Zirve Yayınevi davasında korkutma eylemi iddiası
Abone olMalatya’da 3 misyonerin öldürülmesiyle ilgili görülen Zirve Yayınevi davasının sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı İlker Çınar, Zirve Yayıne...
Malatya’da 3 misyonerin öldürülmesiyle ilgili görülen Zirve
Yayınevi davasının sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı İlker Çınar,
Zirve Yayınevindeki cinayetlerden 1 ay önce yapılan toplantıda bu
yayınevindeki çalışanlara yönelik korkutma eylemi yapılacağının
konuşulduğunu iddia etti.
Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili davanın sürdüğü Malatya 3.
Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 68. duruşmada gizli tanık İlker Çınar’ın
görüntü sistemi üzerinden ifadesinin alınmasına devam edildi.
Gizli tanık İlker Çınar, Malatya’da jandarma tarafından
misyonerlere yönelik yapıldığını iddia etiği 12 Şubat 2007 tarihli
2. çalıştayda Organize Sanayi Bölgesi’ndeki jandarma karakolunda
bir oda ayarlandığın ve kendisini burada çalışma yürüttüğünü,
karakoldaki askerlerinde kendisine ‘Komutanı’ diye hitap
ettiklerini ileri sürdü.
Malatya’da 17 Mart 2007 tarihinde yapılan toplantıya da katıldığını
belirten İlker Çınar, bu toplantıda Malatya eski İl Jandarma
Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger’in Zirve Yayınevindeki
çalışanlara yönelik bir korkutma eyleminin yapılacağını, bunun
sansasyonel amaçlı olacağını söylediğini iddia ederek, “Yapılan
toplantıda Zirve Yayınevine yönelik yapılacak korkutma eyleminin
kimler tarafından yapılacağını sordum. Ruhi Abat, Mehmet Ülger’e
bakarak, ‘Emre Günaydın hazır. Noel kutlamalarına Emre Günaydın’da
katıldı. Eylemi yapılacak kapasiteye geldi’ dedi. Emre Günaydın’ın
Zirve Yayınevindeki Hüseyin Yekli aracılığı ile oradaki çalışanlar
konusunda bilgilendirildiğini düşünüyorum. Bana korkutma eylemi
yapılacağını söylediler. Mehmet Ülger, korkutma eylemi için üst
makamlara bilgi verecekti” ifadelerini iddia etti.
Malatya’da jandarma tarafından misyonerlik faaliyetlerine karşı
sahte belge düzenlenmesi konusunda yapılan toplantılar esnasında
kendisine özel konuşmalarda kullanılmak üzere toplam 3 adet cep
telefonu verildiğini ve bunlardan 2 tanesinin sim kartını adli
makamlara teslim ettiğini ileri süren İlker Çınar, verdiği sim
kartlardan birisinin 29 Kasım 2008 tarihinde verilen sim kart
olduğunu, birisinin de kendisinin cinayetten 1 gün sonra 19 Nisan
2007 tarihinde arandığı telefondaki sim kart olduğunu kaydetti.
İlker Çınar, Ruhi Abat’ın cinayetten 1 gün sonra kendisini 3’kez
arayarak tehdit etiğini ileri sürdü.
İlker Çınar, Malatya jandarması tarafından hazırlanan misyonerlikle
ilgili sahte belgelerdeki amaç ile ilgili olarak, “Dışarıya
verilmek istenen mesajda AK Parti iktidar olduktan sonra
Hıristiyanlar kıtır kıtır kesiliyor mesajını vererek yapacakları
darbeye Batı’nın sessiz kalmasını sağlamaktı. 27 Nisan e-bildirgesi
de içeriye değil, dışarıya verilmiş bir mesajdır" dedi.
İlker Çınar, 2 Nisan 2007 tarihinde kendisini arayan Ruhi Abat’ın
“Bundan sonra şahsi telefonlarla konuşmayacağız. Köprüleri atmış
gibi konuşacağız’ dediğini ve bir gün sonra ise kendisini cep
telefonunun dinlemeye alındığını ileri sürdü.
Hakan Çevikoğlu tarafından Haziran 2008’de 13-14 yaşındaki bir
çocuk ile elden gönderdiğini iddia ederek, “Mektup da Behnan
Konutgan’ın Tarsus’a geldiğinde suikast düzenleneceği yazıyordu.
Hakan Çevikoğlu İspanya’ya gönderilerek, orada öldürüldü”
iddiasında bulundu.
İlker Çınar, Mehmet Ülger tarafından verilen brifingin Haydar
Yeşil’den elde edilen hard-disk içinde bulunduğunu ileri sürdü.
Mahkeme Heyeti duruşmaya ara verdi.
(İHA)