem kamu düzeni hem de kamu yararı gereği bu konuya eğilmelerini, bu haksız ve zaten hukuken butlan olan zorunlu hizmet uygulamasını acilen kaldırmalarını, hukuk tanımaz keyfi tutumla ve kulaktan dolma bilgilerle araştırma görevlilerinin akademik hayatlarını darbeleyen uygulamalarla ülke kaynaklarını boşa harcayanları ciddi şekilde uyarmalarını beklemekteyiz. En azından çıkacak bir torba yasa içinde bu hukuksuz mecburi hizmetten kaynaklanan tazminat yükümlülüklerinin yeniden affedilmesi için birer vatandaş olarak TBMM'den çalışma beklemekteyiz" denildi.