Zaman yazarından Erdoğan'a zehir zemberek yazı!
Abone olZaman gazetesi yazarlarından Kerim Balcı bugünkü yazısında Erdoğan'a zehir zemberek bir yazı yazdı.
İNTERNETHABER.COM- Zaman si yazarı
Kerim Balcı, Başbakan Erdoğan'a en sert yazılarından birini yazdı.
Balcı'nın yazısında "Haydi kazıtabilirsen kazıt kökümüzü, bir
tohumumuzu düşürmeden toprağa! Kazıtamayacaksın! Ve gün gelecek
diyeceksin, “Yâ leytenî küntü turâbâ!” ifadeleri dikkat
çekti.
Nebe suresi 40. ayette geçen bu ifade "keşke toprak
olsaydım" anlamına geliyor.
İşte Kerim Balcı'nın o yazısından çarpıcı
bölümler:
BİZE SU BİLE YOKMUŞ
Biz kazandık, çünkü Sevgioğulları’yız biz. Ateş
denizinde mumdan gemilerle gezer, aşk taşırız hüsnün sahiline.
Bize su bile yokmuş! Heyhat! Kırk yıldır kan içip de
“Kızılcık şerbeti içtimdi,” demeye alışmışlara susuzluk ne
yapar! Her geleni Rab’den bilip, “Lütfun da hoş, kahrın da
hoş” secdesine kapananlara cefa ne yapsın? Başkalarının
sabrettiklerine şükredenlere musibet nasıl çarpsın? Gönül
verdikleri dava uğrunda, kandan-irinden deryalar geçenler,
Süfyan’ın ateşten nehrinde yunsalar ne gam!
TEHDİTLERİN KOMİK
GELİYOR
Sevgioğulları’yız biz! Giyimlerimiz temmuz güneşi, içtiğimiz,
cihanı yakıp yandıran yalım… Haydi bizi yıldıracak bir azap bul be
Ebu’l-Gayz! Bizi yandıracak bir alev bul gezip durduğun Nefret
Vadisi’nde! Değil mi ki; “Ateşten sîneleriz, alev dokunmaz
bize/Kor kesilip gitmiştir, gelenler semtimize...” Ah kükredikçe
gülünçleşen Es’edu’l-Fi’rân! Ağzın iftiralarla dolu ama elin boş…
Bu dünyayı zindan bilenlere ölüm ne yapsın! Mekâna
bağlanmayı hüsran bilenlere sürgün ne yapsın! Bizi bu âlemde ebedî
tutmanın yolunu buldunsa konuş; yoksa sus, hepimizi mizan kuyruğuna
sokan sevgili ölüm meleği konuşurken senin işkence tehditlerin
kulağa ne kadar da komik geliyor!
KAZITABİLİRSEN KAZIT
KÖKÜMÜZÜ
Sevgioğulları’yız biz! Adavetimiz adavete! Toplum tarlasına sevgi eker, gönül hasadı yaparız mevsimi geldiğinde... Avlanmaya çıksak, yine sevgidir kısmetimiz. Menfaat değil, merhamettir rehberimiz. Dağılmayız, yayılırız… Sarsılmayız, sarılırız… Pes etmeyiz, mest ederiz… Bahçemizde dikenler batmaz; gül olur… Kargalar ötmez; bülbül olur… Bir ölür, bin diriliriz biz… Misalimiz, her başağında yedi yüz tanesi olan ve yedi sünbül veren tohum misali… Haydi kazıtabilirsen kazıt kökümüzü, bir tohumumuzu düşürmeden toprağa! Kazıtamayacaksın! Ve gün gelecek diyeceksin, “Yâ leytenî küntü turâbâ!”
ARTIK SEN KORK
Artık sen kork! Çünkü Sevgioğulları’yız biz! Halktan
Hakk’a çıkarken, Hakk’tan halka ineriz… Şu âleme sığmayız, bir
gönüle sineriz… Hızımız sesimizden hızlı, nurumuz
ateşimizden parlak… Ateşten denizlerde eridikçe dirilen mumdan
gemilerle seyahat ederiz. Hüsn sahiline vardığımızda aşk kendini
bulur, kendini beklerken… Gayb perdesi aralanır; söz sükut âlemine
hicret eder… Biz burada kalırız, nefret perdeyi terk eder…