BDP İstanbul milletvekili Ufuk Uras, 90. yılında TBMM’nin reşit olup olmadığının sorgulanmasına itiraz ediyor.
Abone olBDP İstanbul milletvekili Ufuk Uras, 90. yılında TBMM’nin reşit olup olmadığının sorgulanmasına itiraz ediyor: "Mahkeme irademi yok sayamaz"
Star gazetesinden Fadime Özkan'a konuşan Uras'tan gündemle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Anayasa değişiklikleri CHP başvurusuyla Anayasa Mahkemesinde. AK Parti dışında oy kullanan tek milletvekili olarak, ne diyorsunuz?
Anayasa Mahkemesinin geçmiş performansına bakınca, şekilde kalmayıp esasa girme ihtimali var. TBMM’nin 90. yılında Meclis anayasa yapabilir mi, milletvekilleri, meclis rüştünü ispat etmiş mi etmemiş mi, reşit mi değil mi diye karar verecekler. Bir milletvekili olarak hüzün duyuyorum.
• AYM raportörü Osman Can, Mahkeme değişiklikleri iptal ederse hükümet, kararı resmi gazetede yayınlamayıp yok saysın ve halka götürsün, diye önerdi...
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin böyle bir şeye cesaret etmesini beklemiyorum.
• Etmeli midir?
Bunun kaosa neden olabileceğini görüyorum ama Can’ın yaklaşımı bana sempatik geliyor. AYM hukuka uymak zorunda.
İPTAL KARARI JÜROKRASİNİN KANITI
• AYM iptal etse de rejim zorlanmasın. Partiler seçime anayasa vaadiyle gitsin, yeni meclis bir çeşit kurucu meclis olsun, anayasayı yapsın, önerileri de var...
Buna katılamam. Bu Meclis anayasa değişikliği yapabiliyorsa anayasa da yapabilir. Yoksa eski anayasa değişikliklerini de ret mi edeceğiz? Ben solun ortak adayı olarak, 82 bin oyla bu Meclis için seçildim. Anayasa yapma yetkisi aldım. Niye yapmam gerekenleri bir sonraki meclise havale edeyim? Ben bu anayasayı ahir ömrümde değiştirmek istiyorum. Değiştiremeyeceksem niye maaş alıyorum? Bu kanatte olanlar istifa etsin. AYM şimdi buna karar verecek. Reşit miyiz değil miyiz? Ne haddine! Hayır bile desem benim siyasi irademi sorguluyor. Potansiyelimi yeteneğimi varlığımı sorguluyor. Ne haddine?
• AYM esasa girerse kendi yapısıyla ilgili değişikliği de değerlendirmiş olacak!
AYM’nin imtiyazlarından vazgeçmemesi, yargı egemenliğinin jürokrasinin kanıtı olur.
• AYM maddesine siz de evet dediniz. Kimse beni 12 Eylül kurum ve hukukunun sol adına savunulabileceğine ikna edemez.
• Askere sivil yargı yolunun açılması ve 12 Eylül sorumlularının yargılanmasına da evet dediniz. Partiniz BDP ise Meclise bile girmedi! Siz niye girdiniz?
O güne dek müzakerelerin süreceğini, BDP’nin elini zora sokmamak gerektiğini düşünüyordum ama siyasi partilerin kapatılması meselesinde 320’ye düşülünce CHP’si, MHP’si ile ret cephesinde büyük bir sevinç oldu, bu kulislere yansıdı, kafa tokuşturdular, kucaklaştılar. Çok moral bozucuydu. Madem müzakere imkanı kalmadı bari kritik meselelerde politik tavır alayım dedim.
• Grubunuzu rahatsız etti mi bu?
Yo hayır. BDP politikamı anlıyor.
• ‘PKK bu sorunu AK Partiyle değil devletle, ancak statükoyla çözebiliriz” kanaatine vardığı için mi BDP anayasa değişikliği oylamalarına katılmadı?
Bu analizde eksik olan, demokratik açılım projesinin devlet projesi olup MGK’dan geçmesi. AK Parti ayrı, devlet ayrı kulvarda değil. Açılım MGK’dan devlet projesi olarak geçti fakat gelen tepkiler nedeniyle zikzaklar çizildi. Hükümet askeri bürokrasiyle bu konuda uyum içinde bence. Açılımı AK Parti’ye daraltıp sıkıştırmak CHP ve MHP’nin işine geliyor ama gerçek durum bu değil.
BDP de kapatılırsa yeni parti kurulmayacak
• Meclis’te grup kurabilsin diye üye olduğunuz partiniz BDP Türk siyasi hayatının en çok kapatılan siyasi hareketinin partisi. BDP niye Meclis’e girip AYM oylamasına katılmadı?
Oylamalara katılıp hayır denilebilirdi, böylece CHP’den farklı bir tavır ortaya koymuş olabilirdi. Ama BDP’nin yaptığı değişiklik önergelerine AK Parti’nin olumlu tutum almadığını da görmek lazım. BDP koşullu destek sunuyordu, yapıcı muhalefet yapıyordu.
• Bu, sonucu değiştirmiyor ama. Üstelik o dönemde de terör azmış, hava çok değişmişti.
BDP’nin Meclis’te olması çok önemli, bu tür konularda müzakere yürütmek, muhatap almak açısından. Kamouyunda yedek parti diye bir algı var ama BDP’nin yedek partisi yok. BDP son durak..
• BDP bir nedenle kapatılırsa yeni parti kurulmayacak demek mi bu?
BDP yeter artık, diyor. Bu, kapatılan 7. partimiz, bu iş ya BDP ile sürecek ya da... BDP de kapatılırsa yedeğini kurmayacağız. Siyasette bize hayat hakkı tanınmıyor, diyor. Bu da nasıl köşeye sıkıştırıldığını gösteriyor. Kamuoyu bunun ne kadar farkında bilmiyorum ama bu Türkiye açısından vahim, BDP’nin bu ruh haline girmesi iyi bir şey değildir.
• Ama bu da bir tür tehdit içermiyor mu?
Çaresizlik diyelim... 7 parti kapatılmış. Beni kimse Ahmet Türk’ün neden siyasi yasaklı olduğuna ikna edemiyor. Bakıyorsunuz iddianameye, ‘Mister’ demiş ‘mösyö’ demiş, yani ‘bay’ demiş diye Ahmet Türk’ü, Aysel Tuğluk’u siyasi yasaklı yapıyor, DTP’yi kapatıyorsunuz. O kesim içinde olduğum için, BDP de kapatılırsa başka bir parti ile devam edecek takat kalmadığını görüyorum.
Şiddet açılım yüzünden artmadı
• Öcalan: 31 Mayıs’tan sonra aradan çekiliyorum savaşçılar devreye girecek. Karayılan: Artık demokratik özgürlük ilan etme hedefiyle hareket edeceğiz. Emine Ayna: Savaş sadece Kürdistan’da olmayacak diyor. Bu arada terör eylemleri artıyor, askere pusular kuruyor. PKK ne yapmaya çalışıyor?
Başkalarının ne yapmaya çalıştığına bakmak yerine silahlı mücadele zeminini gereksiz kılacak adımları atmamız gerekiyor. Sivil zeminde, TBMM’de çözüm iradesi göstermezsek siyasi alanı başka yapılar dolduruyor.
• Meclis’teki parti BDP de parti kapatılırsa başka parti kurmayacağız,diyor. Bu fotoğraf bize ne diyor?
Bu fotoğraf bir siyasi kilitlenmeyi gösteriyor. AK Parti iktidarının somut adımlar atamamasından kaynaklanan bir durum. Bu sorunu şiddetle çözemeyiz, inkar ederek de çözemeyiz. Türkiye 2007’den beri ciddi zaman kaybetti. Üniter devlet çatısı altında bu reformları yapabilseydik siyasi kilitlenme olmazdı. Mazeret bulup hayıflanmak yerine acilen çözüm bulmalıyız. Temmuz ortasına kadar Meclis açık kalacaksa inatlaşmaktan vazgeçmek, tüm partilerin konu üzerine kafa yormasını sağlamak zorundayız. Bunlar politik kararlılık gerektiren meseleler. Muhalefetin söylediği gibi açılım oldu diye şiddet artıyor insanlar ölüyor değil ki. Ortada kadim bir mesele var. Bunu tek başına AK Parti çözecek de değil, geçen zaman maalesef iyiye işlemiyor.
Silahlara vedanın her yolu aranmalı
• Bazı BDP vekillerin açıklamaları, DTP kapıtılınca önce sine-i millet denilip Öcalan Meclisi işaret edince meclise dönülmesi, siyasi muhatap olarak İmralı’nın adres gösterilmesi vb. BDP’nin zihinlerdeki pozisyonunu daha da şüpheli kılmadı mı?
Herkes hatalı sadece BDP değil. BDP’nin genel başkanları dahil herkes, askeri bir yapılanma üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğunu söylüyorlar. Habur’dan girenler tutuklandı. Ama devlet tuzak kurmaz ki. Önce insanları çağırıp sonra tutuklamaz ki. Esas mesele PKK’yı dönüştürmek, açık sivil zeminde siyaset yapılmasını sağlamak, silahlar nasıl tasfiye edilecek yol haritası çıkarmak. Somut adım atmak. Amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil ki. Faturayı BDP’ye kesmek yerine.
• Ne istiyor BDP?
Yüzde 10 barajı insin, bölgede en çok oy alanın baraj sıkıntısı olmasın istiyor. Yurttaş merkezli anayasa istiyor.TMK mağduru çocuklar gibi konulardaki tutum değişikliği de BDP’nin tutumunu değiştirebilir.
Milletvekilleri Öcalan’la görüşsün
• Bunlar yeterli olacak mı? Kimse bu kimlik talepleriyle kitlesel eylem yapmıyor ama Öcalan’ın özel günlerinde, saçının kesilmesi ihtimalinde vs. kitleler meydanlara çıkıyor. Öcalan da Kürtlerin kimlik taleplerinin önüne kişisel talep ve arzularını koymuş görünüyor. Öcalan ne istiyor?
Gördüğüm kadarıyla konuya ‘demokratik cumhuriyet’ denilen hattan bakıyor. Milletvekillerinin hangi partiden olursa olsun, İmralı dahil cezaevlerine ziyaretlerde bulunma hakkı var. Değişik partilerden milletvekilleri, sorunun çözümü için Öcalan dahil her kesimle herkesle müzakere ederek bu şiddet ortamından çıkılsın.
• Bahçeli de, Kılıçdaroğlu da mı?
İsim vermek doğru mu, ama milletvekilleri olabilir. Bilgi alış verişinde bulunmak şiddet ortamından çıkmak için bir kolaylık sağlayacaksa, denenebilir. Değerlendirilmelidir. Nerelere mayın gömüldüğünün haritası mı çıkarılacak, silahları bırakmak için somut nasıl bir takvimle ne adım atılacak, konuşulmalı. Ya da bunlara karşı olan ne önerdiğini söylemeli.