Gündüz vakti, aracınızın kelebek camını kırıp, içeride ne var ne
yok alıp götüren hırsızların, zaman hırsızlarından ne farkı
var?
Hiç!
Biri malınızı, öteki zamanınızı çalıyor.
Ben oldum olası zaman hırsızlarından nefret ederim. Ve bugüne kadar
zamanımı çalan o hırsızlarla bir daha hiçbir şekilde bir araya
gelmedim.
Gelmem de...
Pazar sabahı telefon çalıyor, kardeşim canım cicim görüşelim.
Peki görüşelim...
Ne zaman?
Salı...
Salı oluyor, ne bir ses, ne bir seda. Arıyorsun ne mümkün bulmak,
aptal ya seni de aptal yerine koyuyor. Pıs pıs pıs sekreterine
talimat veriyor, kızcağız da söylenenleri aktarıyor.
Eee...
Bir gün heba oldu mu?
Aynen öyle...
Gitti mi bir gününüz...
Şimdi söyleyin siz ne yaparsınız?
Haftalar önce arıyor muhterem hanımefeni. Bir derdi var anlatacak
randevu istiyor..
Ne zaman?
Şu gün... Peki saat geliyor, sen kapanmışsın ofisine.. Misafirin
gelecek. Ne bir ses ne bir seda... Neymiş trafiğe takılmışmış!
Ellinin körü, takılma kardeşim trafiğe, zamanında çık yola, saygı
göster karşındaki kişiye...
I ıh.. Yoldan ararlar, bir saat gecikme ile geleceklerini
söylerler.
Oldu canım, başka bir arzunuz!
Özeti şu:
Çekip gidin, beklemeyin! Zamanınızın ne kadar kıymetli olduğunu
cesurca ortaya koyun. Kim olursa olsun, ne olursa olsun, hangi
makamda olursa olsun hiç kimsenin ama hiç kimsenin zamanınızı
çalmasına müsade etmeyin!
Ben etmiyorum ve inanın çok rahatım!