Zaman yazarı Kürtlere 4 seçenek sundu!
Abone olKürtlerin önünde bölgenin geleceği açısından 4 seçenek olduğunu yazan Ali Bulaç en iyi ve en kötü seçenekleri masaya yatırdı...
İNTERNETHABER.COM
Irak ve Suriye ekseninde kaotik bir süreç yaşayan Ortadoğu'nun yeni
aktörü olarak gösterilen Kürtlerin geleceğini köşesinde yorumlayan
Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç
"Kürtlerin seçeneklerini" analiz etti.
Kürtlerin önünde bölgenin geleceği açısından 4 seçenek olduğunu kaydeden Bulaç tam bağımsızlık ve emperyal devletler ile bölge aleyhindeki ittifakların felaket ile sonuçlanacağını savundu. Kürtlerin bölge ülkeleriyle yeni ve büyük bir entegrasyon kurarak özne olması gerektiğini kaydeden Bulaç her seçeneği detaylı şekilde masaya yatırdı.
İşte Bulaç'ın yazısındaki ilgili bölüm:
KÜRTLER VE ÖNLERİNDEKİ 4 SEÇENEK
Teorik olarak Kürtler şu seçeneklerden birinde karar
kılabilirler:
a) Tam bağımsız ve birleştirilmiş
Kürdistan düşüncesi;
b) Bölge ülkelerinin aleyhinde olmak
üzere küresel güçlerle ittifaklar kurmak;
c) Bölge ülkelerinden biriyle
işbirliği yaparak var olmak;
d) Bölge ülkeleriyle yeni ve büyük
bir entegrasyon kurmak; ittihad içinde özne olmak.
A-B-C ŞIKLARI
İMKANSIZ
Tam bağımsızlık olan (a) şıkkının neredeyse imkansız olduğunu
belirttik. (b) Şıkkı bugünkü rejimler işbirlikçi konumunda olsalar
da, orta ve uzun vadede bölge halklarıyla çatışmayı göze almayı
gerektirir. Bölge halkları derken iktidar elitleri dışında kalan
Kürtlerin toplumsal merkezlerini de buna katıyorum. Dolayısıyla bu
seçenek ne Kürtlere ne bölgeye huzur ve mutluluk getirir. (c)
şıkkında zikrettiğimiz “bölge ülkelerinden biriyle iş tutarak var
olma” seçeneğini bugün en çok dillendiren Türkiye’nin muhafazakar
aydınları ve ittihatçı siyasetçileridir. Bunlara göre eninde
sonunda bir Kürt devleti kurulacaktır, öncülüğünü Türkiye
üstlensin. Önce iki, sonra üç ve belki en sonunda dört parçanın bir
araya geleceği Büyük Kürdistan, Türkiye’nin koruyucu kanatları
altında var olsun. Uzak mesafeden Kıbrıs’a benzer gibi.
Bu politik stratejinin temelleri 1974’lerde atılmıştı. 1978’de
PKK’nın kuruluşu, 1984’te başlayan silahlı mücadele, 1990’larda
Turgut Özal’ın bu yönde sağladığı motivasyon ve olayların kontrollü
gelişimiyle bugün geldiğimiz noktada mevcut iktidar da bu fikre
yönelmiş bulunuyor.
ARAB'IN TÜRK'ÜN FARS'IN HAKKI NEYSE
KÜRDÜN HAKKI DA ODUR!
Birçok yapı gibi Ortadoğu’nun otokton ve mağdur halkı Kürtler için
mevcut statünün yani “eski halin muhal olduğu”nu düşünenlerdenim.
Defalarca dile getirdim: Bölgede Türk’ün, Arab’ın ve İranlı’nın
hakkı ne ise Kürd’ün de hakkı o kadardır. Kim kavmine, etnik
grubuna neyi layık veya hak olarak görüyorsa, Kürtler de
kendilerine aynısını layık ve hak olarak görüyorlar.
BÖLGE KÜRTLER İÇİN EN İYİ SEÇENEK: D
ŞIKKI!
Ancak petrol kuyuları ve ulusal stratejik hesaplara dayalı (c)
şıkkı hem Türklere hem Kürtlere huzur ve mutluluk getirmeyecektir.
Çünkü bölgenin diğer ülkeleri buna razı olmazlar, küresel güçler
ise hiç imkan tanımak istemezler. Uzun vadede petrol hırsı ve
ulusal çıkar hesabı sadece devletler ve hükümetler arasında değil,
Müslüman halklar arasında da yüzyıllara yayılan husumetlerin ve
düşmanlıkların yayılmasına sebebiyet verecektir.
Siyasi ve beşeri haritaların değişmekte olduğu bu zamanda bölge
halklarının tamamı için çıkar yol (d) şıkkında zikrettiğimiz
ittihattır. Hepimiz birlikte, kardeşçe ve hukuk içinde var
olmalıyız.
ALİ BULAÇ YAZILARI