Zaman yazarı kimi soysuzlukla suçladı?
Abone olZaman yazarı Mümtazer Türköne, Abdullah Gül'ün sitem ettiği gazeteci ve danışmanları hatırlatıp, "Güç soysuzlaştırır" suçlaması yaptı.
Zaman yazarı Mümtazer Türköne, Abdullah
Gül'ün veda resepsiyonundaki "kırıldım, not ettim" mesajlarının
ardından iktidar yanlısı bazı gazeteciler için çok ağır bir yazı
kaleme aldı.
"Abdullah Gül’e, “Erdoğan’a yakın gazeteci” sıfatı ile çizik
atanlar ise, doğrudan nesebini inkâr edenler; yani emekle elde
edilmiş bir soysuzluk" diyen Türköne, "Kısaca güç önce yozlaştırır;
sonra soysuzlaştırır" tespiti yaptı.
Mümtazer türköne'nin yazısı bugün çok konuşulacak. Bugüne kadar
medya kavgalarında yazılmış en ağır yazılardan biri olmaya aday
olan yazısında Türköne, bazı isimleri "soysuzlaşmak"la suçluyor.
İşte o yazıdan çarpıcı bölümler:
SİYASİ AHLAK İÇİN SOYSUZLUK
ÖRNEĞİ!
"Abdullah Gül veda resepsiyonunda, “bizim cenah” dediği
gazetecilerden gelen saldırıları ve duyduğu rahatsızlığı
aktarmış. Onun açısından bir tür arkadan hançerlenme şikâyeti,
memleketin siyasî ahlâk düzeyi için ise soysuzluk örneği.
GÜL'E ÇİZİK ATANLAR NESEBİNİ İNKAR
EDENLER!
"Nesebin bilinmemesi geleneksel toplumlarda şüphe kaynağıdır.
Abdullah Gül’e, “Erdoğan’a yakın gazeteci” sıfatı ile çizik atanlar
ise, doğrudan nesebini inkâr edenler; yani emekle elde edilmiş bir
soysuzluk."
GÜÇ SAVAŞININ DURUMUNA GÖRE VAZİYET
ALANLAR!
"İktidar savaşında gücün yükselişine ve inişine göre vaziyet
alanlar, bir zamanlar içinden çıkıp geldikleri “cenah”ı yani
soylarını reddediyorlar. Aynı yerden geldikleri birine belden aşağı
vurmak için, soyunu inkâr etmeleri lâzım. Demek ki güç insanı
soysuzlaştırıyor ve doğal olarak yozlaştırıyor."
İŞİNİ KAYBEDENLERİN NEDEN İTİBARI
VAR?
"Bugün işini kaybeden gazetecilerin itibarları, şöhretleri
okuyucuları ile kurdukları güven bağından kaynaklanıyor. Oturup
herkese açık bir mektup yolluyorsunuz. Seçtiğiniz kelimelerle,
muhakemenizle, gözettiğiniz prensiplerle o güveni oluşturuyorsunuz.
Okuyucu “aynı benim gibi düşünüyor” dediği zaman, işinizi yapmış
oluyorsunuz. “Hiç böyle düşünmemiştim” diyorsa bir adım öne
geçiyorsunuz, yeni yollara yeni taşlar döşüyorsunuz."
TEK BİR OKUYUCU İÇİN YAZILORLAR, O DA
BAŞBAKAN!
"Yandaş medyada yazan, Gül’ün “bizim cenah” dediği gazetecilerde bu
ilişkiye rastlayamazsınız. Onlar tek bir okuyucuya, sadece tek bir
kişiye, gücün sahibine hitaben yazarlar. Yazdıklarını beğendirmek
zorunda oldukları tek kişi odur. Kendisine saygısı olanlar, maişet
derdiyle bu tezgâha düşenler için ne büyük bir ızdırap!"
KİBRE VE ZULMÜ ÇANAK TUTUP, YALAN VE
İFTİRA ÜRETMEK
"Tek bir okuyucuya hitap etmek. Hangi istikamete baktığını en önce
fark edip oraya yönelmek, gözden düşenlere savaş açmak, kibre ve
zulme çanak tutmak, onun düşman siyaseti için yalanlar-iftiralar
üretmek. Gücünden emin otorite sahibi talimat verirken çok az
enerji harcar. “Evet” demek yerine gözünü kapatır, “hayır” yerine
kaşını kaldırır. Çomar’ın her hareketini izlediği sahibi ile
ilişkisi bile bu kadar yakın takip gerektirmez. Güç de dahil hiçbir
şey kalıcı değil. O tek okuyucu gözden kaybolunca, birilerinin
meslekleri de sona erer; şayet yeni güç sahibi için de kullanışlı
olduğu anlaşılmazsa."
KENDİ ÇEVRELERİ İLE REKABET VE ARKAYI
KOLLAMA!
"Tek okuyucusu olanlar göze girmek için çevresi ile rekabet eder.
Mesaisinin çok azını mesleğine, çoğunu arkasını kollamaya ayırır.
Güç rekabetinde ahlakî prensip olmaz; ortaya ekip dayanışması ve
ekip çalışması çıkmaz. Otorite sahibi bu rekabeti kışkırtır, çünkü
bu rekabet siyasetine daha etkili ateş gücü sağlar."
ÖNCE YOZLAŞTIRIR, SONRA
SOYSUZLAŞTIRIR
"Kısaca güç önce yozlaştırır; sonra soysuzlaştırır."