Türk Ocakları Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Bayram Durbilmez, ’’Andımız, yeniden gündeme getirilsin ve bilimsel olarak tartışılsın. Aceleye ...
Abone olTürk Ocakları Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Bayram Durbilmez, ’’Andımız, yeniden gündeme getirilsin ve bilimsel olarak tartışılsın. Aceleye getirilecek konular değil bunlar’’ dedi.
Andımız’ın kaldırılması ve son günlerde yoğunlaşan etnik tartışmalar konusunda İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Bayram Durbilmez, Andımız’da, ’Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ dendiğini hatırlatarak, ’’Oradaki özellikle Türk’üm kelimesini anlamayanlar, algılayamayanlar, bunu bir etnik köken olarak düşündükleri için, onun rahatsız edici bir söylem olduğunu iddia ediyorlar. Halbuki, Türk bir milletin adıdır, etnik yapının değil. Bir coğrafyayı vatanlaştırmak için sadece o coğrafyada kan dökmek, can vermek yetmiyor. O coğrafyayla kültürü bütünleştirmek gerekiyor. İşte millet, kültür bütünlüğü olan farklı etnik yapıların birliği demek. Bunun aynısı Köktürk Yazıtları’nda bile mevcuttur. Köktürk Yazıtları’nda millet karşılığı ’Bodan’ kelimesi kullanılmıştır. Bodan, boylar birliği demektir. Boylar birliği demek de, farklı etnik kökenlerden gelen insanların bir kültür etrafında birleşmesi demek’’ diye konuştu.
"KÜLTÜRÜN TEMELİ DİLDİR"
Kültür bütünlüğü olan farklı etnik yapılan bir araya gelmesiyle oluşan topluluğa millet dendiğini vurgulayan Doç. Dr. Durbilmez, ’’Kültürün temeli dildir. Türkçe bugün dünyadaki en yaygın ve saygın dillerden biri olma özelliğini koruyor. Bir etnik kökenin dili değil, milletin dili olarak yaşamaya devam ediyor’’ dedi.
Doç. Dr. Bayram Durbilmez, Türkiye’deki sıkıntıların bir günde olduğunu söylemenin doğru olmadığını belirterek, ’’Bunlar yıllar içinde Türk milleti alıştırılarak ve hazırlanarak gündeme getirilmiştir. Daha önce Türk milletinin 30 küsür etnik yapıdan bir araya geldiğini iddia eden insanlar, bugün o etnik yapıyı da ayrı birer millet olarak görmek suretiyle Türk milletini oluşturan unsurların ayrı birer millet olduğunu iddia etmek suretiyle, milletin varlığını ve birliğini tehlikeye sokmaya başlamışlardır’’ ifadelerini kullandı.
"TEHLİKELİ YAKLAŞIMLAR"
Andımız’da yer alan ’Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ ifadesinin de malum çevreler tarafından eleştirildiğini kaydeden Doç. Dr. Durbilmez, ’’Varlığım Türk varlığına armağan olsun demekle, ben kendi benliğimden çıkıp ’Biz’ olduk, Türk milletinin etrafında toplandık, ’Bir’ olduk anlamına da gelir. Böyle bir ortamda etnik kökenlere bağlı olarak bu konunun gündeme getirilmesini, milletin varlığı ve birliği açısından tehlikeli görüyoruz’’ dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Demokratikleşme Paketi içerisinde belirttiği Nevşehir Üniversitesi’nin isminin ’Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi’ olarak değiştirilmesine de değinen Türk Ocakları Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Bayram Durbilmez, ’’Hacı Bektaşi Veli Hazretleri’nin adının bir üniversiteye verilmesi kadar güzel bir yaklaşım olamaz ama bunun bir paket içinde verilmesi, sanki Hacı Bektaş Veli’nin adının başka türlü o üniversiteye verilemezmiş gibi bir anlayışı beraberinde getiriyor ki, ben bunu da doğru bulmuyorum. Zaten Hacı Bektaşi Veli’nin adı üniversiteye verilebilirdi bir şekilde. Paketen dışında da, önünde de verilebilirdi ve verilmeliydi’’ diye konuştu.
Etnik yapıların bu şekilde kaşınmasını, ülkenin geleceğini sıkıntıya düşürecek hareketler olarak değerlendiren Doç. Dr. Durbilmez, şunları kaydetti:
’’Andımızı yazan Reşit Galip de bir Türk Ocaklı’dır. O da ’Cumhuriyetin 10. yılında çocuğuma neler öğretebilirim’ derken, doğaçlama olarak andımızı söylüyor ve orada kaleme alıyor. Bu, tabii ki bir kişinin yazdığı edebi bir metin ama sonuçta yıllar içinde benimsenmiş ve yeni nesilleri bir millet etrafında toparlamayı başarmış bir metin.
Bu tartışmaları yapan insanlar, özellikle her dönemde mevcut olmuştur. Bunlar sonuç itibarıyla bizim varlığımızı ve birliğimizi tehlikeye sokan yaklaşımlardır. Türkiye’de şu etnik kökenden gelenlere ’Türk’ denmiyor. Türkiye’de yaşayan herkes, aynı kültürü paylaşan, birlikte yaşama arzusunu taşıyan herkes Türk adı etrafında toplanıyor. Türk, bir millet adıdır, etnik ad değil. Etnikçilik, çağdışı bir yaklaşımdır ama millet olmak tamamen çağdaş bir yaklaşımdır. Dolayısıyla sosyolojik bir gerçektir, ilmi bir yaklaşımdır, hissi bir yaklaşım değildir.’’
"KÜLTÜREL DİNAMİKLER YERİNE, ETNİK DİNAMİTLER"
Türk Ocakları Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Bayram Durbilmez, ’’Biz tarih boyunca bu coğrafyada aynı kültür etrafında birleşmişsek ve Dede Korkut’la, Köroğlu’yla, Nasrettin Hoca’yla kültürel dinamiklerimizi birleştirerek millet olmuşsak, bugün böldüğümüz zaman, o kültürel dinamiklerimizin yerine, bölücü dinamitler karşımıza çıkar. Bu da milletimizin, devletimizin varlığını tehlikeye sokar’’ dedi.
Kayseri’de, Yozgat’ta, Diyarbakır’da, Antalya’da, Trabzon’da, Edirne’de yaşayan insanların, Andımız’ın kaldırılması gibi, etnik ayrımcılık gibi bir derdi olmadığını düşündüğünü belirten Durbilmez, ’’Çünkü bu dert, bu etnik yapı, onların aldığı terbiyeye de ters düşüyor. Bundan bir süre öncesine kadar, mahalli, milli ve evrensel kültür diye 3 aşamalı bir kültürden söz ediliyordu. Sırf milli kültürümüzü bugünlere hazırlamak, milli kültürümüzü silmek için şimdi etnik kültür ve evrensel kültürden söz etmeye başladılar. Etnik kültürleri, evrensel kültür olarak sunduğunuz zaman, bir ülkenin birlik ve beraberliğini bölmek imkanına sahip olursunuz anlayışına sahiptiler o insanlar. Özellikle başka ülkelerde işin teorisyenleri tarafından bu plan kurgulandı ve uygulanmaya başladı’’ ifadelerini kullandı.
"BU KONULARDA ACELE EDİLMEMELİ"
Milli kültürü koruyup, geliştirecek ve evrensel boyuta taşıyacak olanların ise bilim ve sanat insanları, akademisyenler ile iş adamları olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Durbilmez, ’’Bu grupları aynı hedef doğrultusunda buluşturduğumuz zaman zaten ülkemiz ilerleyecek, dünya ülkelerinin önüne doğru gidecektir ve eski muhteşem günlerimize yeniden kavuşacağız demektir’’ şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Durbilmez, ’’Andımızın kaldırılmasının ve diğer konuların, işin uzmanları tarafından konuşularak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşin uzmanları, bu konuda sempozyumlar, çalıştaylar yapsın ve yeniden gündeme getirilsin, bakalım. Aceleye getirilecek konular değil bunlar’’ dedi.
(İHA)