BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Analiz: Arap Birliği nedir?

1945 yılında kurulan Arap Birliği'nin tarihinden köşe taşları ve Arap Baharı ile birlikte üstlenmeye başladığı yeni rol.

Abone ol

Arap Birliği, halkının çoğunluğu Arap olan ya da Arapça'nın resmi dillerden biri olduğu ülkelerin oluşturduğu gönüllü birliğin adıdır.

Uzun adı Arap Devletleri Birliği olan birliğin resmi amacı üye devletler arasındaki bağı güçlendirmek, politikalarını eş güdümlü bir hale getirmek ve ülkeleri kamu yararına yöneltmek.

Birliğin, bağımsız bir devlet olarak kabul ettiği Filistin de dâhil olmak üzere 22 üyesi bulunuyor.

Arap Birliği'nin oluşturulması fikri ilk olarak İngilizler tarafından Arap ülkelerini Mihver Devletlere karşı harekete geçirmek için 1942 yılında ortaya atıldı.

Ancak, Birliğin kurulması İkinci Dünya Savaşının sona ermesine yakın, 1945 yılı Mart ayında kuruldu.

Birliğin kurulduğu dönemdeki gündemi, hâlâ sömürge olan Arap devletlerinin kurtuluşu ve Filistin’deki Yahudi topluluğunun bir Yahudi devleti kurmasını engellemekti.

Birliğin en üst organı olan Konsey, çoğunlukla dışişleri bakanları olmak üzere ülkelerin temsilcilerinden ve daimi delegelerden oluşuyor.

Mart ve eylül aylarında olmak üzere yılda iki kez bir araya gelen konseyde, her bir devletin, büyüklüğünden bağımsız olarak bir oy hakkı bulunuyor.

Birliğin günlük işlerini ise genel sekreter, yönetim organı, konseyin yürütme kurulu ve özelleşmiş bakanlıklar yürütüyor.

Genel Sekreter: Nebil el-Arabi

Nebil el-Arabi, 2011 yıl Mayıs ayında yine Mısırlı olan Amr Musa’nın yerine seçilmişti. El-Arabi Temmuz ayında göreve başlamıştı.

1935 yılında doğan ve avukatlık eğitimi alan el-Arabi, Mısır diplomasisinde uzun yıllar boyunca önemli roller üstlenmiş, İsrail ile Camp David'de yapılan müzakerelerde de bulunmuştu.

El-Arabi Hüsnü Mübarek'in devrildiği 2011 yılı ayaklanması sırasında cumhurbaşkanı Mübarek'in görevden ayrılmasının sağlanması konusunda arabuluculuk yapan kişiler arasında da bulunmuştu.

El-Arabi, Arap Birliği'nin başına geçmeden önce kısa bir süre dışişleri bakanlığı görevini de üstlenmişti.

İsrail'le yaptığı barış anlaşması üzerine birlikten ihraç edildiği 1979-1991 yılları dışında Arap Birliği'nin tüm genel sekreterleri Mısır'dan seçildi.

Üyeler arası bölünme

Arap Birliği'nin üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle yüksek bir etkinliği olmamıştı.

Soğuk Savaş sırasında, Arap devletlerinin bazıları Sovyetler Birliği'ne yakın dururken, diğerleri ise Batı'ya yakın durmuştu. Bu yıllar arasında Irak ile Mısır arasında liderlik mücadelesi yaşanmıştı.

Suudi Arabistan, Ürdün ve Fas gibi monarşi ile yönetilen devletler ile Cemal Abdülnasır yönetimindeki Mısır, Baasçı Suriye ve Irak ve Muammer Kaddafi yönetimindeki Libya gibi "devrimci" devletler arasında da mücadele yaşandı.

Saddam Hüseyin yönetimi altındaki Irak'a karşı Amerika Birleşik Devletleri liderliğinde başlatılan savaş ve işgal sırasında da bu devletlerin bazıları savaşa destek çıkarken, diğerleri ise destek vermemişti.

Arap Birliği'nin verdiği kararlar yalnızca bu kararları onaylayan üyeler için geçerli oluyor.

Birlik, bu tür bölünmeler nedeniyle dünya siyasetinde ciddi bir rol oynayamadı.

"Arap Baharı"nın getirdiği yeni rol

Arap Birliği, Arap Baharı ile birlikte, amaçlarını pratikte yeniden tanımlayıp yeni roller üstlenmeye başladı.

Birlik, Birleşmiş Milletler'in Muammer Kaddafi yönetimindeki Libya'ya karşı harekete geçmesini desteklemiş, Suriye'deki gösteriler üzerine bu ülkeyi üyelikten çıkarmıştı.

Birlik üyeleri, İsrail işgali atındaki Filistinlilere destek olmak gibi noktalarda uzlaşıyor olsalar da bu konudaki çabaları açıklamalar yapmaktan, bildirge yayımlamaktan ileri gitmiyor.

Bu konuda attığı en büyük adım, 1948 ila 1993 yılları arasında İsrail'e uyguladığı ambargoydu.

Birlik, Bahreyn'deki Şii ayaklanmasının kanlı bir şekilde bastırılmasına karşı harekete geçmemiş, Suudi Arabistan'ın bu ülkedeki isyanın bastırılması için zırhlı birliklerini göndermesine de tepki göstermemişti.