Gezi Parkı eylemlerine günlerdir destek veren kentlerden biri olan Antakya. BBC Türkçe'den Çağıl Kasapoğlu geçen hafta Armutlu Mahallesi'ndeki gösterilerde hayatını kaybeden 22 yaşındaki Abdullah Cömert'in memleketi Antakya'daki direnişçilerle birlikteydi
Abone olGezi Parkı eylemlerine günlerdir destek veren kentlerden biri de Antakya.
Antakya’nın Sümerler mahallesindeki 'Sevgi Parkı' da destek için 'Direniş Parkı’na dönüştürülmüş. 'Direniş Parkı’nda aynı Gezi Parkı’nda olduğu gibi çadırlarla donatılmış ve 'dondurma' tezgâhlarından biri 'kütüphaneye' çevrilmiş.
Parkta, Halk evleri, Ezilen Sosyalist Partisi, Emek Partisi, Devrimci Liseliler Dev-Lis, Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği ile birçok farklı dernek ve kurulusun temsilcileri var.
Slogan ve mizah konusundaki yaratıcılıklarıyla 'Gezi Parkı’nı aratmıyorlar.
Parkın etrafına asılı afişlerde gözüme çarpan bazı sloganlar şöyle:
"Önce bir gaz bulutuydu, sonra hayat başladı"
"Burada ayran içmek yasaktır"
"3 çocuk yapıcam üstüne salıcam"
"Benim gaz acili olsun polis emmi"
"Dünyayı mizah kurtaracak ve bir diktatörle alay etmekle başlayacak herşey."
Mizah bir yana, Antakya'daki eylemcilerin ortak bir acısı var.
Abdullah Cömert anılıyor
Gecen hafta Pazartesi gecesi Armutlu Mahallesi'ndeki gösterilerde hayatını kaybeden 22 yaşındaki Abdullah Cömert...
Parkta Abdullah’ın anısına da bir pano hazırlamışlar...
Eylemcilerin Abdullah için yazdığı bazı notlar dikkatimi çekiyor:
"Sen ölümü küçülttün, biz de zaferi büyüteceğiz"
"9 yaşındayım. 2013 yılında bir direniş şahidiydim. Bir Abdullah vardı o da şehit düştü diyeceğim."
"Sen ölmedin aslında bize hayat verdin..."
Hatay Valiliği internet sitesinden yapılan açıklamada, Abdullah’ın 'kimliği henüz belirlenemeyen bir kişinin açtığı ateş sonucu ağır yaralandığı' daha sonra kaldırıldığı hastaneden hayatını kaybettiği belirtildi.
'Doğayı seven farklı bir çocuktu'
'Direniş Parkı’nda görüştüğüm Hatay Halk Evi Başkanı Eylem Mansuroğlu, bazı organizasyonlarına katılan Abdullah’ı şu sözlerle anlatıyor:
"Reyhanlı halkına destek mitinglerine de katılırdı. Çok farklı bir çocuktu, doğayı çok sever, organik tarıma ilgi duyardı. Sebze meyve eker, hatta organik beslenmeye teşvik ederdi. Bir de bıldırcın beslerdi. Doğayı sahiplenir, insanları çok severdi."
Halk evi Başkanı Eylem Mansuroğlu, Abdullah’ın Gezi Parkı’yla başlayan eylemlere yönelik farklı bir 'teorisi' olduğunu söyledi ve gülümseyerek andı Abdullah’ı:
"Bir hafta kimse AVM'ye gitmez ve bir hafta kimse bankalardan para çekmezse kapitalizmin çökeceğine inanırdı."
'Direniş Parkı’ndan kısa bir süreliğine ayrılıp Abdullah’ın hayatını kaybettiği sokağa gidiyoruz.
Abdullah’ın kanını yerden silmemişler. Fotoğrafını yerleştirdikleri bölgenin etrafını çiçekler saksılarla çevrelemişler.
Abdullah’ın yaşamını yitirdiği sokakta olaylara şahit olan bazı görgü tanıklarıyla konuştum.
Sokağın hemen köşesinde, balkonundan eylemcilere limon atarken yaşananları gören bir mahalleli, "Her şey bir anda oldu. 20 saniye sürmedi. Çocuk buraya doğru geliyordu, sessizlik vardı hiçbir uyarı da yoktu sonra bir anda gaz bombası isabet etti" diyor.
Olayla ilgili inceleme ve soruşturma devam ediyor.
Aksam halk sokaklarda
'Direniş Parkı’na geri döndüğümüzde kalabalık kortej için hazırlıklara başlamıştı bile. Farklı noktalardan yürüyüşe geçen kalabalık Uğur Mumcu Meydanı’nda toplandı.
Yüzlerle başlayıp sayıları binleri bulan eylemciler, "Tayyip istifa", "Faşizme karşı omuz omuza", "Her yer Taksim her yer direniş" ve "Direne Direne kazanacağız" sloganları attı.
Gün içinde kentin birkaç farklı noktasını dolaştım. Sokakta, "Acaba müdahale olacak mı" endişesi vardı. "TOMAlara su dolduruyorlarmış doğru mu", "Cep telefonuma mesaj geldi Antakya karışacakmış bugün" gibi iddiaları sık sık duydum gün boyunca.
Fakat korkulan olmadı...
Kortej oldukça düzenli organize edilmiş. Gönüllü eylemcilerden bazıları yolları açıyor, bazıları arabaların yönünü değiştiriyor, bazıları da kortej dağılmasın diye yönlendiriyordu.
Kalabalık yürüdükçe, Antakya sokaklarına çıkan kadınlar, çocuklar ellerindeki tencereleri tavaları çalıyorlar ıslıklarla destek veriyorlardı. Evlerinden çıkmayanlar da balkon ışıklarını açıp kapatarak sokaktakileri yalnız bırakmıyordu.
Antakyalılar, tepkilerini, sitemlerini sokaklarda dile getiriyor...
Gezi Parkı’na destek için başlattıkları eylemler, kendi ifadeleriyle 'yalnızca iktidara değil sisteme' karşı doğan öfkelerinden kaynaklanıyor.