Gazze’de yaşanan katliamın yetmiş ikinci gününde…
Kadim Filistin davasını, İsrail’in 1948’de kurulmasıyla artan
çatışma ve savaşları,
Filistinli örgütler ile bölgesel aktörlerin hamleleri,
7 Ekim’de Filistinli direniş gruplarının Hamas’ın
saldırıları,
Bu saldırılar karşısında İsrail’in güvenlik zafiyeti yaşadığı
iddiaları,
Netanyahu’nun “Savaştayız” ifadesiyle İsrail
Devleti’nin başlattığı “Katliam ve Terör ”
hamleleri,
İsrail-Filistin savaşının yakın ve orta vadede doğuracağı
etkiler…
Gibi gibi konu başlıkları 72 gündür tüm dünya da konuşuluyor.
Hatta Birleşik Krallıklar, Fransa ve Amerika bile ilk başta
Hamas’ın saldırısına karşı İsrail’in tanzik etkisi yapıp geri
çekileceğini ama geçen süre içinde İsrail’in bu yaptığının işgal
olduğunu ifade ettiler. İsrail; Filistin halkını yok etmekle
kalmıyor şehrin hafızasını silerek ilerliyor. Tıpkı züccaciye
dükkanına giren fil gibi, yıkıp geçiyor.
Bu bir savaş değil terör.
Gazze'den çok vahim ve acı haberler gelmeye devam ediyor.
Silahsız siviller bombaların ve silahlı saldırıların hedefi oluyor.
Çocuklar, hasta veya engelli insanlar, yaşlılar, kadınlar silahsız
sivil halk acımasızca öldürülüyor. Yapılanlar savaşın ötesine
geçti. Yaşanan insani dram bir an önce kontrol altına alınmalı,
aksi takdirde intikamla yetişen bir nesil olacak. O nesilde çıkıp
yapılan bu katliamın misillemesini yapacak.
Krizden çatışmaya evrilen durumun yatıştırılması aynı zamanda
çözüm için her iki tarafında memnun olacağı adımların süratle
atılması gerekiyor. Aksi takdirde insani dramlar artarak devam
edecek. Hayatlara son verme hali bir döngüye dönüşecek.
Sorunun çözümünde öncelikle duygularla hareket etme halini bir
kenara bırakılıp, akil yöntem, söylem ve araçlar kullanmak
gerekiyor. Böyle bir tercih için meseleyi çözme kapasitesi olan,
sorunun öznesi olmayan, dışarıdan bakan göz olması önemli bir
unsur.
Ukrayna saldırısı sonrası Rusya ile Batı arasında "açık
kapı" olma politikası Türkiye’nin dış politikasının
potansiyelini ortaya koymakta. O nedenle Türkiye böyle bir dış
politika açılımı yaparken Filistin’de yaşanan gerilimin
sonlandırılmasına ve kalıcı bir sükunet döneminin kurgulanmasında
katkı sağlayan samimi duruşuyla züccaciye dükkanındaki İsrail’i
çıkarmalı.
Batılı devletler ve ABD, Türkiye önyargısından sıyrılıp,
çıkarlarından vaz geçip barış adına harekete geçmeli. Erdoğan
merkezli başarı hikayesini kabul etmeliler.
Sorunun doğrudan tarafı olan İsrail, Türkiye’nin bölgede
güvenlik ve istikrara katkı sağlayabileceğinin farkında. Ancak
İsrail iç siyasetindeki muhafazakarlaşma ve Amerikan garantörlerine
duyulan aşırı güven maalesef kısıtlayıcı etki gösteriyor.
Soykırıma varan felaket, İran ile güdümündeki silahlı grupların
barış sürecine engel olmasıyla karşılaşabilir. Bunu da göz ardı
etmemek gerekir.
Kör düğüm olmuş İsrail-Filistin meselesi için Türkiye’nin
"arabulucu" veya "garantör"
misyonları daha hızlı hareket etmeli.
Hamas’ın elindeki rehinelerin salıverilmesi ve İsrail’in
saldırılarını durdurması için teşvik edici yaklaşılmalı. Barış için
cesur davranılmalı, yoksa masum onca canın yok oluşu devam edecek.
Züccaciye dükkanında ki fil çıkarılmazsa .hiçbir şey sağlam
kalmayacak.