Ankara, Suriye konusunda Rusya ve Çin ile dirsek temasında. Esad'ın tek tutunduğu dal olan Rusya, hükümetin kıskacı altında.
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Esad yönetimi çılgınca bir plan peşinde koşmadığı sürece Türkiye'nin müdahale etmesi mümkün değil. Geleneksel dış politikasını meşru zeminlerde sürdürmeyi ilke edinen Dışişleri, her ne yapacaksa BM'nin şemsiyesi altında yapacak.
DİPLOMASİDE TAM SAHA PRES
Davutoğlu'nun Çin ziyaretini yarıda kesmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir. Bakanın planın dolmasına sayılı saatler kala Pekin'den apar topar ayrılmasının bir karşılığı var elbette. Şam üzerinde kurulan baskının dozunun yükseltilmesini arzulayan Ankara, diplomasi trafiğini üst seviyede tutacak. Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin dışişleri bakanları ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ile telefon diplomasisi yürütüyor.
RUSYA KEŞFEDİLDİ
Rusya faktörü bölgedeki dengeler açısından kuşkusuz çok önemli. Soğuk savaş döneminde baba Esad ile sıkı dost olan Rusya'nın gücünü Ankara, yeni farketmeye başladı. Arap sosyalizmi hedefleyen Baas rejiminin ilham kaynağı hep SSCB oldu. Suriye'de başta Şam olmak üzere Arap Ortodoks kiliseleri bulunuyor. Üstelik tarihi Arap ordodoks kiliseleri de mevcut. Söz konusu din olunca, beraberinde nüfuz alanı ve iktidar savaşları kaçınılmaz oluyor.
İlk başta denklemde düşünülmeyen Moskova'ya sıcak mesajlar gidiyor Ankara'dan... Sadece ABD ve AB ile meşruluğun sağlanamayacağını anlayan hükümet, Putin ve Medvedev'e "birlikte çalışalım" önerisinde bulundu.
SEÇİMLER ABD'Yİ FRENLİYOR
Aksi durum Kremlin'in penceresinden Türkiye, "ABD'nin taşeronu", "Batı'nın ileri karakolu" gibi görüleceğine şüphe yok. Nitekim Başbakan Erdoğan, bu sabah Pekin'de yaptığı basın toplantısında yeni duruma işaret etti. Rusya ile bu konuda görüşmelerin olacağını duyuran Erdoğan'ın açıklamaları, aynı zamanda Esad'ın nefes borusunu biraz daha kapatacak. ABD'nin seçimler dolayısıyla istekli olmadığı düşünülürse, Rusya faktörü öne çıkıyor.
ÇİN DE ENDİŞELİ
Çin yönetimi ise Suriye'ye verdiği desteğin dozunu düşürdü. Rusya ve Çin'in onay verdiği Annan Planı'na yönelik sabotaj, bu ülkeyi de "endişelendirdi". Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Suriye hükümeti ve muhalif kuvvetlere, derhal ateşkes ve askerleri çekme yönündeki yükümlülüklerini yerine getirme çağrısını yinelemesi dikkat çekti. Her ne kadar ateşkes çağrısı muhaliflere de yapılsa da, asıl adresin Şam yönetimi olduğu konuşuluyor.
SOLUĞU RUSYA'DA ALDI
Esad'ın planları ise çok daha başka. Annan Planı'nı 27 Mart'ta kabul eden Suriye, 1 Nisan'da yapılan İstanbul toplantısını önemsiz hale getirmek istedi. Dünya kamoyununun yükselen tansiyonunu düşürme adına süreci zamana yaymak istiyorlar. 10 Nisan'da sürenin dolmasına saatler kala Suriye Dışişleri Bakanı Muallim Naci'nin soluğu Moskova'da alması taktik hamle olarak görülüyor.
ŞAM YÖNETİMİ BİR İLERİ İKİ GERİ
Humus'ta tank ateşi sürerken, Naci, bazı bölgelerden tankların çekildiğini açıklıyor. Ancak bu durum gerçeği değiştirmiyor. Ne muhalifler ne de Şam yönetimi elini tetikten çekmedi. Yine vahşet görüntüleri ve şiddetli çatışma haberleri dünya kamoyuna akmaya devam ediyor. Ateşkes kararının sağlıklı bir şekilde işleyip işlemeyeceği ise büyük bir soru işareti.
ESKİ DESTEĞİ BULAMAYABİLİR
Annan Planı'nın BM Güvenlik Konseyi'ne vereceği rapor önem kazandı. Ancak mevcut durumun sürdürülebilir olmadığı da bir gerçek. Diplomatik çabaların silahla kesilmesi, bir ileri iki geri adımlar atan Şam, kendi kredisini tüketiyor aslında. Ülkenin fiilen bölündüğü de ortada. Suriye'den kaçanların sayısı 100 bine ulaştığı bir ortamda, Esad'ın inandırıcılığı sorgulanıyor.
ESAD MUHALİFLERLE MASAYA OTURUR MU?
10 Nisan: Hükümet asker ve ağır silahlarını yerleşim birimlerinden çekecek.
Bunu izleyen 48 saat: Muhalefetin de katılımıyla ateşkes uygulanmaya başlayacak.
12 Nisan, yerel saatle 06:00: Her türlü şiddet durmuş olacak.
Bir sonraki adım: Tüm tarafların katılımıyla siyasi görüşmeler başlayacak.