Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın Sağlığı Uzmanları, doğum sonrası kadının cinsel hayatının azalmasının nedenlerini açıkladı.
Abone olDoğum sonrasında özellikle emziren kadınlarda cinsel istek azalması yaşanabilir. Emzirme sırasında yüksek miktarlarda salgılanan prolaktin adlı süt hormonu, aynı zamanda libidoyu (cinsel istek) azaltıcı bir etkiye sahiptir. Bu dönemde yüksek prolaktin etkisiyle yumurtalıklardan normalde salınan ve cinsellikte rol oynayan estrojen ve androjen hormonlar baskılanır. Emzirme dönemi bittikten sonra prolaktin hormonu düzeyi normal düzeylere iner, yumurtalıkların ve yumurtlamanın baskılanması ve cinsellikte önemli hormonların yumurtalıklardan salınması üzerindeki baskı kalkar. Libido normal düzeylere çıkar.
Süt emzirmenin yumurtlama üzerindeki baskısı nedeniyle belli bir oranda doğum kontrolü sağladığı doğrudur. Ancak bu kesinlikle güvenilir bir korunma yöntemi değildir. Birçok anne bir sonraki bebeklerine işte bu korunduklarını sandıkları dönemde hamile kalırlar. Bu nedenle özellikle, emzirmenin yoğunluğunun ve sıklığının azaldığı doğumu izleyen 6. aydan sonraki süreçte mutlaka güvenilir bir doğum kontrol yöntemi seçilmelidir. Bizim önerimiz bu tür bir yöntemin doğumu izleyen 6. haftadan itibaren uygulanmasıdır. %99 koruyuculuğu olan 3 yöntem rahimiçi araç (spiral), doğum kontrol hapları ve 3 ayda bir kastan verilen doğum kontrol iğneleridir.
2007 yılında Journal of Sexual Medicine adlı dergide yayınlanan bir çalışmaya göre doğum yapan annelerin %90’ında cinselliğe ilişkin bir endişe sözkonusudur. Cinselliğe tekrar ne zaman başlanabileceği bunlardan biridir. Cinselliğe doğumu izleyen 6. haftadan sonra başlanabilir. İlk başlarda vajende eskiye oranla bir kuruluk görülebilir. Bunun nedeni azalmış estrojen hormonudur. İlişkiyi kolaylaştırmak için kayganlaştıcı jeller kullanılabilir. Yine bu çalışmada, doğum sonrası ortaya çıkan problemlerden biri erkeğin kadından daha fazla cinsel istek içinde olmasıdır. Erkeğin bu anlamda kadın fizolojisini kavrayarak anlayışlı olması gerekmektedir. Annenin kendi vücut imajından memnuniyetsizliği de cinselliği etkileyen önemli bir faktör olarak bulunmuştur. Bu da doğumu izleyen 6. haftadan sonra ciddi bir egzersiz programı ve emzirmeyi takiben uygulanacak sıkı bir diyet ile çözülebilecektir.
2006 yılında İngiliz tıp dergisi BJOG’da yayınlanan bir çalışmada, doğumdan bir yıl sonraki cinsel aktivite miktarını belirleyen en önemli faktörün, gebeliğin başındaki cinsel aktivite miktarı olduğu saptandı. Yani, gebeliğinin başından beri cinselliğini yaşamayı sürdüren kadınlar, doğumdan 1 yıl sonra da cinselliği aktif yaşarken, gebeliğin başından itibaren bu sıklığın azaldığı kadınlar, doğum sonrası en çok problem yaşayan grup omaktalar. Gebelikte özel durumlar dışında cinselliğin tıbben kısıtlanması sözkonusu değildir. Geçici olarak kısıtladığımız kadınlar gebelikte vajinal kanama yaşayanlar ile erken doğum tehdidine yol açan rahim kasılmaları yaşayanlardır.
İsveç’te yapılan ve 2005 yılında Journal of Sexual Research dergisinde yayınlanan bir çalışma çiftlerin doğumdan 6 ay sonraki cinselliğini incelemekte. Buna göre en sık görülen cinsel aktivite miktarı ayda 1 veya 2 olarak bulunmuş. Buna en büyük neden olarak çiftler ve özellikle kadınlar “cinsel aktivite için çok yorgun olduklarını” göstermekteler. Bebeğin bakım ihtiyaçları azaldıkça, uykusu düzene girdikçe cinsel aktivitenin de normale dönmesi beklenmektedir.
Doğum sonrası cinselliği etkileyen faktörlerden bir diğeri de normal doğum sırasında vajen bölgesinde ileri düzeyde yırtılma veya kesi olup olmadığıdır. 2006 yılında yayınlanan bir Alman çalışmasına göre, bu tür bir travma nedeniye doğum sonrası devam eden ağrılı cinsel ilişki de cinselliği olumsuz etkilemektedir. Doğumdan sonraki 6. ayda da devam eden ağrılı cinsel ilişki görülme sıklığı normal ve vajinal yırtık olmaksızın doğuranlar ile sezaryan ameliyatı ile doğuranlarda %3-4 iken, ileri düzeyde vajinal yırtık veya kesi ile doğum yapanlarda %11-14 olarak bulunmuştur. Bu nedenle anneye göre iri bebekleri olanlarda, normal doğumu ileri düzeyde yırtıklara neden olacak şekilde zorlamamak ve bu bilgileri doğum öncesi anne adayıyla paylaşmak gerekmektedir.