Zerkavi ile birlikte 400 Türk savaşıyor
Abone olTempo dergisi, Irak'ta yaklaşık 400 Türkün, ‘Yürüyüş’ adı altında Zarkavi ile birlikte ABD’ye karşı savaştığını yazdı. Habere gre hayatını kaybedenlerin sa
Tempo’nun son sayısında, Irak’ta ABD ile savaşan Türklerle
ilgili geniş bir haber yer aldı. Okan Konuralp imzalı haberde,
yaklaşık 400 Türk’ün, ‘Yürüyüş’ adı altında Zarkavi ile birlikte
ABD’ye karşı savaştığı belirtiliyor. Haberde, Yürüyüş Örgütü’nde
hayatını kaybeden Türklerin sayısının 30’u geçtiği bilgisi de yer
alıyor. Yürüyüş Örgütü sözcüsü, ‘Biz Türkiye’de bir eylemden yana
değiliz. Ama bu yaklaşımımız ABD hedefleri için söz konusu değil.
Irak’ta direnişçiler tarafından kaçırılan Türklerin öldürülmemesi
için çaba gösteriyoruz’ diyor. ABD’nin Irak’a müdahalesiyle
başlayan sürece, son noktanın ne zaman konulacağı bilinmiyor; halin
ve ahvalin bir noktalı virgülle beraber Suriye ve İran’ın da
bulunduğu diğer ülkelere yönelip yönelmeyeceği ise tahminlerin
ötesine geçmiyor. Bu bilinmezlik ve tahminler enflasyonu içinde,
bazı gerçeklerin de üstü örtülemiyor. Bu önemli gerçeklerin başında
ABD’nin bir türlü kırmayı beceremediği Irak direnişi geliyor.
DİRENİŞ BAŞLIYOR Irak’ta ABD işgaline karşı sürdürülen mücadele,
kimileri tarafından ‘Sünni Direnişi’ olarak adlandırılıyor. Bu
adlandırılış aslında bir mezhepten çok, direnişin siyasi kimliğine
yönelik bir gönderme anlamına geliyor. Çünkü, Irak’ta sürdürülen
direniş, aylarca daha çok Irak haklının ABD’nin işgaline yönelik
tepkisinin sonucu olarak ulusal bir karakter taşıdı. Fakat bu
direniş kısa sürede, temelleri özellikle Afganistan’da atılan,
Moro, Çeçenistan ve Bosna Hersek ile devam eden, neredeyse
enternasyonal hale gelen cihat anlayışı, kendini Irak’ta da
gösterdi ve Irak direnişi İslami bir kimlik kazanmaya başladı. Irak
direnişinin, İslami kimliği Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
Bu ilgiyi sağlayan ise Yürüyüş adlı yepyeni bir örgüt. Yürüyüş’ün
temelleri 1994 yılında Bosna’ya savaşmaya giden dört Türk mücahit
tarafından atıldı. O tarihten itibaren de büyük bir hızla büyümeyi
başardı. Fakat misyonu daha çok, savaş bölgesine gitmek isteyen
Türk gençlerinin örgütlenmesini sağlamaktı. Örgüt, ABD’nin Irak’a
müdahalesiyle birlikte, aktif silahlı mücadele kararı alarak
direnişe katıldı. Bu katılımla birlikte örgüt, faaliyetleriyle
ilgili bilgileri internet aracılığıyla kamuoyuna aktarmaya başladı.
Buna rağmen örgüt üzerindeki sis perdesi tam olarak aralanabilmiş
değil. ONGANİZE ETTİK Grubun Mısır’da bulunan ve internet üzerinden
yapılan görüşmeye ‘Yürüyüş’ takma adıyla katılan Şura üyesi,
örgütün yapısıyla ilgili şu bilgileri veriyor: ‘Daha önceleri cihat
amacıyla yola çıkan Müslümanlar, organize olma konusunda çeşitli
teşkilatlardan yararlanırlardı. Örneğin Afgan-Rus savaşı sırasında
Abdullah Azzam’ın kurduğu ‘Mekteb- el Hidamat’ gibi buralarda
toplanılır ve önce eğitim amacıyla cihat bölgelerindeki kamplara
sonra da Ruslarla savaşmak için cephelere gönderilirdi. Bu düzen,
Afganistan’da iç savaşın başlamasıyla bitti. Daha doğrusu o bölge
El- Kaide gibi gruplara geçti. Afganistan’a sadece eğitim amaçlı
gidildi. Kamplarda, savaş eğitimlerinin yanı sıra dini dersler de
veriliyordu. Fakat Türkiye’den katılanların oluşturduğu bir
organizasyon yoktu ve daha çok diğer organizasyonlarda
çalışılıyordu. Öte yandan böyle bir organizasyon olmadığı için
Afganistan’a gitmek isteyenler birtakım zorluklar da yaşıyordu.
Bosna Savaşı’yla birlikte bu sıkıntılar bir kez daha su üstüne
çıktı. ‘Fakat Bosna Savaşı’na katılan dört kişi, cihat bölgelerine
katılımın kolaylaştırılması konusunda bir şeyler yapmak istedi.
Çünkü Bosna Hersek’te süren savaş sırasında, bir grup savaşa
katılmak için yola çıktığında birtakım zorluklarla karşılaştı.
Kendi imkánlarıyla, yardım almadan yola çıkmışlardı. Birçok kez
sınırdan geri dönmek zorunda kaldılar. Ayrıca bölgede bütün
mücahitler, daha kendi ülkelerindeyken örgütleniyordu. Bu
örgütlenme; ulaşım, eğitim ve bölgede birlik oluşturmak açısından
önemliydi. Bu sıkıntılar ‘Yürüyüş’ün kurucusu dört kişiyi karar
almaya itti. Örgüt de bu kararın ardından kuruldu. Türk
vatandaşları hedefimiz değil ‘Biz Türkiye’de bir eylemden yana
değiliz. En azından sivil halka ve Türk sistemine karşı eylemlerden
yana değiliz. Ama ABD hedefleri konusunda değil tabii bu
yaklaşımımız. Hiçbir Türk vatandaşı hedefimiz değil. Fakat ABD
kurum ve kuruluşları hedef dahilindedir. Sivil kaybı en küçük
ihtimal dahilinde bile olsa biz buna karşıyız. Sonuçta ABD bizim
vatanımızda oturuyor, onlara karşı bir eylemde siviller zarar
görecekse eylem yapmayız. Ama her zaman bu hedefleri takip
ediyoruz. Gözümüzün önündeler her an. Her an vurabiliriz, ama
sadece ABD’lileri. Irak’ta da özellikle direnişçiler tarafından
kaçırılan Türklerin öldürülmemesi için de çaba gösteriyoruz. Zaten
son zamanlarda Türklerden kaçırılarak öldürülen olmadı.’
Sadıkoğlu’nu kim serbest bıraktırdı Yürüyüş Örgütü’nün yayımladığı
internet bildirilerinde dikkat çeken bir başka konuysa geçen
günlerde fidye karşılığında serbest bırakılan Armatör Kahraman
Sadıkoğlu ile ilgili. Sadıkoğlu serbest bırakılmadan hemen önce
yayımlanan Yürüyüş bildirisinde, şu satırlar dikkat çekiyor:
‘...Kahraman Sadıkoğlu’nun ailesine buradan duyuralım, kendisini
kaçıran direnişçi grubu ile Yürüyüş Grubu Mücahitlerinin
görüşmelerinin ardından, Türk halkına bir jest ve iyi niyet
yaklaşımı olarak, kendisinin salıverileceği söylendi... HAMAS tipi
yapılanma ‘Örgüt, Şura tarafından alınan kararlarla yönetiliyor.
Bölgeler konusunda kararlar üye sayısını veremeyeceğim bir Şura’nın
önderliğinde yapılan toplantılardan alınıyor. Kişilerle ilgilenen
alt birimler var, yapmaları gerekenler bellidir. Örneğin, gruba
katılmak isteyenler hakkında araştırma yapar, gruba alır ve eğitir.
Ayrıca hücre tipi grupçuklar vardır. Birbirlerini tanımazlar.
Dediğim gibi, kararları Şura verir. Daha çok HAMAS’ın yapısı esas
alınmıştır. Hurriyetim