BIST 9.660
DOLAR 34,60
EURO 36,29
ALTIN 2.932,62
HABER /  SPOR  /  FENERBAHÇE

Anadolu takımı hocası Erol Bulut hala İstanbul'a gelemedi

Kadıköy'de Galatasaray derbide Fenerbahçe'yi 1-0 mağlup etti. Spor yazarları bu maç hakkında ne dedi?

Abone ol

Süper Lig'in 24. haftası dev bir derbiye sahne oldu. Şampiyonluk mücadelesi veren iki ezeli rakip Fenerbahçe ile Galatasaray, Kadıköy'de karşı karşıya geldi. Ülker Stadı'nda corona virüs önlemleriyle seyircisiz oynanan zorlu mücadeleyi Galatasaray, yeni transferi Mısırlı oyuncu Mostafa Mohammed'in golüyle 1-0 kazandı. Bu sonuçla üst üste 5. maçını kazanan Galatasaray puanını 48'e çıkararak yeni lider olurken 9 maç sonra kaybeden Fenerbahçe ise 48 puanla ikinci sıraya geriledi.

Spor yazarları maçın ardından iki takımı ve hocasını teraziye koyup değerlendirdi. Ortaya çıkan sonuç şu; Erol Bulut eleştirildi, Fatih Terim övgüyü hak etti.

Şansal Büyüka: Galatasaray geçen sezon kazanarak yirmi yıllık esaretin zincirlerini kırmıştı. Bu sezon bir daha kazanarak, “O günler, o sezonlar geçti” diye bağırıp Kadıköy’de krallığını ilan etti. Galatasaray, orta alanda savunmaya dönük sigortası Gustavo’dan, hücuma dönük sigortası Pelkas’tan yoksun kadrolu Fenerbahçe önünde zaten daha şanslıydı. Galatasaray, öne geçtikten sonraki dakikaların dışında zaten topa ve oyuna egemen olan taraftı. İlginçtir, buna rağmen Fenerbahçe’nin çok önemli dört pozisyonu “ahtapotun kolları”na takıldı. Mesut’u alıyorsun; Avrupa’yı, İrfan’ı alıyorsun; Türkiye’yi sallıyorsun... Ama Fenerbahçe‘ye yakışır kalitede bir santrfor almıyorsun. Mesut’u aldın, büyük iş, kabul... Peki sorarım; Mesut o altın ayaklarını hangi golcü için kullanacak? Bu konuda Fenerbahçe’nin futbol aklı sınıfta kalmıştır.

Mehmet Demirkol: İlk yarıda ‘Bu adam nerede?’ dediğimiz Mostafa Mohamed’in becerisini gördük. Goldeki vuruşu birinci sınıftı. Bunun yanında kafa toplarına hem çıkışı hem de darbeli vuruşları da etkileyiciydi. Erol Bulut Alanya maçına benzer bir planla maça çıktı. Gerçi 25 faul olan ilk yarıda oyun hakkında çok fazla bir analiz yapmak mümkün değil. Planı, soldan erken ortalarla Galatasaray stoperleriyle Muslera arasına Samuel’in atacağı koşular üzerineydi. Aslına bakarsanız şanslar da buldular. Biri Samatta’nın kornerden gelen topa vurduğu kafayla... İkinci yarıda Galatasaray oyun merkezini biraz daha ileri itip, merkezden iyi zorlamaya başladı. Orada yarattıkları kalabalık aslında riskliydi çünkü Fenerbahçe ’nin hızlı adamlarını 1’e 1’de bıraktılar. Ancak bu işledi çünkü Fenerbahçe savunma ve orta sahası o baskıdan çıkacak organizasyonu kuramadı. Böylece biz izleyenler de ilk yarıda ‘bu adam nerede?’ dediğimiz Mostafa Mohamed’in becerisini gördük. Goldeki vuruşu birinci sınıftı. Bunun yanında kafa toplarına hem çıkışı hem de darbeli vuruşları da etkiliciydi.

Deniz Çoban: Derbinin 20. dakikasında Serdar Aziz’in dirseği, topsuz alanda Donk’un yüzüne geldi. Top, her ne kadar Altay’ın elinde kalsa da ve o bölgeye gelmemiş olsa da bu darbe, çok netti ve kontrolsüzdü. Galatasaray lehine penaltı kararı verilerek sarı kart gösterilmesi gerekirdi. 26. dakikada kafa topu mücadelesinde Donk’un Altay’a faulü gerektirecek bir müdahalesi yoktu. Faul hatalıydı. 45+1’de Linnes-Valencia mücadelesinde Galatasaraylılar penaltı beklediler. Valencia’nın Linnes’in baldırına diziyle bir teması var ama bu temasın Linnes’i düşürecek bir temas olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla hakemin devam kararını doğru buluyorum. Oyunun 75. dakikasında Fenerbahçe’nin Ozan’la kazandığı gol, VAR müdahalesi ile ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Bu çizgiler hakemler tarafından VAR odasında çiziliyor ve doğruluğuna inanmak zorundayız. Şunu belirtmeliyiz ki gözle tespit edilebilecek bir ofsayt değil.

Bülent Timurlenk: Erol Bulut'un Gustavo, İrfan Can ve Pelkas'ın sakat, Mesut'un da hazır olmadığı orta sahasıyla oyunu kendi sahasında kabul etmesi bir tercih değil, mecburiyetti. Bu sayede Onyekuru'ya boş alan bırakmayacak, kendi hızlı adamı Samuel ile kontratağı arayacaktı. Galatasaray topa %60 sahip olduğu birçok maçta olduğu gibi şutu az düşünen ve final paslarını vermekte zorlanan oyunuyla Fenerbahçe'yi umutlandırdı. Çok eksik ezeli rakibine G.Saray puan kaptırsaydı, bu oyuncu performanslarının yetersizliğiyle anlatılırdı. Taktikle değil! Yeni golcüleriyle kazandılar, yeni adamlarıyla maçın sonunu getirdiler. Erol Bulut sezon içinde birçok maçta eleştiriyi hak etmiştir ama dün derbideki şanssızlığı sezonu sırtlayan Gustavo ve Pelkas'ın yokluğuydu… Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olmak istemedi maç başlarken. Bittiğinde bulguru da kaybetti.

Ömer Üründül: Yine Taylan her yere yardım götürdü. Donk ve Marcao da son maçlardaki gibi beklenen performanslarını gösterdiler. Muslera zaten başlı başına bir kazanç. F.Bahçe'de sezon başından beri vurguladığım bir konu var. Samatta, Valencia ve Thiam fizik açıdan çok yetersizler. Ligde bütün takımlarda santrfor var ama F.Bahçe'de yok. Mostafa transferi, G.Saray'da tam isabet. Alıştıkça katkıları daha da artacak. Bu transfer G.Saray'ın santrfor sorununu çözmüştür. F.Bahçe ise Osayi'den ilerleyen maçlarda olumlu verimler alacaktır.

Serdar Ali Çelikler: Fenerbahçe kendi evinde Beşiktaş'a yenildi, Galatasaray'a da yenildi. Şimdi ya Fenerbahçe'nin kadrosu bu iki rakibinin kadrolarından zayıf, ya paraları ödemeyen bir yönetim var, ya da bu iki rakibinin de hocaları Fenerbahçe'nin hocasından iyi yönetiyor takımlarını. "Erol Bulut, elindeki imkanlarla başlangıç 11'ini seçti" denilebilir. "Adam ne yapsın, takım kendi kendine gol yedi" denilebilir. Ama işte fark burada zaten. Erol Bulut çok iyi bir Anadolu takımı hocası. Hala Alanya'da, Malatya'da kalmış. İstanbul'a hala gelemedi. Geleceği de yok. Ama 3 büyükler İstanbullu ve hocası da İstanbullu olan kazanır. Sergen Yalçın da Fatih Terim de İstanbullu. Bulut hala gelemedi. "Muslera ve 1 forvet almaları halinde şampiyonluğun en büyük favorisi G.Saray'dır" demiştim. Aynen öyle oldu. G.Saray şampiyonluk yolunda daha rahat yürüyecektir. Daha çok maç var. F.Bahçe açısından kaybedilmiş bir şey yok elbette. Ama benim anlattığım şey bir zihniyet farkı. Ve F.Bahçe'nin mevcut zihniyeti yarışta olamaz.

Ali Ece: 11. dakikada Galatasaray %72’lik oranda topa sahip olmuştu ama o ana kadar gole en fazla yaklaşan Samatta ile Fenerbahçe’ydi. 3. dakikada Samatta biri Muslera’ya olmak üzere üst üste iki tane çok klas çalım attı ama sonrasında belki de kariyerindeki en kötü vuruşu yaptı. Derbide hakem Cüneyt Çakır olunca tabii oyun ekstra duruyor. İlk 30’da tam 14 kez faul düdüğü ile durdu mesela. Bunların yarısına 5 büyük ligde pek de faul çalınmıyor. Serdar Aziz-Donk pozisyonu ise dünyanın her liginde en azından VAR’dan inceleniyor. İncelersin sonra, “Serdar, Donk’u görmüyor tamamen kaza” diye yorumlayıp penaltı vermezsin ona saygı duyar itiraz etmem ama Cüneyt Çakır’ın Süper Lig’de yönettiği derbilerin ilk yarılarında yaptığı Stevie Wonder taklitleri artık kabak tadı verdi! Galatasaray’ın sezonun 2. yarısında attığı 6 golün 5’inin yeni transferlerden gelmesi tesadüf değil hepsi nokta transferler. Fenerbahçe’nin ise Mesut ve Sosa aynı anda sahadayken +9’luk dilimde bile uzun top oynaması Erol Bulut’un hanesine büyük bir eksi yazar. Thiam gibi son oynadığı 8 maçta 4 gol 2 asistlik katkı yapan formda bir forvet yerine Cisse’yi sahaya sürmesi zaten bambaşka bir tartışma konusu!

Uğur Meleke: Fenerbahçe’nin çok yönlü kadrosunun başında tek yönlü bir teknik adam var. Eğer müsabakalar onun istediği yönde gelişmiyorsa, o kaliteli kadrodan çok az ürün alabiliyor bu hoca. Erol Bulut hep rakibin hamle yapmasını ve oradan ekstra bir fırsat oluşmasını umuyor. Büyük takımın ana planı olamaz bu. Büyük takım proaktif olur. Ritmi belirlemeyi dener. Önlem alan değil, önlem aldıran olmaya çalışır. Erol Bulut’un yönetim tarzında bu duyguları ben göremiyorum doğrusu. Erol Bulut’la ilgili en şaşırdığım konulardan biri de, mağlup duruma düştüğünde bile takımını önde baskıya göndermiyor. İki kişiyle (Samatta Donk’a, Mert Marcao’ya) gidiyorlar baskıya. Arkadan organize biçimde gelmiyorlar. Büyük takım davranışı değil bu bence.