BIST 9.660
DOLAR 34,62
EURO 36,31
ALTIN 2.920,00
HABER /  GÜNCEL

Andıç haberini Tuncay Özkan yaptırdı!

Cihan Medya Haber Dergisi’ne konuşan Show Haber’in eski Genel Yayın Yönetmeni Alican Değer, 28 Şubat döneminde andıç haberlerini gönülsüz yaptığını söyledi.

Abone ol

O dönem Kanal D’nin haber müdürlüğünü Tuncay Özkan’ın yaptığını hatırlatan Değer, “Birkaç kez yazmamak için itiraz ettim. Tuncay Özkan açmıştı telefonu, ben itiraz edince biriyle konuştu. Uğur Dündar’ın yanındaydı diye hatırlıyorum. ‘Yaz kardeşim’ denilince yazıyorsun.” ifadelerini kullandı.

Gazeteciliğe 1985 yılında başlayan Alican Değer, muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine kadar medyanın farklı birçok yerinde görev aldı. Bir dönem Show Haber’i yöneten Değer, gazetecilik yaptığı dönemde yaşadığı ilginç hadiseleri Cihan Medya Haber Dergisi’ne anlattı.

Özellikle 28 Şubat döneminde yaşadığı olaylara dikkat çeken Değer, Tuncay Özkan ile yaşadığı fikir ayrılıklarını anlattı. Andıç haberlerinin gündeme geldiği o yıllarda Kanal D’de editörlük yaptığını dile getiren Değer, andıç olayını çok insafsız bulduğunu ifade etti.

TEK İSTİSNA ANDIÇ OLAYIDIR

Tuncay Özkan’ın o dönem haber müdürü olduğunu hatırlatan Değer yaşadıklarını şöyle anlattı: “O zamanın yapılanması, askerden gelen bilginin yanlış olduğunun düşünülmediği zamanlar diye algılıyorum. Bunun tek istisnası var ‘andıç’ olayıdır. O olayda ben itiraz ettiğimi hatırlıyorum. Çengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand’ın PKK’dan para aldığı gibi iddialar. Ankara’dan bize telefon geldi. ‘Bu böyleymiş’ dediler. Ben de ‘hayır mümkün değil’ dedim. Birkaç kez yazmamak için itiraz ettim.

Tuncay Özkan açmıştı telefonu, ben itiraz edince biriyle konuştu. Uğur Dündar’ın yanındaydı diye hatırlıyorum. Uğur beyin günahını alamam. ‘Yaz kardeşim’ dedi. Hiyerarşik bir düzen var. Genel yayın yönetmeni ve Ankara büro var. Senin bilginin doğruluğunu tartışma şansın yok. İnsafsızlık boyutuna ulaştığı nokta bu işin andıç olayıdır. İtiraz edebiliyorsun ama ‘yaz kardeşim’ denilince de yazıyorsun. Bunu

BİRAND 'BİLİYORUM' DEDİ

Mehmet Ali Brand’a da anlattım. ‘Neden olduğunu biliyorum’ dedi. Yerleşmiş patronajdan kaynaklanan bir haber anlayışı vardı. Askerden gelen bilginin doğru kabul edildiği. Bu bilginin en kötüsü antetsiz kağıtlara büyük harflerle yazılmış fakslarla geldiği. Ben bilgi zannediyordum onları. Ben askerden bire bir bir şey de almadım. Asker de tanımadım. Beni muhatap da almadılar. Ama o çarkın içinde çalıştım.”

MÜSLÜM GÜNDÜZ'ÜN KIZLA BULIŞACAĞI BİLİNİYORDU

28 Şubat’ın tam bir darbe süreci olduğunu vurgulayan Değer, Müslüm Gündüz’ün o malum görüntülerinin çekilebilmesi için operasyonun geciktirildiğini öne sürdü. Medyanın o dönem kullanıldığını dile getiren Değer, “Müslüm Gündüz’ün o zaman kızla buluşacağı biliniyordu. Hüseyin Üzmez’in eviydi baskının yapıldığı ev. Malum görüntülerin çekilebilmesi için operasyonun birkaç gün geciktirildiğini biliyorum. O günün şartlarında Müslüm Gündüz önemli bir basın figürüyken, İslami kimliğiyle öne çıkmışken, bir kadınla yarı çıplak basılıyorsa bu haberdir. Bak Cübbeli Hoca’ya başına gelmeyen kalmadı. Haber mi? Haber. Öyle bir dalgaya kapılıyorsun. Herkes bir tarafını görüyor.” diye konuştu.

AŞKLA ŞEVKLE DARBE İSTEYEN MESLEKTAŞLARIM VARDI

“Aşkla, şevkle darbe isteyen meslektaşlarım vardı” diyen Değer, “İsim vermem ama vardı. Medyanın önemli bir kısmı 28 Şubat’ı destekledi. Çünkü o dönem tanıdıkları paşalarla övünen arkadaşlarımız vardı. Aşkla şevkle darbeyi isteyen meslektaşlarımız vardı. Hatta ‘kanlı olacak’ diye yazanlar vardı. Olmasını istiyorlardı. Bu nasıl bir ruh halidir? Bilemiyorum. 1980’leri yaşamış birinin askeri darbeyi nasıl savunur? Bunu savunanlar vardı. Hala isteyen var.” ifadelerini kullandı.

TOPLANTI YAPILIYORDU

Kendisinin de o dönem paşaların katıldığı bir toplantıya davet edildiğini belirten Değer, “Bir kişi geldi bana, ‘Biz haftada bir gün toplanıyoruz, büyüklerimiz de geliyor toplantıya, katılır mısınız?’ diye bir teklif gelmişti. Ben de ‘Hayır katılamam, işim başımdan aşkın’ dedim. Mutlu olamayacağımı hissettim o ortamda. Show’da çalıştığım dönemde bu teklif gelmişti. Teklifi getiren halkla ilişkilerciydi. ‘Emekli paşalarımız da var, Türkiye’yi konuşuyoruz’ dediler.” şeklinde konuştu.

Röportajın tam metnine Cihan Medya Haber Dergisi'nden ulaşılabilir.