Zirve Yayınevi davasının 78. duruşması
Abone olZirve Yayınevi’nin 78. duruşmasında eski misyonerler olan sanık ve gizli tanık İlker Çınar ile tutuklu sanık Levent Ercan Gelegen, mahkemede...
Zirve Yayınevi’nin 78. duruşmasında eski misyonerler olan sanık
ve gizli tanık İlker Çınar ile tutuklu sanık Levent Ercan Gelegen,
mahkemede “Elhamdülillah” ifadeleri ile dikkat çektiler.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Zirve Yayınevi cinayetlerine
ilişkin davanın 78. duruşmasının ikinci bölümünde ilginç diyaloglar
yaşandı.
Sanık Levent Ercan Gelegen: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
Anayasamızın 10. ve 20. maddesinde geçen özel hayatın gizliliğini
ihlal eden İlker Çınar, benim özel hayatımla ilgili çeşitli
iddialarda bulunmuştur. Suç duyurusunda bulunmasını istiyorum.
İlker Çınar, benimle Polatlı köyünde ne görüştüğünü, ne
konuştuğunu, ne yaptığını anlat. İhaneti bırak, her şeyi anlat.
Misyonerlerin seni 200 bin dolar karşılığında bir ev ve bir araba
ile ikna ettiği doğru mu? Benimle Polatlı köyünde görüşürken
işbirliği teklif ettin. Ama ben hain değilim. Hıristiyan olarak
yaşadığım 4 yıldan utanıyorum. Şuanda namaz kılmaya başladım.
İlker Çınar: Aynısını Mehmet Ülger’de iddia etti. Levent Ercan
Gelegen sende aynı ağızla konuşuyorsun.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Sen savunma yaparken ‘Ben
Hıristiyan’ım’ demedin mi?
Sanık Levent Ercan Gelegen: Hayır efendim, ben Mesih inancındayım
dedim.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Ne farkı var?
Sanık Levent Ercan Gelegen: Mesih inancında olan bir kurtarıcı
bekler.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Sen hangi tarihlerde Hıristiyan
oldun, ne zaman Müslüman oldun?
Sanık Levent Ercan Gelegen: Elhamdülillah Müslüman’ım. 2001-2005
tarihleri arasında Hıristiyan’dım. 2005 yılından sonra
misyonerlerden uzaklaştım. 2008 yılından sonra dini inançlar
konusunda boşluğa düştüm. Cezaevine düştükten sonra 3 ay önce
cezaevine imam gelip gitmeye başladı. Bana yeniden bir şeyler
anlattı. Ben 3-5 ay önce Müslüman oldum.
Sanık Levent Ercan Gelegen: İfadenizde ‘Beni tehdit ettiler, akıllı
ol dediler. Akıllı ol terimi bir infaz terimidir’ dediniz. Mahkeme
huzurundaki ifadenizde ‘Levent aç gözünü, akıllı ol, bildiklerini
itiraf et’ dediniz. Bu ifade ile benim infazımı mı verdiniz? Siz
bir suç örgütü üyesi misiniz? Beni kim öldürecek?
İlker Çınar: Levent, çok zeki olduğunu burada ispatladın, hakkını
vermek istiyorum. Akıllı ol derken, dürüst ol, bildiklerini anlat
demek istedim.
Levent Ercan Gelegen sorularını tamamlayarak yerine geçti.
“O MAHKEMEDE YARGILANAN KİŞİ BEN DEĞİLİM”
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Hurşit Tolon dedi ki, ‘Sen daha
hangi birlikte görev yaptığını bilmiyorsun?’ Sen hangi birlikte
görev yapıyorsun?
İlker Çınar: 10. Zırhlı Tugayı olarak geçiyor.
Avukat İlkay Sezer: Kendi ifadelerinde 10. Zırhlı Piyade Tugayı
olarak var. İddianameye de o şekilde geçiyor. İlker Çınar’ın SGK’ya
gönderdiği dilekçede de o ifade öyle geçiyor. Bugüne kadar 10.
Zırhlı Piyade Tugayı olarak geçiyor. TSK’da böyle bir birlik
yoktur.
İlker Çınar: Bir yazım hatası olabilir. 10. Zırhlı tugayı geçiyor.
1. Mekanize Piyade Taburu diyor, hatta Milan Takımı olarak
geçiyor.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Dosya kapsamına giren bir askeri
mahkeme yargılama kararı var. Mahkeme bir karar vermiş. Sen hiç
mahkeme huzuruna çıktın mı?
İlker Çınar: Ben kesinlikle böyle bir yargılamaya gitmedim. Asla
yargılanmadım. Bana, ‘Seni tereyağından kıl çeker gibi aldık’
sözünün doğruluğunu gösteren bir durum. Orada yargılanan kişi ben
değilim.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Karada temyiz edilmeden kesinleşti
diye bir not var. Temyiz etmedin mi?
İlker Çınar: Bir kişi düşünün ki hakkında böyle bir karar verilmiş
olsun, mümkün değil. Ben böyle bir olayla karşılaşmış olsaydım
temyiz ederdim. Bu bile beni doğrulamaktadır.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Sen bahsedilen mahkeme kararına
karşı cezaevine girmedin mi?
İlker Çınar: Hiç girmedim. Suçları işlemedim. Cezaevine
girmedim.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Emre Günaydın ile Levent Ercan
Gelegen arasındaki tanışıklığı anlatır mısın?
İlker Çınar: 11 Ocak 2007 tarihinde 1. Çalıştay’ın gerçekleştiği
gün Emre Günaydın ile Levent Ercan Gelegen’in resimleri gösterildi.
Tanıştıkları hususu söylendi.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: TUSHAD’ın kuruluş amacı ile
gerçekteki amacı farklı mı?
İlker Çınar: Devletin hayrına olmayan, devletin içerisine
yerleşmiş, devlete rağmen kendi varlığını sürdürmek isteyen bir
yapı.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Neden sana tek başına kurs
verdiler. Kurs veren neden tek kişi?
İlker Çınar: Çok teşekkür ederim. Her iki kursta da Levent Ersöz
benimle ilgilendi. Levent Ersöz’den birebir eğitim aldım.
Misyonerlikle ilgili ders aldım. Orada başkalarıyla tanıştırılmamız
mümkün değil. Aldığım eğitimi kara tahta üzerinde aldım. Mahkeme
Başkanı Hayrettin Kısa: Eşinin ve çocuklarının Hıristiyan yaşam
yapısı yok. Misyonerlerin arasında iken şüphelenmediler mi?
İlker Çınar: Misyonerler, bir evin hepsine Hıristiyan olarak
bakmazlar.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Buna benzer örnekler var mı?
İlker Çınar: Hüseyin Yelki’ye sorabilirsiniz. Ailesinde sadece o
Hıristiyan.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: TUSHAD bildirimleri neden mavi
değil de, kırmızı renkte geliyordu?
İlker Çınar: Bana kırmızı renkte geri bildirim gelmesi fantezim
değildi. Kuryeye ‘Neden kırmızı geliyor’ dedim. Özellikle kırmızı
renkte gelmesinin bir mesaj olduğunu söyledi.
“EHLİYETİN ARKASINDA DA İMZAM VAR, TUSHAD KİMLİĞİNDE NİYE
OLMASIN?”
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: TUSHAD kimliğini izah eder
misin?
İlker Çınar: Kimliğin arkasındaki imza bana aittir. Neden olmasın?
Başkasına ait imza olunca daha mı gerçekçi olacak.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Sen niye imza attın?
İlker Çınar: Hepimizin bir ehliyeti vardır. Ehliyetin arkasında
sahibinin imzası var. Ehliyetin arkasında benim imzam olurda,
TUSHAD kimliğinde neden olmasın. İlk kimliğimi kaybettiğimi
sanıyordum, sonra buldum. Bana ikinci TUSHAD kimliğini Mehmet Ülger
verdi. Bu kimliğe imza atmamı Mehmet Ülger söyledi.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Kimlik size verilirken bir tutanak
tanzim edildi mi?
İlker Çınar: Bana tutanak imzalatıldı.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Tutanağın bir sureti sende kaldı
mı?
İlker Çınar: Benden geri aldılar.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Ses kayıtları ne amaçla yapıldı?
Jandarmaya bunu sorduk. Ses kayıtlarının alınarak raporlanması gibi
bir sistemin olmadığı söylendi.
İlker Çınar: Ses kayıtları kısa metrajlı değildi. Ses kayıtlarının
hazırlanmasındaki amaç sahte raporların temelini oluşturuyordu.
Jandarma verdiği cevap da bunun olamayacağını söyledi. Ruhi Abat7ın
da haber elemanı olmadığını söyledi. Ama tüm ses kayıtlarında Ruhi
Abat’ın sesi var.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Abdullah Atılgan cinayetleri
biliyor muydu?
İlker Çınar: Tabi ki biliyordu, bilmeyen bendim. Bu cinayetleri
operasyon olarak nitelendirmiştir. Gerekliliğini savunmuştur.
Bildiğini de ben bizzat kendisinden duydum.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Ne diyor?
İlker Çınar: Cinayetleri kast ederek operasyondur dedi. Bunun bir
TUSHAD emri olduğunu söyledi.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Levent Ercan Gelegen ile Emre
Günaydın’ı yetiştirdiğini söylüyorsun, bunu neye göre
söylüyorsun?
İlker Çınar: Levent Ercan Gelegen, Emre Günaydın’ı tanımadığını
söyleyebilir. Emre Günaydın, hastanede kendisine geldiğinde Gelegen
ismini yazmıştır. Bilmediği bir kişiyi neden yazsın.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Ölüm listesinde olduğunu, bunun
Mehmet Çalışkan’ın getirdiğini söyledin. Mehmet Çalışkan
jandarmanın idare kısmında çalıştığını söyledi. Bu jandarmanın
emrimi?
İlker Çınar: Mehmet Çalışkan, Tarsus Jandarma’da tim komutanıdır.
Mehmet Çalışkan’ın benimle tanışıklığı bilindiği için bana bu
söylendi. Bu Mehmet Çalışkan tarafından söylendi. Gittim, 3
sayfaydı. 25 Ağustos 2008 tarihinde Tarsus Adliyesi’ne gittiğimde
bana tebliğ edilince tam olarak öğrendim. Ruhi Abat’ın imside
vardı. Bildiğim kadarıyla Ruhi Abat’a tebliğ edilmedi. Beni
öldürüp, olayı misyonerlere yükleyeceklerdi. Bunun alt yapısıydı.
Ekoller savaşına bağlayacaklardı. Bunun lat yapısı için bunu bana
tebliğ ettiler.
“ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMAN’IM. TECVİTLİ OLARAK KUR’AN-I KERİM’İ
OKUYORUM”
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa: Alkol kullanmıyorum diyorsun.
Hıristiyanlık’ta şarap meselesi var. Bu bir çelişki değil mi?
İlker Çınar: Şarap konusu sembolik bir şeydir. Biz üzüm suyu denen
bir mayı kullanıyorduk. Kesinlikle biz şarap kullanmıyorduk.
Özellikle alkolsüz üzüm suyu kullanıyorduk. Elhamdülillah
Müslüman’ım. Tecvitli olarak Kur’an-ı Kerim’i okuyorum. Kur’an-ı
Kerim’i tecvitli olarak okumayı 1 ayda öğrendim.
Mahkeme heyeti duruşmayı 4 Haziran Salı gününe erteledi.
(İHA)