Amsterdam Belediyesi'nin, kentteki Türkiye ve Fas kökenli göçmenleri "davranış şekillerini belirlemek" amacıyla fişlediği belirtiliyor. Psikolojik Operasyonlar adlı çalışmaya, polis ve Afganistan'da görev alan özel komandoların yer katıldığı ortaya çıktı.
Abone olAmsterdam Belediyesi'nin, kentteki Türkiye ve Fas kökenli göçmenleri "davranış şekillerini belirlemek" amacıyla fişlediği belirtiliyor.
"PsyOps" (Psikolojik Operasyonlar) adlı çalışmaya, polis ve Afganistan'daki Hollanda gücünde görev alan özel komando biriminin de katıldığı ortaya çıktı.
Çalışmada Türkiye ve Fas kökenli göçmenler çeşitli gruplara ayrıldı. "En savunmasız oldukları yerler ve dışarıdan gelen müdahalelere nasıl tepki verdikleri" araştırıldı.
Trouw gazetesinin haberine göre 2012 yılında başlatılan çalışma, 2014 yılına kadar devam etti.
"Fişleme" olarak değerlendirilen araştırmanın sonuçları kamuoyuna açıklanmadı.
Türkiye ve Fas kökenli göçmenlerin davranış biçimlerini belirlemeyi amaçlayan araştırma Güvenlik ve Adalet Bakanlığı tarafından finanse edildi.
Amsterdam Belediyesi araştırma için Afganistan'da görev yapan özel bir komando birliğinden yardım istedi.
Bu birlik, barış gücü görevinde yerel halkın güvenini kazanmak ve davranış şekillerini incelemek amacıyla eğitildi.
Proje polis ve askerlerce ortaklaşa yürütüldü.
Çalışmanın, Hollanda tarihinde bir ilk olduğu belirtiliyor.
İşçi Partili (PvdA) Belediye Başkanı Eberhard van der Laan'a göre bu bir, "kamu yararına askeri yardım" uygulaması.
Araştırma kapsamında polis ve askerler sivil kıyafetlerle Bos en Lommer semtindeki halkın içine karıştı.
Camiye gidenler, küçük çocuklular
Bir yandan göçmenler hakkında bilgi toplandı, diğer yandan asker ve polislere uzak savaş bölgelerinde barış misyonlarına yönelik geliştirilen yöntemler öğretildi.
Çalışma kapsamında semtteki Türkiye ve Fas kökenli göçmenler gruplara ayrıldı. Göçmenler, “25-40 yaş arası camiye gidenler”, “Küçük çocukları olan göçmen aileler” gibi başlıklarla incelendi.
Ancak araştırmada “Hollandalı aileler” başlığı yer almadı.
Türk ve Faslı göçmenlerin "en savunmasız oldukları yerler", "dışardan gelen müdahalelere nasıl tepki verdikleri" ve "onlara en etkin ulaşma yöntemleri" araştırıldı.
Araştırma raporunun davranışı etkileyen koşullar bölümünde, göçmen gruplar için "askeri yöntemlerin uygulanabileceği" önerisi yer alıyor.
Antropolog Paul Mutsaers, projeye tepki gösteriyor.
Mutsaers, Hollanda polisinin ırk ayrımcılığı yaptığını belgeleyen bir isim. Ona göre bu proje batılı olmayan göçmenlere karşı, "telkin ve yönlendirme" amacı güdüyor.
Askeri Etik öğretim üyesi Desiree Verweij de projeyi eleştiriyor. "Düzeni bu şekilde saplayan bir polisi kimse istemez" diyor.
"Proje başarılı"
Projenin başındaki isim, polis başmüfettişi Carolien Dijkstra ise, "fişleme" iddialarına karşı çıkıyor.
Projenin, toplum içindeki farklı gruplarla daha iyi iletişim kurulmasını sağladığını savunuyor.
Polisin görevlerinden birinin de suçu önlemek olduğunu söyleyen Dijkstra, bunun da halkla birlikte yapılabileceğini belirtiyor.
Askerlerin de projede yer almasını şu sözlerle savunuyor: "Askerlerin olmasının güzel tarafı onların nötr kalmaya alışkın olmaları. Asker bu alanda bir yol haritası da geliştirmiş. Bir tankla bilmediğin yabancı bir bölgeye giriyorsun, buradaki kültürel kodları da önceden bilmen gerekir. Halkın da sana yardım etmesini istersin.”
Amsterdam polisine göre proje başarılı oldu.
Bu nedenle, etnik köken konusundaki çalışmalar için 8 yeni memur ve onları eğitecek 3 uzman işe alınacak.