Zaman yazarından Erdoğan'a açık uyarı
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın tavrının "Dünyaya kafa tutan mahalle kabadıyısı" olarak algılandığını söyleyen Bulaç uyardı.
Zaman si yazarı Ali Bulaç açıkça uyardı: İç ve dış
güçlerle kavga ederek ayakta kalınamaz; bu sürdürülebilir bir
politika değildir.
Bulaç yazısında Türkiye'nin büyük güçlerle karşı karşıya
gelmesinin sonucunun parçalanmaya varabileceğini belirtti.
Erdoğan'ın “dünyaya kafa tutan, elindeki tabanca ile tanklara
meydan okuyan bir mahalle kabadıyısı” olarak algılandığını söyleyen
Bulaç, Erdoğan'ın sorumlu davranıp gerilimi düşürmesi gerektiğini
söyledi:
İki hususun altını çizmek istiyorum: a) Türkiye’ye, AK Parti’ye ve
R. Tayyip Erdoğan’a en ufak bir zararım dokunsun istemem.
Eleştirilerim iyi niyete mebnidir, hata ve yanlışlar konusunda
kardeşçe uyarılardır. b) Bu yazının ana çerçevesi ve muhtevası
savunduğum fikir değil, bir “durum tespiti”dir.
Başka bir deyişle kendimce gördüğüm büyük resim benim açımdan
“olması gereken”i değil, maalesef
“olan”ı ifade eder. Yanılmayı çok arzu ederim.
AMERİKA İLE İPLER KOPMA
NOKTASINDA
Büyük resme baktığımızda şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz:
NATO içinde müttefiki olduğumuz, aramızda
stratejik ortaklık ve model ortaklık ilişkisi olan Amerika’nın
bugünkü “devlet politikası” mevcut AK Parti
iktidarını onaylamıyor, ipler giderek kopma noktasına geliyor.
İRAN TAVIRLI
İran medyasındaki bir tartışma programında bugünkü Erdoğan
hükümetinin Ahmedinejat yönetimine denk düştüğü öne sürülmektedir.
Kısaca İran ambargo dolayısıyla yürüttüğü kayıt dışı ticarî ve
parasal trafiği sona erdirmek istiyor.
Rıza Sarraf’ın iş ilişkisi içinde olduğu söylenen Babek Zencani
hakkında da soruşturmalar gündeme alınmış durumda. Türkiye’nin Batı
sisteminden kopup Rusya’ya yaklaşması “bir
seçenek” ancak Rusya, Amerika ve Batı’ya rağmen Türkiye’ye
yeşil ışık yakmaz.
K.IRAK İLE İTTİFAK DAYAK
DEMEK
Suriye meselesinde iki süper gücün nasıl birbirlerini ikna
ettiklerini açıkça gördük. Kuzey Irak Kürtleriyle ittifak kurup
dünyaya meydan okumak dünya ve bölge ülkeleri tarafından hem
bizlerin hem Kürtlerin dayak yemesini kabullenmek demektir. Kısaca
2011’e kadar dış politikada başarı öykülerinin altına imza atan
Türkiye bugün neredeyse her ülke ile sorunlar yaşıyor.
SERMAYE VE HİZMETLE ARASI
BOZUK
Son 10 senede servetini 10’a katlayan büyük sermaye tavır almış
durumda. Muhafazakâr sermayenin önde gelen birkaç kuruluşu da
ilişkileri soğutuyor. AK Parti’nin 2011 seçimlerinden bu yana
liberallerle başının dertte olduğu herkesin malumu. Son olarak
özellikle “dershaneler” dolayısıyla Hizmet Hareketi’yle de
köprüleri atmak üzere; 17 Aralık yolsuzluk operasyonu zaten
kırılgan olan ilişkileri kopma noktasına getirdi. Hükümet fevri bir
kararla husumete ve can acıtıcı tasfiyelere yönelirse toplumsal
bünyede derin yaralar açacak ve bu yüzyıllarca
unutulmayacaktır.
DÜNYAYA KAFA TUTAN
KABADAYI
Eğer bu resim doğruysa herkesle kavgalı bir yönetim mümkün değildir. Belki de “uluslararası bir akıl” sistemli bir biçimde Sayın Başbakan’ı “dünyaya kafa tutan, elindeki tabanca ile tanklara meydan okuyan bir mahalle kabadıyısı” olarak tasvir ediyor. Bazıları da bu imaj üretimine katkı sağlıyor.
Şahsi kanaatime göre Sayın Başbakan ve AK Parti hükümeti Suriye,
Uludere, Gezi Parkı olayları ve Dershaneler konusunda
yanıltıldı.
KAVGAYLA AYAKTA
KALINAMAZ
Açık hakikat şudur: Yukarıda işaret ettiğimiz iç ve dış güçlerle
sürgit kavga ederek ayakta kalınamaz; bu sürdürülebilir bir
politika değildir. Artan gerilim iç çatışma potansiyelini besliyor.
Gerilim kontrol edilemez noktaya gelirse ülkeyi derin bir
sarsıntıya uğratır, parçalanmaya kadar giden yolu açar.
ERDOĞAN HARARETİ
DÜŞÜRMELİ
Herkes sorumlu davranmalı, harareti düşürmeli. Ancak en büyük
sorumluluk Sayın Başbakan’a düşer, inisiyatif onda, o soğutursa bu
badireden çıkmak mümkün olur.