Zaman yazarı uyardı: Pişmanlık fayda etmez!
Abone olHüseyin Gülerce kara senaryoyu yazdı ve ileride pişmanlığın fayda vermeyeceğini hatırlattı.
Zaman si yazarı Hüseyin Gülerce belirsiz bir döneme
girildiğini vurguladı ölümlerle başlayan kıvılcımların felakate
gidebileceğini söyledi.
Gülerce, Gülen'in aykırı iş yapan emniyet yargı
mensuplarını kendilerinden kabul etmediklerini hatırlattı ancak
Gülen'in çığlığının farkedilmediğini söyledi.
Gülerce'ye göre bu belirsizlikler belimizi bölecek ve pişmanlık
fayda etmeyecek.
30 MART BELİRSİZLİĞİN
KAPILARI
Artık bir belirsizlik sarmalına dolanmış bulunuyoruz. Siyasette yeni aktörler mi devreye giriyor, Türkiye bilinmeyen zeminlere mi kayıyor şimdi tartışma konusu budur. Saptığımız yol, kısa vadede hepimizi şaşırtacak ittifaklara, ayrışmalara ve savrulmalara açık bulunuyor. 30 Mart’tan sonrası belirsizdir. AK Parti de kazansa, muhalefet de kazansa, 30 Mart akşamı açılan kapılar, belirsizliğin kapılarıdır.
KIVILCIM FELAKET OLUŞTURABİLİR!
Artan kutuplaşma ve gerilimin akıbeti belirsizdir… İşte 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın acı ölümü ile meydanların hali ortadadır. Seçime kadar en uzun 15 günün içine girdik. Önceki gün iki can daha gitti. Ortam, yangınlara o kadar müsait hale geldi ki; bir kıvılcım, önlenemez felaketleri tutuşturabilir. Kutuplaşma ve gerilim, bu ülkenin bütün düşmanlarına oyun kurma, plan yapma, provokasyonları devreye sokma imkânı veriyor.
İzahı çok zor kanunsuz dinlemelerin, bilhassa kriptolu
telefonlarla Başbakan’ın, bakanların dinlenmesinin varacağı yer
belirsizdir… Yeni kasetlerin servis edileceği iddiaları, bu
belirsizliğin akıl almaz boyutlara varabileceğini anlatıyor.
Başbakan, bunların hepsinin faturasını “paralel
yapı”ya, “örgüt”e kesiyor.
GÜLEN'İN ÇIĞLIĞI
Hele Muhterem Hocaefendi’nin isminin, bu hukuksuzluğa ve
ahlaksızlığa karıştırılması, benim gibi Muhterem Gülen’i candan
seven, kalben hürmet eden insanları perişan ediyor. Sayın Başbakan,
“Delilleri bir bir açıklayacağız, köklerini
kazıyacağız.” diye iddialı konuşuyor ama bugüne kadar tek
bir delil ortaya konulmuş değil. Hizmet Hareketi içinde oldukları
iddia edilen emniyet-yargı mensupları için ağır suçlamar
yapılırken, Hocaefendi gibi bir insan; “Eğer hakikaten
bu olumsuz şeylerin üzerine giden arkadaşlar -kimse onlar
tanımıyorum, binde birini bile tanımıyorum- bu işin üzerine,
‘hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda
demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır’ deyip, arınma adına,
yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına
meydan vermemek adına bir şey yaparken, dinin ruhuna aykırı bir şey
yapmışlarsa -bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla ben, bizi de
onların içinde görerek- diyorum: Dinin ruhuna aykırı bir şey
yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine
aykırıysa, sünnet-i sahihaya aykırıysa, İslam’ın hukukuna
aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere
aykırıysa…” diyerek kastedilen insanları
lanetlemektedir. Milyonların gönlünde en saygın yerde bulunan bir
zatın bu çığlığını yok mu sayacağız?
Belirsizlik, belimizi bükecek. Öyle ki, pişmanlıklar hiç fayda
etmeyecek…