Türkiye, Kobani’ye saldırının ‘göz korkutma ve intikam’ amacı taşıdığını düşünüyor. Cerablus’ta 2 tugayla 10 kilometre derinliğinde ‘güvenli bölge’ oluşturma seçeneği konuşulsa da soru işaretleri mevcut.
Abone ol7 Haziran’dan bu yana koalisyon görüşmelerine odaklanan, erken seçime gidilip gidilmeyeceğini tartışan Türkiye, bir yandan belirsizlikleri aşmaya çalışırken diğer yandan bölgede yaşanan, dengeleri değiştirebilecek tarihi gelişmeleri izliyor.
PYD’nin kontrolündeki Cizire ve Kobani kantonlarının Tel Abyad’tan IŞİD’in çıkartılmasıyla birleşmesi, ABD’nin hava desteğiyle Özgür Suriye Ordusu ve PYD’nin IŞİD’in kalbi Rakka’nın çevresindeki kritik bölgelere yönelmesi iki kritik sonuç üretmişti.
Birincisi, PYD’nin, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt kuşağı oluşturmaya çok yaklaşması, ikincisi ise Suriye rejimi, muhalifler, PYD-ÖSO ve IŞİD arasında yaşanan çatışmaların, özellikle Halep merkezinden yeni bir göç dalgası yaratması riski.
Ankara’nın bu konuda geliştirmeye çalıştığı stratejinin boyutları IŞİD’in dün Kobani’ye yönelik gerçekleştirdiği bombalı ve silahlı saldırılarıyla da yakından ilgili gözüküyor.
Güvenlik bürokrasisi dünkü saldırıları sürpriz olarak karşılamadı.
Saldırılar, Ankara’da 3 nedene dayandırılıyor:
- Göz korkutma.
- “Biz hala buradayız” mesajı verme.
- İntikam.
Tel Abyad’tan beklendiği ölçüde çatışmadan çekilen, kuzey hattındaki militanlarını geri çeken IŞİD’in bu hamlelerini “taktiksel” olarak yorumlayan Ankara’da, Tel Abyad gibi demografik olarak karışık bölgelerin, gelişen dengelere göre yeniden el değiştirme ihtimalinin bulunduğu da değerlendiriliyor.
PYD ve ÖSO’nun da bu risk nedeniyle IŞİD’i Rakka’ya doğru çekilmeye zorladığı belirtiliyor.
IŞİD’in diğer amaçlarının yanında, Rakka’ya dönük operasyonların odağını dağıtmak için hareket ettiği değerlendirmesi de yapılıyor.
IŞİD’in bu saldırılarının ardından nasıl hareket edeceğini anlamak için birkaç gün beklemek gerektiği ifade ediliyor.
Örgütün, vur-kaç taktiği mi izlediği, yoksa süreklilik içeren saldırılarda mı bulunacağının kısa sürede anlaşılabileceği belirtiliyor.
Ankara’da, örgütün saldırılarının bunlarla sınırlı olmayabileceği görüşü hakim.
Başkente bölgeden gelen istihbaratlar, başkaca “başıboş araçların” bölgede gezdiği yönünde.
CERABLUS'A GÜVENLİ BÖLGE
Türkiye, dün Kobani’de bombaların patlamasıyla birlikte yeniden IŞİD’e destek suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.
Suriye televizyonunun bombalı araçların ve IŞİD militanlarının Türkiye’den geldiği yönündeki haberi, hızlı biçimde karşılık buldu. Bu nedenle Ankara’dan ardı ardına açıklamalar yapıldı. Açıklamaların tamamında IŞİD’in kontrolündeki Cerablus bölgesine işaret edildi.
PYD ise hem Şam rejiminin hem Ankara’nın açıklamalarına karşılık, herhangi bir iddiada bulunmadı.
Bu tartışmalar bir yana Ankara’nın işaret ettiği Cerablus konusunda Suriye rejimi, PYD, IŞİD, ABD başta olmak üzere tüm tarafları ilgilendiren gelişmelerin yaşanması sürpriz olmayacak.
Suriye’nin kuzeyinde bir hat oluşturmak isteyen PYD’nin, Tel Abyad’ı aldıktan sonra göz diktiği asıl bölge burası.
Kobani ile Afrin kantonları arasındaki Cerablus’tan IŞİD’in çıkartılması, Suriye’nin kuzeyindeki 3 kantonun bütünüyle birleşmesi anlamına geliyor.
Bölge, aynı zamanda IŞİD’in, Rakka’dan Suriye’nin kuzeyindeki bütün militanlarına güç taşıyabildiği önemli bir koridor.
Suriye konusundaki stratejisini, uluslararası destek bulamadığı için yaşama geçiremeyen Ankara’da Cerablus’a ilişkin fikir jimnastiği de yapılıyor. Kulislere sızan iddialar farklı planlamalar yapıldığını ve stratejilerin geliştirildiğini gösteriyor.
Ortaya çıkan düşüncelerden biri de Cerablus’ta sadece Türkiye tarafından güvenli bölge oluşturulması.
TASLAK ÇALIŞMA TALİMATI
Siyaset ve güvenlik bürokrasisi, Türkiye’nin “Suriye’nin kuzeyinde güvenli ve uçuşa yasak bölgeler” oluşturulması düşüncesinin yaşama geçirilmemesinin çok kan dökülmesine yol açtığını düşünüyor. Ve bu aşamada Cerablus’ta, sadece Türkiye tarafından, 2 tugayla 10 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturulmasının mümkün olabileceği konuşuluşor.
“Uluslararası hukuktan doğan haklar ve olası yeni bir göç dalgası” ile “sınırdaki terörist unsurların yaratabileceği risklerin” Türkiye’ye bu hakkı tanıdığı savunuluyor.
Bu görüşü savunanların, hükümetin kurulması beklenmeden hemen harekete geçilmezse geç olacağı tezini dillendirdiği de belirtiliyor.
Bu konuda bir taslak çalışma yapılması için talimatlar verildiği, Rusya ve İran’la da benzer düşüncelerin paylaşılarak nabız yoklandığı da konuşulan iddialar arasında.
Türkiye bunu yapabilir mi, yaparsa uluslararası kamuoyundan nasıl bir tepki alır ve sonuçları ne olur sorularına hemen yanıt vermek kolay değil.
Ancak Suriye’deki Kürt kantonlarının tam arasında yer alacak böyle bir bölgenin kurulmasının çok kolay olmadığı da Ankara’da dillendiriliyor.
Soru işaretleriyle dolu bu süreçte Ankara’daki en yoğun beklenti ise siyasi belirsizliklerin bir an önce aşılarak tüm dikkatin Suriye’ye verilmesi.
‘Kara manipülasyon’
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, IŞİD militanlarının Türkiye sınırlarından geçtiği iddiasının doğru olmadığını belirti. Kurtulmuş, “İlk andan itibaren bir karalama kampanyası ile buraya giden militanların Türkiye’den geçerek Kobani’ye ulaştıkları şeklinde bir yalan yapılmıştır. Bu karanlık bir odağın Türkiye’yi maalesef bu karanlık terör örgütüyle birlikte gösterme çabalarının bir parçasıdır. Bütünüyle yalanlıyoruz. Bu karanlık bir manipülasyondur, operasyondur” dedi.. Siyasi parti liderlerine çağrıda bulunan Kurtulmuş, “Hepimizin dikkatli olması gereken bir sürecin arefesindeyiz. Unutmayalım 6-7 Ekim olayları sırasında Kobani olayları bahane edilerek skaranlık çevrelerin manipülasyonlarıyla 53 yurttaşımızı kaybettik” dedi.