Zaman'daki çok ilginç Mısır yazısı
Abone olZaman'ın etkin ismi Hüseyin Gülerce'nin bugün Mısır'ı kaleme aldı. Dobra eleştirilerin yer aldığı Gülerce yazısını bir çok kişi Türkiye ile özdeşleştirerek okudu.
İNTERNETHABER -
Zaman'ın etkin ismi ve cemaatin sözcüsü olarak tanımlanan Hüseyin
Gülerce'nin bugün kaleme aldığı ' başlıklı yazısı dikkate
değer.
Yazı Türkiye ile özleştirilerek okunduğunda "kızım sana
söylüyorum gelinim sen anla" tarzı bir sonuç çıkıyor.
Nihayetinde eski Turizm bakanlardan Bahattin Yücel,
"Gülerce'nin yazısını AK Parti iktidarına öğütler"
şeklinde yorumlayarak takipçileri ile paylaştı.
Peki yazı Mısır üzerinden iktidara öğütler mi içeriyor? Buyrun
Gülerce'nin yazısından dikkat çeken kısımları okuyun;
TÜRKİYE'DE DARBE
OLURSA...
(...) Benim gibi pek çok kişinin aklından geçmiştir sanırım, şu
anda Türkiye’de yapılacak -Allah muhafaza- bir darbe için kim bilir
ne çok havai fişek stoklayan vardır…
Mısır ile Türkiye arasında paralellik kuran ulusalcılar, kimi
laik kesimler sevinçlerini gizlemiyorlar. Taksim Gezi Parkı
olaylarından Arap Baharı’na nispet bir “Türk Baharı” için zaten
etekleri zil çalmıştı. Şimdi darbe özlemleri, hasrete dönüştü.
İKTİDARA HAZIR
DEĞİLLERDİ
İslam coğrafyasındaki bütün arayışlar, birer tepki hareketi doğurdu. Ne kadar güçlü olursa olsunlar, tepki hareketleri denge gözetemezler ve dengeyi koruyamazlar… Toplumun önemli bir kesiminde endişe, güvensizlik, karamsarlık ve tepki doğururlar. Hâlbuki esas olan müspet harekettir. Dinin özündeki adalet, emaneti ehline verme, istişare, herkesi kucaklama, mülâyemet ile hareket etme, hatta Batı demokrasilerinde olmayan şefkat, merhamet, Allah’ın rızasını gözetme öne çıkarılmalıdır. Müslüman Kardeşler teşkilatına (İhvan’a) ve diğer İslami hareketlere kaynaklık eden kanaat önderleri, sadece tepkiden bahsettiler. Problemi insanda çözmeyi tercih etmediler, edemediler. Mısır’da mesela Müslüman Kardeşler, iyi organize olmuş bir muhalefet hareketiydi ama iktidara hazırlıklı değillerdi. Halk tabanında vardılar ama başka bir yerde yoktular.
KUCAKLAYAMADILAR
Bir yalancı Arap Baharı’ndan sonra kendilerini iktidarda
buldular. Yapabilecekleri tek şey vardı, ona da yanaşmadılar.
Mursi’nin son dakikada talep ettiği uzlaşmayı, en başta
yapabilirlerdi. Laik kesimle, liberallerle, dünya ile diyalog ve
uzlaşma yolunu açabilirlerdi. Paylaşmayı başlatabilirlerdi. Herkesi
kucaklayarak güzel bir sayfa açabilirlerdi. Ne Mısır’ın
dinamiklerini önemsediler, ne Batı’yı kaale aldılar.
DİN REFERANS
ALINMAMALI
İslam coğrafyasında mütedeyyin insanlar, yönetime talip
olacaklarsa dini referans almamalıdırlar. Din, siyasete vasıta
yapılınca her şeyden evvel dinin özü zarar görüyor. Dine karşı bir
saygısızlık oluyor. Ayrıca kendisini samimi Müslüman olarak gören,
kabul eden geniş kitleler kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Daha
da önemlisi, birikmiş tepkilerin sonucunda yönetime gelindiği için
hassasiyet gösterilmesi gereken temel meselelerde çoğunlukla
farkında olmadan bir ötekileştirme zihniyetine saplanılıyor.
Toplumun büyük bir kesiminde itibarsızlaşma, ötekileşme hissiyatı
kamçılanıyor.Mütedeyyin insanlar için zemin; demokrasi, hukukun
üstünlüğü, paylaşma ve evrensel insani değerlerdir. Ancak böyle bir
zeminde, kimseyi ürkütmeden, endişeye sevk etmeden, güven sorunu
çıkarmadan bir yönetim sergileyebilirler…