Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'tan yine tartışma yaratacak açıklamalar geldi. Dilipak, içinde bürokrat, siyasetçi, gazeteci ve akademisyenlerin de olduğu 'Günah Evleri' iddasını sürdürdü.
Abone olYeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Yeni Yüzyıl gazetesine röportaj verdi.
AK Parti'ni 1 Kasım başarısından, Gülen cemaatiyle mücadeleye, İsraille ilişkilerden Hasan Karakaya'nın ölümüne kadar pek çok konuya değinen Dilipak'ın röportajınde en dikkat çekici bölüm 'Günah Evleri' açıklaması oldu.
Dilipak, daha önce köşesinden yazdığı 'Kumar' başlıklı yazıyla gündeme taşıdığı Ankara'daki 'Günah Evleri' iddiasını yineledi. İslami camiayı işaret eden Dilipak "Bizde yılların açlığı vardı. Para, kadın, makam bir anda başını döndürdü birilerinin" dedi.
İşte Dilipak'ın o açıklamaları...
"....
Bizde yılların açlığı vardı. Para, kadın, makam bir anda başını döndürdü birilerinin. Bir de bizimkiler acemi bu işlerde, yerken üstlerine başlarına döküyorlar. Daha yeni öğreniyorlar. Din ve çevre baskısı, korkusu, vicadani rahatsızlık utanma duygusu da var hâlâ birilerinde, o zaman panikliyorlar. Yerken de ezik bir yanları var. Allah ve ahiret korkusu küllenmiş bir kor gibi yüreklerimizin bir yerinde duruyor.
ESKİ BİR MİLLETVEKİLİNİN YOLLADIĞI MAİL
Helal, haram kelimelerini duydukça irkiliyorsunuz. Cenaze namazına geliyorsunuz, ölüm korkusu ağzınızın tadını kaçırıyor. Biliyorsunuz, bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar ama rüşvet alan biri, bir bostan karşılığında bir bağı satar... Hafızanız sizi rahatsız eder. Eski bir milletvekili o yazımdan sonra bir mail atmış, ‘Günah evleri konusu Ankara’da o kadar ortalıkta yaşanıyordu ve konuşuluyordu ki kaleme aldığınız için teşekkürler’ diye. Bu işler birçok kişinin bildiği bir sır. Polis de bilir bunları, bürokrat da, herkes birbirinin açığını bildiği için giderek bir dehşet dengesi oluşuyor.
GÜNAH EVLERİNE KİMLER GİDİYOR?
Bu iş bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor. ‘Deme derim’e dönüyor. Kimi alkol kumar gidiyor, kimi garsoniyerlerle yetiniyor. Gizli nikâhlarla garsoniyer, rezidance hayatı yaşıyor. Aslında bu işlere yanaşmayacaksın. Bu şeytan üçgenine girince, bir ucundan başladın mı, ötekileri peşinden gelir. Bu alemde gerçek bir dostluk da yoktur. Tehdit, şantaj, dedikodu, gıybet... Bu alemde siyasetçi, işadamı, bürokrat, sanatçı, gazeteci, akademisyen, herkes var. Ve tabii kripto bir takım adamlar da sızıyor aralarına. Bu adamlar, eş ve arkadaşlarına karşı ikiyüzlü davranarak aslında giderek farklı bir ruh haline bürünüyorlar...
Korku, stres ve bu işin psikososyal riskleri adamları bitiriyor, bakmayın güçlü, neşeli, çok zeki ve cesur göründüklerine… Bunlar kim mi, birçok kişi, başkalarının bilmeyip, sadece kendinin bildiğini sandığı çevresinden birkaç isim hatırlayacaktır. Belki biraz da şuyuu vukuundan beter hal almıştır bu işin. Bu adamların üzerine gidilemediği için, birçok kişi de bu şaibe altında kalmakta, batılın tasviri saf zihinleri iğfal etmeye, kötü örnek olmaya devam etmektedir.