Zaman'daki bu yazı 'Apo'cuları çıldırtır
Abone olZaman'ın Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, öyle bir Öcalan yazısı kaleme aldı ki... Bu satırlar Kürt camiasında çok konuşulacak.
GAZETECİLER.COM-
Milliyet hazetesinin yayınladığı "İmralı Zabıtları"
sonrası Zaman'ın tepe isminden zehir zemberek bir Öcalan yazısı
geldi.
Gazetenin Genel Yönetmeni sıfatına sahip olan Ekrem Dumanlı, deyim
yerindeyse bugüne kadar ki en ağır 'Öcalan yazısına' imza attı.
Öcalan için "narsist, küstah, kukla" diyen
Dumanlı, bu yazısı ile Kürt camiasından hayli tepki görecek gibi...
Bu sert yazının sebebi Öcalan'ın İmralı Tutanaklarına yansıyan
Fethullah Gülen ve cemaat yorumları olsa gerek...
İşte Dumanlı'nın yazısından çarpıcı bölümler;
*"Görüşecekler görüşsün, konuşacaklar konuşsun; ancak 4
saat boyunca BDP'li vekilleri taciz eden adamın coşkun (!)
lafları psikiyatrik bir analize tabi tutulsun.
Bu yazının sebebi olarak İmralı
Tutanakları'ndaki Öcalan'ın söylediği şu sözler gösteriliyor; |
(...) KÜSTAH! NARSİST
*Her şeyden önce adam küstah. Narsist. Bu zihniyetle bir
‘barış dili' inşa edilemez. “İktidarı AKP'ye altın tepsi içinde
ben verdim!” diyen adama parti yönetimi (bir hikmete binaen)
bir şey demese bile milyonlarca oy veren “Haydi
oradan!” demez mi?
*Adam kendini dünyayı boynuzunda taşıyan varlık sanıyor.
Ve bu psikolojiyle başkanlık sisteminin gelmesine, Tayyip
Erdoğan'ın başkan seçilmesine müsaade ettiğini (!) iddia ediyor.
Üstelik bu konularda asla taviz vermeyeceğini yüzlerce kez tekrar
etmiş Başbakan Erdoğan'ı zan altında bırakacak ifadeler kullanıyor.
Bir insanın egosu bu kadar mı şişik olur!
SU KATILMAMIŞ EMPERYALİST
KUKLASI
*Apo'nun nutkuna şaşırmadım aslında. O hep buydu.
Kendine tapınan bir megaloman. Kendisi ‘tescilli
ajan' ama tertemiz insanları ajanlıkla suçluyor.
Su katılmamış bir emperyalist kuklası; ama
Allah'tan başka hiçbir güce zerre kadar boyun eğmemiş insanları
kendisi gibi takdim edebiliyor. Ve bütün bunlar ortaya çıkarken ne
yazık ki bazı müminler bu vahim söylemden hiç mi hiç rahatsız
olmuyor. Yazık, hem de çok yazık!
FETHULLAH GÜLEN SÖZLERİNE
"IRKÇI SOYTARI" KARŞILIĞI
*Adam bir çeşit ırkçılık yaparak kendi kafasına göre fitne
atıyor... Ya da Fethullah Gülen gibi hayatı boyunca bu
ülkeye ve insanlığa hizmet için çırpınan ve şu fani dünyadan hiçbir
şey beklemeyen bir düşünce adamına bir ırkçı soytarının
söylediklerini duymazdan gelenlerin dünyada da ahirette de mahcup
olmasından korkarım... Sözün özü şu: Kürt sorununun çözümü
için kan kusup kızılcık şerbeti içmeye ve çözüm yollarını
zorlamaya, evet. Ancak kiminle karşı karşıya olduğumuzu
unutmadan!
ÖCALANSIZ ÇÖZÜM OLUR
MU?
Dumanlı, devletin Kürt meselesini çözümde başka yollar
bulabileceğini belirterek "Çözüm Öcalan'sız olur
mu?" sorusunu da sordu.
"Meseleye hep şu şekilde bakıyoruz son günlerde:
Devlet Öcalan'sız bu sorunu çözemez. Doğru mu? Tartışılır.
Karşımızda kibri Himalaya dağlarını aşan ama çapı kendi eksenciği
ile sınırlı bir adam var. Yine de zorlanabilir bu kapı.
Zira bu kişi etrafında bir mit oluşturulmuş. Bakalım örgüt
mensuplarınca oluşturulan 'mit' ile devlet kurumu olan MİT (Milli
İstihbarat Teşkilatı) baş edebilecek mi?
Meseleyi doğru okuyabilmek için bir de Öcalan açısından bakmak gerekiyor aslında. Onu bekleyen alternatifler ne? Eğer muhatap alınmazsa 14 yıldır yaşadığı hapishanede son nefesini verecek. Sadece bu mu? Hayır tabii ki. Öcalan, kendini bekleyen büyük tehlikeyi biliyor. Şayet devlet 'bebek katili' söylemine devam eder ve onu muhatap almazsa gelişen süreç Öcalan'ın tasfiyesine yol açacak.
PKK İÇİNDE DENGELER
DEĞİŞİYOR
Devlet mi Öcalan ile görüşmeye muhtaç; yoksa Öcalan mı devletten medet umar durumda; bunu iyi teşhis etmek gerekiyor. Öcalan ile görüşerek bir çözüm bulma çabası tek seçenek değil. Ama şimdilerde bu deneniyor. Denenmeli de. Ancak bunu tek çare gibi görmek ve Öcalan'a mahkûmuz havası uyarmak korkunç bir hata olur.
PKK tipi örgütlerin çözülüş ve çökertiliş seyri dünyadaki tecrübelerle sabittir. Devlet Öcalan'a sırtını döndüğü an, süreç bir şekilde kendine yeni mecralar bulur; ancak Öcalan çifte tasfiye (devlet-örgüt) sonrasında gireceği depresyondan bir daha düzlüğe çıkamaz. Bu gerçeği görmeden yapılan görüşmeler 1-0 mağlubiyetle başlayan maçlar gibidir. Psikolojik üstünlük sonuca tesir eder çünkü...
Ekrem Dumanlı'nın Zaman'da "Barış dili dediğiniz bu
muydu!" başlığıyla yayımlanan yazısını buradan
okuyabilirsiniz.