Zaman yazarı siyasetin yeni yükselenini yazdı
Abone olZaman yazarı İhsan Dağı, hükümet ile cemaati yaşanan çekişmeden ders çıkarmaya çağırdı.
Zaman si yazarı , ‘hürriyetçi ve laik’ düşüncenin
Türk siyasetinin yeni yükseleni olduğunu
yazdı.
17 Aralık operasyonuyla kızışan iktidar-Cemaat kavgasını
bugünkü köşesinde ele alan yazar İhsan Dağı, her iki tarafı
özeleştiriye davet etti.
KAMUSAL ALANDA LAİK MUTABAKAT ANADOLU İSLAMI'NIN
TALEBİ OLABİLİR
Dindarların iktidar olması değil iktidarın adil hukuka
bağlı olması gerektiğinin altını çizen yazar, yazısında laikliğe
böyle vurgu yaptı:
"Cemaat dahil dinî gruplar siyaset ile dinin birleşiminden,
kendi ellerinde patlayan ‘tahrip gücü yüksek’ bir iktidar ortaya
çıktığını gördüler. ‘Bizimkilerin devleti’nin ‘ötekilerin
devleti’nden daha insaflı, daha vicdanlı, daha temiz olmadığını
anladılar. Esas meselenin ‘dindarların iktidar olması’ değil,
iktidarın adil, hukuka bağlı, özgürlüklere saygılı ve sınırlı
olması gerektiğini görmüş olmalılar. Devlet dini tekelleştiriyor ve
araçsallaştırıyorsa dinin sivilliği de saflığı da yara alıyor.
Artık dinin siyasal değil sosyal alana çekilmesi, kamusal alanda
laik mutabakat ‘Anadolu İslam’ının da talebi
olabilir.
ANLAŞILDI Kİ LAİKLİK ÖNEMLİYMİŞ
Henüz yaşananlardan ders almayanlar ise ‘iktidar İslamcıları’. Eskinin ‘özgürlükçü, anti-devletçi ve entelektüel’ görünen hareketi arkasına devlet gücünü ve otoritesini alınca ne kadar baskıcı, devletçi ve otoriter bir forma dönüşüyormuş, görüldü.
İktidar sahiplerinin dindarlığı onların ve çevrelerinin despot, hukuksuz, usulsüz ve yolsuz olmalarını engelleyemiyormuş. Anlaşıldı ki yöneticilerden aranan özellik dindar olması değil; hukuka uyması, hukukun da evrensel değerlere ve ölçülere dayanmasıymış...
Anlaşıldı ki laiklik önemliymiş. Kamusal hayatın dinsel referanslarla kurulmaya ve meşrulaştırılmaya çalışılması yönetimi otoriterleştiriyor, yöneticileri hukukun dışına çıkmayı mümkün kılacak dinsel yorumlara açık hale getiriyormuş.
Dindarların iktidar kavgasına girmesi, davalarında dinî referansları ve sembolleri kullanmaları ‘rasyonel’ olanın tükenmesi, müzakerenin imkânsızlığı anlamına geliyormuş. Özgürlük bir bütünmüş, başörtüsünden ibaret değilmiş.
Anlaşıldı mı bunlar gerçekten? Anlaşıldıysa sorun yok, aksi halde ‘yola devam’.