17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili yayın yasağına karşı yapılan bireysel başvurunun, Anayasa Mahkemesi üyelerinin oy çokluğuyla kabul edilebilir bulunması gerektiği yönündeki iddianın gerçekle örtüşmediği bildirildi.
Abone ol17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili yayın yasağına karşı Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurunun, oy çokluğuyla kabul edilebilir bulunması gerektiği yönündeki iddianın gerçekle örtüşmediği bildirildi.
Anayasa Mahkemesinden yapılan açıklamada, bugün bazı basın yayın organlarında "AYM'den İki Fahiş Hata" başlıklı bir haber yayınlandığı, konuyla ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
Açıklamada, haberde, 2014/18803 sayılı söz konusu bireysel başvurunun "kişi yönünden yetkisizlik" nedeniyle oy çokluğuyla kabul edilemez bulunmasına rağmen oyların hatalı sayıldığı ve başvurunun yediye karşı dokuz oyla kabul edilebilir bulunması gerektiği iddiasında bulunulduğu aktarıldı.
Habere konu bireysel başvurunun, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 2014'te "kişi yönünden yetkisizlik" nedeniyle oy çokluğuyla kabul edilemez bulunduğu hatırlatılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Söz konusu başvuruyla ilgili Mahkememiz kayıtlarında bulunan oylama çizelgesinden açıkça tespit edildiği üzere, başvurucuların bir kısmı yönünden Mahkememizin dokuz üyesi, geriye kalan başvurucular yönünden ise on üyesi başvurunun kabul edilemez olduğu yönünde oy kullanmışlardır. Bilindiği üzere bireysel başvuruda kabul edilemezlik kararı farklı gerekçelere dayanabilmektedir. Nitekim habere konu kararda, kabul edilemezlik yönündeki karara katılan iki sayın üyemiz bu sonuca çoğunluğun 'kişi yönünden yetkisizlik' gerekçesinden farklı gerekçeyle katılmışlardır. 'Farklı Gerekçe', karar sonucuna katılmakla birlikte bu sonuca ulaşılırken değişik bir gerekçeden hareket edildiğine işaret eder. Bu nedenle Mahkememizin ilgili kararında 'Farklı Gerekçe' başlığı altında yapılan açıklamaların herhangi bir şekilde 'Karşı oy' olarak nitelendirilmesi mümkün değildir."
Açıklamada, üyelerin kaleme aldıkları farklı gerekçede de çoğunluğun ulaştığı "kabul edilemezlik" sonucuna farklı gerekçeyle katıldıklarının anlaşıldığı bildirildi.
Yüksek Mahkemedeki başvurular müzakere edilip karara bağlandıktan sonra üyelerin "Farklı Gerekçe" başlığı altında kaleme aldıkları görüşlerin içeriklerinin tamamen kendi takdirlerinde olduğu aktarılan açıklamada, Yüksek Mahkemenin bu sürece herhangi bir müdahalesinin olamayacağı ifade edildi.
Açıklamada, "Anılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi üyelerinin oy çokluğuyla kabul edilebilir bulunması gerektiği yönündeki iddia gerçekle örtüşmemektedir" denildi.
"Karar sonucuna etkisi bulunmamaktadır"
Haberde yer alan ikinci iddianın ise başvuruculardan birinin isim benzerliği nedeniyle görevine ilişkin nitelendirmede hata yapıldığı yönünde olduğu hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Kararda bu iddia açısından maddi bir hatanın bulunduğu görülmekle birlikte başvurucunun görevinin karar sonucuna bir etkisi bulunmamaktadır. Zira Genel Kurulu oluşturan üyelerimizin çoğunluğu, başvurunun tüm başvurucular yönünden kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Karar sonucuna etkili olmayan bu türden maddi hataların Mahkememizce her zaman tashihi mümkün bulunmaktadır. Nitekim Mahkememizin 10 Aralık 2014 tarihli kararındaki bu hususa ilişkin maddi hata, yapılan başvuru üzerine ek kararla düzeltilmiştir."