Zengin-fakir uçurumu 7,7 kat arttı
Abone olTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2013” verilerini yayımladı.
Buna göre, geçen yıl en yoksul yüzde 20 ile en zengin
yüzde 20 arasındaki gelir farkı 7,7 kat olarak hesaplandı. Bu fark,
bir önceki yıl 8 kat olmuştu.
Geçen yıl, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik son gruptakiler,
toplam gelirden yüzde 46,6 pay alırken, en düşük gelire sahip ilk
gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 6,1 oldu.
Son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde
20’lik gruba göre (P80/P20 göstergesi) 7,7 kat oldu. P80/P20
göstergesi kentsel yerlerde 7,2 kırsal yerlerde ise 6,5 olarak
hesaplandı.
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden gini katsayısı bir önceki
yıla göre 0,002 puan düşüş ile 0,400 olarak tahmin edildi. Katsayı,
kentsel yerleşim yerleri için 0,392, kırsal yerleşim yerleri için
ise 0,365 olarak hesaplandı. Gelirin nüfusa dağılımındaki
eşitsizliğin grafik gösterimi olan Lorenz eğrisinde ise Türkiye
geneli için bir önceki yıla göre gelir dağılımında önemli bir
değişim olmadığı görüldü.
ORTALAMA YILLIK GELİR 29 BİN 479 LİRA OLDU
Türkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir
gelir 29 bin 479 lira olurken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı
kullanılabilir gelir 13 bin 250 lira olarak hesaplandı.
İstanbul bölgesi 18 bin 248 lira ile ortalama yıllık eşdeğer
hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumunda
iken, burayı 16 bin 294 lira ortalama gelir ile Batı Anadolu
Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 6 bin 920 lira
ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Maaş-ücret gelirleri yüzde 48,3’lük oranla toplam gelir içerisinde
en fazla paya sahip oldu. Bunu yüzde 19,7 ile sosyal transferler ve
yüzde 19,6 ile müteşebbis gelirleri izledi.
Sosyal transferlerin yüzde 92’sini emekli ve dul-yetim aylıkları
oluşturdu. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde
18,2’lik paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı yüzde 1,5
olarak belirlendi. Müteşebbis gelirlerinin ise yüzde 67,3’ü
tarım-dışı gelirlerden oluştu.
NÜFUSUN YÜZDE 15’İ YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirinin yüzde 40, yüzde
50, yüzde 60 ve yüzde 70’i kullanılarak farklı yoksulluk sınırları
hesaplandı.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate
alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 15’i
yoksulluk riski altında kaldı. Kentsel ve kırsal yerler için
hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran
yüzde 13,6, kırsal yerlerde yüzde 14,3 oldu.
SÜREKLİ YOKSULLUK RİSKİ ALTINDA BULUNANLAR
4 yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan “sürekli yoksulluk”
oranı, son yılda ve önceki 3 yıldan en az ikisinde yoksulluk riski
altında olanlar olarak tanımlanıyor ve sürekli yoksulluğun
hesaplanmasında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin
yüzde 60’ı dikkate alınıyor.
Buna göre, 2012 yılında sürekli yoksulluk riski altında olanların
oranı yüzde 16 iken, 2013’te bu oran yüzde 13 olarak
hesaplandı.
YAŞAM KOŞULLARINDA İYİLEŞME OLDU
Araştırmanın sonuçlarına göre, kurumsal olmayan nüfusun yüzde
39,7’si konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere
çerçevesi gibi” sorunlar olduğunu beyan etti, yüzde 42,2’si
oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşadı, yüzde
65,4’ü hanesinin, konut alımı ve konut masrafları dışında taksit
ödemeleri ve borçları olduğunu ifade etti, yüzde 78,5’i “evden
uzakta bir haftalık tatili”, yüzde 49’u “beklenmedik harcamalarını”
ve yüzde 75,5’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme
ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamadığını beyan etti.
Kendine ait konutta oturanların oranı ise yüzde 60,7 oldu.
MADDİ YOKSUNLUK ORANI DÜŞTÜ
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak
tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4’ünü karşılayamama ya
da mahrum olma durumunu tanımlayan maddi yoksunluk oranı, 2012
yılında yüzde 59,2 iken 2013 yılında yüzde 49,7 olarak
hesaplandı.