Zaman yazarı kendisini ihbar etti
Abone olZaman yazarı Ahmet Kurucan, Cemaat hakkında ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamasıyla başlatılan soruşturmada adının geçmesine tepki gösterdi
Savcılığın cemaat soruşturmasında adı geçen isimlerden
Zaman gazetesi yazarı Ahmet Kurucan, kendisini ihbar
etti.
Fethullah Gülen hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, özel hayatın gizliliğini ihlal, dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık” suçlamasıyla İstanbul Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturma sürüyor.
GÜLEN'DEN ÖZEL DERS ALMAK SUÇ İSE
Dosyada adı 'molla' diye geçen cemaatçi yazar Kurucan, iddialara ve suçlamlara ateş püskürdü. "Kendimi ihbar ediyorum" başlıklı bügünkü yazısında tepkisini böyle dile getiriyor:
"Şimdi dikkat; eğer Fethullah Gülen’den özel ders almak
suç ise kendimi ihbar ediyorum, ben bu suçu işledim. Aslında
derinlemesine bir gözle bakacak olursanız bu ihbarı 1990’dan
verdiğim konferanslarda, yaptığım sohbetlerde yüzlerce defa
söyledim."
1985 Ankara İlahiyat Fakültesi 'nden mezun olur olmaz Gülen'den 3 yıl özel ders aldığını aktaran Kurucan, mesleki hayatını, yaptığı çalışmaları anlattı. Yazar iktidarı eleştirerek yazısını böyle tamamlıyor:
DİNDAR NESİL YETİŞTİRECEĞİZ DİYE
"Ne hissediyor, ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben ağlanacak halimize bu satırları yazarken sadece gülüyorum. Aylar önce bir yazıma başlık yaptığım gibi savrulmanın böylesi diyor ve kendi kendime lahavle çekiyorum.
Dindar nesil yetiştireceğiz diye siyaset meydanlarını çınlatan, imam hatip liselerini orta eğitimin merkezine koyan, liselere siyer dersi koymakla övünen bir iktidarın İslami ilimleri bana göre master ve doktora dersi seviyesinde öğrenilmesini, öğretilmesini suç unsuru olarak göreceğinin emarelerini vermesi ne kadar da acı?
Sözü uzatmaya gerek yok. 5 yıllık ilahiyat tahsilim boyunca okuduğum ve öğrendiğimden çok daha fazlasını Hocaefendi’nin yanında okudum ve öğrendim. Eğer bu suç ise kendimi ihbar ediyorum, ben bu suçu işledim; hem de seve seve."
İSTANBUL CUMHURİYET SAVCILIĞININ YÜRÜTTÜĞÜ SORUŞTURMANIN ŞAŞIRTAN AYRINTILARI SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
SORUŞTURMANIN ŞU ANDAKİ TEK ŞÜPHELİSİ FETHULLAH GÜLEN
Cemaat hakkında ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamasıyla
başlatılan soruşturmanın numarası 2014/39856. İstanbul Cumhuriyet
Savcılığının yürüttüğü soruşturmanın şu andaki tek şüphelisi
Fethullah Gülen. Dosya kapsamında şikayetçiler, tanıklar ve
itirafçıların bir kısmının ifadeleri alındı. Soruşturmada şu ana
kadar ifade veren isimlerden en dikkat çekicileri: Hüseyin Gülerce,
Hanefi Avcı, Latif Erdoğan ve Ahmet Sarıtaş
Fethullah Gülen hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme, özel hayatın gizliliğini
ihlal, dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık”
suçlamasıyla başlatılan soruşturma dosyasına Aydınlık ulaştı.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fuzuli Aydoğdu tarafından yürütülen
soruşturma kapsamında bugüne kadar birçok şikayetçi, tanık ve
itirafçı ifade verdi.
Soruşturmada, özellikle yıllarca cemaatle bağlantılı olduğunu
söyleyerek ifade veren isimler dikkat çekici.
Fethullah Gülen hakkında suç duyurusu yapan işadamı Ahmet Sarıtaş,
savcılığa verdiği ifadesinde önemli ayrıntıları açıkladı.
‘16 YIL CEMAAT İÇİNDEYDİM FETHULLAH KAİNAT
İMAMI’
İşadamı Ahmet Sarıtaş, el yazısıyla gönderdiği ikinci ifadesinde
bir de şema çizdi. Şemada bir numara “Kâinat İmamı” Fethullah
Gülen. Örgüt şemasında başyardımcı ve “Türkiye imamı” olarak
Mustafa Özcan gösterildi. Özcan’ın yardımcıları da cemaate yakın
olan Kaynak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, holding
yöneticileri ve Ahmet Kara olarak belirtildi. Örgüt içindeki
hiyerarşide “Türkiye İmamı” ve yardımcılarına bağlı olan
kuruluşlar, gazete, dergi ve TV’ler, kamu çalışanları, şirketler,
dershaneler, yurtlar, işadamları, üst düzey bürokratlar ve ışık
evlerinde yaşayan öğrenciler gösterildi.
Şemayı çizerek örgütün işleyişini anlatan Ahmet Sarıtaş, 16 yıl
cemaat içinde kaldığını ve 4 şirket batırdığını belirtti. Yemek
işiyle uğraştığını söyleyen Sarıtaş, ifadesinde cemaatin içindeyken
yaşadığı olayları anlattı.
‘ABD ASKERLERİ GÜLEN OKULLARINDA EĞİTMEN’
şikayetci işadamı, ifadesinde 2008 yılında Kuzey Irak’taki Işık
Üniversitesi’ne yaptığı ziyarette ABD Deniz Piyadelerinin
eğitmenlik yaptığına şahit olduğunu şu sözlerle dile getirdi:
“Irak’ın kuzeyindeki Işık Üniversitesi ve oradaki kolejler için
Türkiye’deki aynı işlerimi yapmak için gittim. Gittiğimde İngiliz
vatandaşı Robert, Amerikan vatandaşı Edward ve Türk vatandaşı Savaş
Aksoy’u gördüm. Bunların görevi doğal İngilizce konuşması sağlayan
öğretim görevlileri olarak geçiyordu. Ben Savaş ile samimi oldum.
‘Siz bu insanlarla aynı evde kalıyorsunuz, bunlar ne iş yapıyor’
diye sordum. Oda her ikisinin İngiliz ve Amerikan deniz
piyadelerinde asker olduklarını söyledi.”
CEMAATİN BÖLGE İMAMI: CHP KURYE ŞİRKETİ GİBİ
İşadamı Sarıtaş, ifadesinde ayrıca dershanelerin kapatılmasına
karşı nasıl bir yol izleneceğini kendisine cemaatin Marmara
Bölgesindeki tüm okullardan sorumlu olan İshak Şahin tarafından
aktarıldığını söyledi. Sarıtaş konuşmayı şöyle aktardı: “23 Nisan
günü İshak Şahin ile Beylikdüzü’ndeki caminin yanındaki okulda
görüşmemiz oldu. Görüşmede, dershanelerin 8 maddeden dolayı
kapanmayacağından emin olduğunu, ‘Dershanelerin kapanması da
kanunla olacak, biz bunu idari mahkemeleri kullanırsak 5-6 yıl
sürecek ancak kanun olduğu için Anayasa Mahkemesine de ancak
muhalefet partisi direkt gidebiliyor. Anayasa Mahkemesine
gidebilmesi için kendi menfaatimiz için CHP’yi kullandık. Yoksa
CHP’nin teneke bir parti olduğunu biliyorduk. Güven-Der bizim
derneğimiz, Öz-De-Bir CHP’ye yakın olan bir dernek ama bizde.
CHP’yi kullandığımız için Öz-De-Bir vasıtası ile dosyayı CHP’ye
verdik. CHP kargo kurye şirketi gibi dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne
götürdü’ dedi.”
HİMMET TOSUNLARI
Ahmet Sarıtaş, ifadesinde 1998 yılı Kurban Bayramı’nda yemek
verdiği her cemaat okulu için kendisinden bir tosun istendiğini
ifade ederek şu bilgileri verdi: “Daha sonraki yılda bu sayı her
okul için 3’e çıkmaya başladı. Zamanla da sen bize kârsız yemek
vereceksin dediler. Biz Allah için çalışıyoruz diyerek manevi baskı
yapmaya çalıştılar. Ben her bir okul için tosun bağışını fazla
buldum. Bu hususun yukarısı tarafından duyulması halinde ‘ticari
ilişkilerin sekteye uğrar’ diye tehdit ediyorlar, çalışan
personelime, bana, personel sayısınca hem gazete hem de Sızıntı
dergisi yazıyor, bunun parasını da kesiyorlar.”
HANEFİ AVCI DA TANIK
Soruşturmada tanık olarak eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da ifade
verdi. Avcı’nın daha önce cemaat hakkında yaptığı şikâyetler de
soruşturma dosyasına girdi. Avcı ifadesinde, daha önce cemaatle
ilgili olarak bazı isim ve bilgileri verdiğini ve istenildiği
takdirde bunların dosyaya eklenebileceğini söyledi. Soruşturma
savcısı, Avcı’nın Fethullah Gülen hakkında yaptığı şikayet ve
dilekçeleri dosyaya koydu.
‘BANA ŞANTAJ YAPTILAR’
Soruşturma dosyasında Ergenekon davasının sanıklarından Selim
Akkurt da var. Akkurt savcıya gönderdiği bir mektupla kendini ihbar
ederek, “Fethullah Gülen terör örgütü üyesi olmaktan hakkımda işlem
yapılmasını talep ediyorum” dedi.
Bunun üzerine soruşturma dosyasına dâhil edilen Akkurt’un ifadesi
alındı.
Erzurum Cezaevinde bulunan Akkurt ifadesinde, “2002-2007 yılları
arasında Fethullah Gülen terör örgütü içerisinde Zekeriya Öz, Ali
Fuat Yılmazer, Mutlu Ekizoğlu, İsmail Erçelik ile birlikte aktif
görevler aldım. Görev almamdaki sebep, kan davalı olduğum Sadrettin
Özlem ile İlhan Yatağan cinayetlerini yukarıda saydığım bu kişiler,
Erzurum’dan tanıdığım polis vasıtası ile çağırtarak, ‘eğer bizim
dediğimizi yapmazsan, bu cinayetleri senin üzerine yıkarız. Biz
sadece teröristlere operasyon yapacağız’ demeleri suretiyle bana
şantaj yaptılar. Bende çaresizlikle Fethullah Gülen örgütüne
katıldım. Yine Ergenekon davasında bu örgüte tanıklık etmediğim
için ceza aldım. Zaten bu hususlarla ilgili Ergenekon davasında da
ifadelerim vardır” dedi.
DOSYADAKİ SAVCI, POLİS GAZETECİ VE
İŞADAMLARI...
“Fethullah Gülen suç örgütü” dosyasına F tipi polislere yönelik
yapılan operasyonlarda gözaltına alınan ve tutuklanan ve polis
şefleri hakkında yürütülen soruşturma da girdi. Gülen’in bir
numaralı şüpheli olduğu soruşturmada Yurt Atayün, Ömer Köse, Erol
Demirhan, Kazım Aksoy hakkında “görevi kötüye kullanma” suçu
nedeniyle başlatılmış. Ancak bu soruşturma ana dosyadan
ayrılmış.
Latif Erdoğan’ın verdiği ifadede eski Emniyet İstihbarat Daire
Başkanı Ramazan Akyürek’in cemaatle bağlantılı olduğu ve MİT’in
başına getirilmek istendiği belirtiliyor. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında ifadesi alınan
Erdoğan, cemaat toplantılarına katılan işadamları olarak, Ali Rıza
Tanrısever, Ali Açıl, Mehmet Katırcı’nın isimlerini verdi. Latif
Erdoğan, “paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içerisinde halen
aktif olarak faaliyet gösteren kişiler” sorusunu da şöyle
yanıtlıyor:
‘ÜST DÜZEY İLİŞKİLERİ AYARLIYOR’
“Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, Mustafa Özcan,
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, üst düzey
işadamlarıyla irtibatı koordine eden Ahmet Kara, Fatih
Üniversitesi’nden Suat Yıldırım, eski AK Parti Milletvekili İlhan
İşbilen, Harun Tokak, Murat Karabulut, Emniyetteki memurların
Türkiye sorumlusu Süleyman Uysal, Samanyolu TV Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Çelik, Zaman gazetesi Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı,
Önder Aytaç, bütün üst düzey ilişkileri düzenleyen kişi Alaaddin
Kaya, Kerim Balcı, Erhan Başyurt, Ahmet Kurucan.
Aynı kapsamda ifade veren Ahmet Keleş de, Fethullah Gülen’in
operasyon ekibi olarak 34 kişinin ismini veriyor. İfade tutanağında
cemaatteki görevlerinin de yazıldığı isimlerden bazıları
şunlar:
“Mustafa Sağlam (İl Emniyet Müdürü), Cengiz Malbeleği (İstanbul
Emniyeti Narkotik Şube), İrfan (soyadını hatırlamıyorum. TÜBİTAK’ta
görevliydi), Yakup Yıldız (Turgut Özal Üniversitesi Genel
Sekreteri), Said Cansu (Dershane ve Okullar Genel sorumlusu),
Serhat Yazar (Sürat A.Ş sorumlusu)”
SAVCININ YÖNELTTİĞİ KRİTİK SORULAR
Savcılık talimatı kapsamında tanık sıfatıyla ifade veren Latif
Erdoğan ve Ahmet Keleş’e yöneltilen sorular da dikkat çekiyor.
Cemaat yapılanmasının işleyişini her yönüyle araştıran savcılığın
yönelttiği sorulardan bazıları şunlar:
- Fethullah Gülen Cemaati olarak adlandırılan yapı ne zaman,
kimlerle, ne şekilde başlamıştır?
- Amacı nedir?
- Bu cemaat oluşumunun stratejisi nedir? İlerlemesinde farklı
unsur, siyaset, kuruluş, etnik, dinsel yapılarla irtibat kuruldu
mu?
- Cemaatin üst kademeye kadar olan faaliyet yapısı ve hiyerarşisi
nedir?
- Mali kaynakları nelerdir?
- Üye temini ne şekilde yapılıyor?
- Eğitim, vakıf, şirket alanındaki faaliyetleri nelerdir?
- Toplantı yapılan yerler Türkiye içerisinde mi, dışında mıydı?
- Cemaat içerisinde, öğrenci evi, semt ağabeyi, ilçe, il, bölge
imamı, müfettiş, mütevelli heyeti, himmet, şakirt, cemaat, hizmet,
abla, kardeş, hâdim kavramlarının karşılığı nedir?
- Emniyet bünyesinde bu yapıya üye bildiğiniz isimler var mı?
- Devlet kurumu bünyesinde yapı adına imamlık yapan şahıslar ne
şekilde çalışır? Bu kurumlarda çalışan ve yapı içerinde olan
şahıslar kimlerdir?
- Cemaatten ayrılan şahıslara yönelik tehdit veya şantaj şeklinde
bir uygulama var mı?
- Cemaate para vermeyen iş adamlarına yapılan yasadışı bir uygulama
oldu mu?