BIST 9.858
DOLAR 35,26
EURO 36,70
ALTIN 2.967,70

Anter Anter soruyor: 'Babamı kim öldürttü!'

İsyan etse de, yıllarca devletin üst düzey yetkilililerinin yanında boy gösteren Hamit Yıldırım'ın sonunda yakayı ele vermiş olmasına da sevinmiyor değil Anter Anter... "20 yıl, dile kolay 20 yıl" diyor Anter, Hamit Yıldırım'ın bunca yıl elini kolunu sall

Musa Anter'in katil zanlısı Hamit Yıldırım'ın kılıktan kılığa girerek, üstelik yeşil kartlı olarak aramızda yıllarca dolaşmasına isyan ediyor Anter Anter.. Kardeşi Dicle Anter'in yıllarca "bu adamı" yazdığını hatırlatıyor, yaptıkları ihbarları ama kimsenin kendilerini dinlemediğini söylüyor ve adeta isyan ediyor:

- Bu olay yeni değil, 10 senedir kardeşim Dicle Anter bu olayı yazıyor. Biz bu tetikçinin yerini söyledik, köyünü söyledik, yerini biliyoruz. Valinin yanında çıkıyor, krallar gibi yaşıyor. Biz defalarca ihbarda bulunduk ama işe yaramadı.

İsyan etse de, yıllarca devletin üst düzey yetkilililerinin yanında boy gösteren Hamit Yıldırım'ın sonunda yakayı ele vermiş olmasına da sevinmiyor değil Anter Anter... "20 yıl, dile kolay 20 yıl" diyor Anter, Hamit Yıldırım'ın bunca yıl elini kolunu sallayarak aramızda dolaştığını vurguluyor:

- Şaşırdım.. 20 seneye üç ay kala gerçekten yakalanmış olması beni çok şaşırttı. Ben şimdi merak ediyorum, nasıl olacak? Olaylar biliniyor, nerede oldukları, hangi tepede oldukları babamı nasıl öldürdükleri sır değil. Abdulkadir Aygan da anlattı. Ben asıl bu konuda iktidarın ne söyleyeceğini merak ediyorum. Geçmişteki kirli işleri tek tek temizleyen AK Parti iktidarı bu katili nasıl göremedi?

Kardeşim yazdı, söyledi ihbarda bulundu defalarca. Hükümet tarafından korucu maaşı alıyor. Nasıl isim değiştirmeden, şekil değiştirmeden nasıl yaşayabiliyor bu adam? Bir kuvveti olmasa, arkasında bir güç olmasa saklanması mümkün mü? Bunlar mahkemede konuşulacak ve bunlar sorulacak? Gerçekler ortaya çıkacak mı bilmiyorum. Gerçeklerin ortaya çıkması için üst yöneticilerin yargılanması lazım. 

Araya girip soruyorum, "üst yöneticiler"den kimi kastettiğini merak ediyorum.

Anter Anter o kadar emin konuşuyor ki... "Babamın ölüm kararını veren baştakilerdir" diyor ve ekliyor:

- Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, İsmet Sezgin bu olayı bilmiyor muydu? Musa Anter'in yazıları çok sertti, babamın ölüm kararını veren baştakilerdir. Ötekiler zavallı, emir kulu, maaşlı adam öldürerek yaşamını sürdüren kişilerdir.

Anter Anter Hamit Yıldırım'la ilgili suçlayıcı açıklamalarını sürdürürken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da şu çağrıda bulunuyor:

- Bu adama nasıl yeşil kart verildi, kim korudu, lütfen bu işi çözün!

Anter Anter bu çağrıyı yaptığı sırada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la Leyla Zana'nın görüşmesine dakikalar kalmıştı. 

Anter Anter yıllarca ülkesinden, vatan toprağından uzakta kalmış, hasret çekmiş ve 40 yıl sonra Başbakan Erdoğan'ın da desteğiyle "sorunsuz" bir şekilde Türkiye'ye gelerek "sürgün" hayatına son veren biri.. Bu görüşmeyi çok önemsediğini söylerken gözlerindeki umudu görebiliyordum.

Dedi ki:

"Zana haklı... Bu işi bir tek Erdoğan çözer.. "

"Bu iş" dediği "terör"den başka bir şey değil.. 

Anter Anter, Türkiye'ye geldiği ilk günlerde Zana'yla aynı dili konuşmuştu, o da Türkiye'yi terör belasından ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kurtarabileceğini söylemişti. "Hala aynı düşüncede misiniz?" dediğimde, "O umudumu hiç yitirmedim" dedi.

Zana, umudunu Erdoğan'a bağlayınca tepki almıştı en yakınındakilerden. Demirtaş, "Leyla'yı Leyla yapan Mecnun'dur" çıkışıyla, 10 yılını Kürtçe yemin etti diye hapiste geçiren Zana'ya gözdağı vermişti.

Acaba Anter Anter'e de tepki gösterilmiş miydi?

- Hayır. 

- Zana'ya tepki gösterildi, nasıl değerlendiriyorsunuz peki?

- Aklın yolu bir. Tepki gösterilmesinin nedeni yok. Ben kendisine katılıyorum. Barış olması gerekiyor. Biz savaş istemiyoruz. Bizim savaşla ilişkimiz yok. Bütün ırklar bu vatanda birinci sınıf vatandaş olarak yaşamak istiyoruz. Bu bölünme kelimesinden de artık gına geldi. Artık yeter, bu iş Çengelköy hıyarı değil, üçe eşe bölelim. Bir tek çare var, ne top tüfek, ne uçaksavar ne başka bir şey. Diyalog şart. Eğer benim elimden gelen bir şey varsa, elimi kayanın altına sokmaya hazırım.

- Demirtaş kızdı.. PKK'dan da tepki geldi.

Selahattin Demirtaş'ın "Leyla ile Mecnun" misali, parti tarafından veya örgüt tarafından verilen bir emir değil, kendi görüşüdür. Çünkü BDP'yi yaşatan halktır. Leyla Zana'yı da el üstünde tutan bu halktır. Herkes Selahattin gibi düşünemez. Herkesin bir görüşü var. Kardeşçe, hırslanmadan, hakikaten barış istiyorsak oturup konuşulması lazım.

- İyi de bu Zana'nın açıklaması işe yaramadı, birkaç gün sonra PKK büyük bir saldırı gerçekleştirdi ve 13 asker şehit edildi. 31 PKK militanı o saldırı sırasında asker tarafından öldürüldü.

- Halk rahatsız. Operasyonlardan rahatsız. Çok kötü bir olay. PKK'nın bu saldırısını çok yanlış buluyorum. Kürdü var, Çerkezi var, Türkü var. Ben artık televizyonlarda yeni savaş haberi almak istemiyorum, bakmak istemiyorum. 

Başbakan Erdoğan'la Leyla Zana'nın görüşmesini de konuştuk elbet... Anter Anter'e göre, yapılan görüşme Türkiye için, Kürt sorunu için çok önemli:

- Başbakan'la görüşmesi kimileri tarafından olumlu kimileri tarafından olumsuz olarak yankılanabilir. Ama benim görüşüm, ilk geldiğim zaman bunları dile getirmiştim. Leyla Zana'nın kendi kitlesi tarafından tenkit edilmesi değil, hoşgörü ile yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Zana, diyalog istiyor. Başbakansız bu işin çözülmeyeceği herkes tarafından biliniyor. Zana bunu söylemek istiyor. Eğer Başbakan istemese dünyanın bütün ülkeleri gelse terörü çözemez.

- Görüşmeden ne çıkar?

- Sağda solda duyuyorum, inşallah Ramazan'a kadar bu işin çözümü olacak. Eğer böyle bir şey olacaksa çok sevineceğim. Benim de bütün arzum bu, ümitliyim ama hakikaten ümitliyim. Geldiğimde beni karşılayan hükümet yetkilileriyle de konuştuğumda ümidim daha da arttı.

Anter Anter'e son olarak, Aydınlık'ın haberini, yani Abdullah Öcalan'ın nerede olduğuna ilişkin haberleri soruyorum.

Gülüyor... "Vallahi ben bilmiyorum" diyor...

Ve ekliyor:

- İktidarın bu konudaki soru işaretlerini giderecek açıklamalar yapması gerekiyor. 

Anter'le sohbetimizin sonunda yemek arası veriyoruz. Yemekten sonra tavla partisi.. Etrafımızdaki herkesi kırıp geçtiğimi bildiği için, elleri titreyerek başladı tavlaya.. Sonra da beni yenmenin haklı gururunu yaşadı tabii ki...

Ah o son zar.. üç, bir yerine üç iki gelse, Anter Anter havalara uçmayacaktı.