BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Arascan Dönmez isyan etti

Bağımsız Performans Sanatçısı ve Yaşam Koçu Arascan Dönmez, yaşının çok üstünde işler yaparak bir numara oldu.

Abone ol

Bağımsız Performans Sanatçısı ve Yaşam Koçu Arascan Dönmez, henüz üniversite son sınıf öğrencisi olmasına karşın yaşının çok üstünde işler yaparak bir numara oldu. Yaşıtlarının hep bir iki adım önünde olmasını  ise “düşünüyorum öyleyse varım, düşünmediğim anda zaten yokum” diyerek açıkladı. 50.haftayı geride bırakan “Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım” adlı performansının KargArt’taki gösteriminden sonra kendisini biraz yorgun da olsa bulduk ve performansı sorduk.

başliksiz-1.20130405153459.jpgKÖPEK ADAM OLMA MESELESİ

Kafka’nın ilk kez 1915 yılında yayımlanan “Dönüşüm” adlı romanını, Ulric Seidi’nin 1996 yapımı “Animal Love” adlı filmini ve 1961 Moskova Kiev doğumlu Rus Performanscı Oleg Kulik’in “Dog Man” adlı video performansını hazırlık sürecinde işe dahil eden Dönmez, bir yıl altı ay çalıştıktan sonra performansını tamamlamış.

İlk işi “Ağustosta Karla Dans”ın hemen akabinde yeni bir performansla takipcilerinin karşısına çıkmayı ise “Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım”ın bir üçleme olarak düşündüğü işinin ikinci haklası olmasına bağlıyor. Şu anda da son performansı “Seks-Siz”in çalışmalarını Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile yürütüyor.

POPÜLER OLMAKLA SUÇLANIYORUM OYSA DERDİM BU DEĞİL

İkinci işiniz “Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım” daha ilk işin (Ağustosta Karla Dans) etkisi bitmeden geldi ve zaten bir öncekini de ezdi, geçti diyenler var. Buradan başlayalım, ne diyeceksiniz? 

Fark nerede bilmiyorum. Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım, ilkine göre daha sert ve anlaması zaman alan bir performans olduğu için mi yoksa malum sahneler üzerinden okuma yapılarak çarptırıldığından mı böyle görülüyor ve gösterilyor? Tek tek herkese katılıyorum ama genel düşünceye de karşı çıkıyorum.

Bu kadar yakışıklı ve güzel bir erkek performanscı olamaz diyenler de var?

Pier Paolo Pasolini çok yakışıklı ve güzel bir erkekti ve iyi bir yönetmen, şair ve senaristti. Burada ölçü ne? Yüzümü ve vücudumu mu bozayım? Çirkinleşeyim ve öyle mi kabul göreyim? Performanscı ancak şu şekilde performanscı olur diye bir kuralı var, işin? Ben bilmiyorum o kuralı.

Popüler olmakla da suçlanıyorsunuz? Performans Sanatı ne kadar bilinirse o kadar kötü diye düşünülüyor?

Bir yandan da “klasik tiyatro” anlayışına karşı geldiği için el üstünde tutuluyor. Sanatseverler ve performansbilirlerce de “yeni görme biçimleri” sunduğunuz için  onaylanıyorsunuz. İlk kez performanslar bu kadar performanscısıyla müsemma oldu, burada bir önyargı var zannediyorum. Popüler olmak gibi bir derdim yok ama bilinirlik noktasında kaygılarım var.

Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım izlerken neden bu kadar yoruyor?

Yetişkinlerden böyle köşeye sıkıştıran sorular geleceğini düşünmezdim ama bazen çocuklar kadar olamıyorlar. Kısa adıyla son performansım “Domatesli Pilav” izleyeneni yoruyor çünkü kavramsal sanat üzerinden aktarıyor tüm duygu ve hisleri. Sizin de performans süresince sürekli düşünmeniz ve anlamlandırmanız gerek sahnede olup biteni. Bir tiyatro oyunu seyreder gibi seyrettiğiniz zaman seyirci olarak kaybınız olur, verdiğiniz bilet parasına ve harcadığınız zamana da yazık.

Ne gibi bir hazırlığınız oldu performansa hazırlanırken?

Öncelikle bu bir süreç işi, bunun altını  çizmek gerekir. Bütün bir gün sokakta bir kaldırıma oturmuş kendinizi o sokaktan geçen onlarca arabayı izlerken de bulursunuz, bir çocuk parkında sabahtan akşama kadar parka gelip giden yüzleri selamlarken de. Gecenin bir vakti yataktan kalkıp dolaptaki süt şişesini almış ve o sütü deli gibi koklarken de. Saçma sapan bir sürü şey yaşarsınız hazırlık süreci adını verdiğimiz bu evrede. Sonra kaynaklarınız olacak mı, olmayacak mı buna karar verirsiniz. Bu da epeyi zaman alır çünkü kafanızda şekillenen şeye herşey kaynak olabilir ama bir o kadar işinizi ezebilir ve sizi çökertebilir de. Hangileri olmalı, nasıl olmalı, olursa ne getirir, ne götürür, tüm bunları sormaya başlarsınız hızlı hızlı. Finalde de olayı nasıl performe edeceğiniz sorusuna yanıt ararsınız. Sözler, hareketler, işaretler, göstergeler,imgeler, müzikler, videolar ve derken bir bakmışsınız mediumlarınız tama ve iş bitmiş.

Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım’da kaynaklarınız nelerdi peki?

Kafka’nın, “Dönüşüm” adlı romanı, Ulric Seidi’nin, “Animal Love” adlı filmi ve Rus asıllı Performans Sanatçısı Oleg Kulik’in “Dog Man” adlı video performansı ile “Geleceğin Ailesi” adını verdiği fotoğraf kareleri. Daha bir çok şey de ekledim sonradan ama en önemlileri bu saydıklarım. Gaye Hekimoğlu ve Cenk Alyanak ile sabahlara kadar süren tartışmalar.  Hekimoğlu performansın video tasarımını, Alyanak da kostümlerimi tasarlayan kişi oldu. Aynı zamanda da sanat direktörü.

Video Art için bir Videocu ile çalışmak güzel ama başka bir sanat direktörüne ihtiyaç duymak?

Sizin içerdeyken göremediklerinizi dışarıdan görmesi için önemli. Ayrıca başka bir ses her zaman iyidir. Yeterki o sesin hangi ses olması gerektiğini bilin ve binlerce ses içinden seçmeniz gerekeni seçebilin. Cenk Alyanak bu konuda çok iyi. Kostüm için çalışacaktık ama yaratıcı fikirleri ile performansı  zenginleştirdi.

50 haftayı geride bıraktınız? Daha ne kadar devam edecek?

Burada bitiriyoruz. Daha devam etsin isterdik ama Mersin Üniversitesi Uğur Oral Salonu'nda gerçekleşen son gösterimi final kabul ettik. Türkiye için "Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım" görevini tamamlamıştır. Hem ilk işi "Ağustosta Karla Dans" hem de "domatesli pilav"a yurtdışı için yeni düzenlemeler getirilmeli, akademi dışında Türkiye'de gösterim kati surette olmamalıdır. "Seks-Siz"in çalışmaları hızlansın diye de "domatesli pilav"ı erken bitirdik diyebiliriz ama zifiri karanlıkta Galata Karanlık İşler'deki versiyonlarını da sayarak "Ağustosta Karla Dans" seksen hafta sürmüştü ve daha yirminci haftasında "domatesli pilav"ın hazırlıklarına başlanacağı belliydi. Sanırım ben de "domatesli pilav"ı daha fazla uzatmak istemedim.

Seyirci ile derdiniz mi var?

Türk seyircisinin görme biçimi ile derdim var. John Berger’in “Görme Biçimleri”adlı kitap hediyem olsun onlara. Beni sonrasında daha iyi anlayacaklar.

Kıskanıldığınızı düşünüyor musunuz?

Evet üstelik de yok yere. Yıldırma çalışmaları ve dahası. Önemsiz bir noktada. Ben üretiyorum bana gereksiz müdahalelerde bulunan ya da sürekli gönderme yapanlarsa oturanlar. Çok okuyan-düşünen ama hep ilk basamağa çıkanlar, ikinciye ayak oynatamayanlar. Saydıkları kadar da saydırıyorlar. Olsun, onların da gönlü hoş olsun.