Zaman yazarına göre sabır taşı çatladı
Abone olGülen'in beddua ettiği sohbeti anlatan Zaman yazarı Ahmet Kurucan, eleştirilere böyle cevap verdi.
Zaman si yazarı Ahmet Kurucan, Gülen'in beddua
etmediğini çaresizliğin göstergesi olarak Allah'a dert yandığını
iddia etti.
Kurucan, Gülen'in milyonlarca ülke insanının hak ve
hukukuna tecavüzden geriye dönüşün olmayacağını gördüğü için sabır
taşının çatladığını yazdı.
Operasyonu yapanlara karşı "çete, piyon, taşeron, maşa”
suçlamaları yapıldığını, peşi sıra gelen tayinleri hatırlatan
yazar, Gülen'in duasını "Allah’ın
kapısını farklı bir şekilde çalma. Tokmağına bir farklı
dokunma." sözleriyle izah etti.
İMAM HATİP LİSELERİ BİLGİLERİ İLE
YORUMLANAMAZ
Sohbeti uzun uzun anlattığı köşesinde gelen dindar
çevrelerden gelen eleştirilere yanıt veren Kurucan'a göre, bu
konuşma imam hatip lisesi bilgileri ile yorumlanamaz. Gülen'in
neden böylesi bir dua yaptığını yazısının sonunda söyle
açıkladı:
HAK VE HUKUKA TECAVÜZ
(...)Pekâlâ, ne oldu da bu Hocaefendi ellerini Rabbi Rahim’imize açtı ve “dememiştim, demeden edemedim” dediği o içten yakarışı yaptı?
Üç kelimelik bir cevabı var bunun; sabır taşı çatladı. İşin geldiği bu noktada da “La Havle” çekmenin, “eyvallah” demenin onlarca-yüzlerce masumun binlerce-yüz binlerce yetimin, milyonlarca ülke insanının hak ve hukukuna tecavüzden geriye dönüşün olmayacağını gördü ve meseleyi asıl Sahib’ine havale etti. Etti çünkü sebepler planında yapılacak her şey yapılmıştı.
Bütün bu işlemlere imza atan kişilerin Müslüman olması neticeyi değiştirir mi? Yapmayın Allah aşkına! Bir soru ile cevap vereyim bu soruya; suç söz konusu olduğunda devletin koyduğu kanunî müeyyideler, insanlıkla yaşıt diyebileceğimiz ahlakî değerler, bunlardan nebean eden örf-âdet, gelenek-göreneğimiz, Hocaefendi’nin ilavesi demokratik teamüller, suçu, faili dini kimliğine göre ayırt ediyor mu? Cezai yaptırımlarda farklı uygulamaya gidiyor mu?
Neyse ben alanımın dışına çıkmayayım ve Alvar İmamı ile bitireyim; “Derd ehlinin feryâdını / Merhamet-i Rahmân sever / Üftâdeler imdâdını / Dergâh-ı Hakk derbân sever.”