ABD Başkanı Donald Trump’ın “Yüzyılın
Anlaşması” olarak lanse ettiği İsrail ile
yapılan anlaşma aslında yüzyıldır sürdürülen bir algı çalışmasının
son zincirini oluşturuyor. Yüz yıl boyunca oynanan algı oyunlarına
aldanan Müslümanların ise bu son algı oyununa karşı çok dikkatli
olmaları gerekiyor.
Çünkü bu son oyun.
Eğer bunu da kaybedersek artık kaybedecek bir şey
kalmayacak.
Ben Müslümanım diyen herkes bu davaya sahip çıkmalıdır.
Kudüs davası bütün Müslümanları
ilgilendiriyor.
Çünkü Kudüs Müslüman bir şehirdir.
Son yıllarda yaşanan sıkıntılara karşı dik durmaya çalışan
Türkiye’nin Filistin ile yaşadığı ortak bir
kader vardır. Her iki ülkenin kaderi arasında iki farklı
kıtaya köprü olmak vardır.
Türkiye, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan uç
noktadır. Türkiye’ye hâkim olan Ortadoğu dahil Asya’ya
hâkim olur.
Filistin ise, Asya’yı Afrika’ya
bağlayan önemli bir noktada bulunmaktadır. Afrika kanalıyla
Filistin’i ele geçirirlerse Ortadoğu’ya ve Asya’ya hâkim
olabileceklerdir.
Filistin toprakları üzerinde bundan yüzyıl önce
başlayan algı oyunları sonucu maalesef Sultan
Abdülhamid’in bir set gibi duran politikaları yıkılmaya
başlamıştı. Siyonizmin bütün rüşvet tekliflerine, bütün sözde cazip
tekliflerine ve bütün dayatmalarına karşı adeta bir “Sedd-i
Zülkarneyn” gibi duran Büyük Sultan,
Filistin topraklarından 1 metrekare bile vermemişti
Yahudilere.
Vermediği gibi verilmesinin önüne geçmek için de
Filistin topraklarını sahiplenerek adeta Yahudilerin
rüyalarının korkulu kâbusu olmuştu.
Sultan Abdülhamid’den ümidini kesen Siyonistler
hedeflerine Filistinli Müslümanları koydular.
Çeşitli algı oyunları ile, hiç kimseye hissettirmeden emellerine
kavuşabilmek için küçük de olsa toprak ve bina satın almaya
başladılar. Uzun yıllar bu algı oyunu ustalıkla gizleyen
Siyonistlerin kirli oyunları ortaya çıktığında maalesef çok geç
kalınmıştı.
Büyük devletlerin de desteğini alan Yahudiler, kısa süre içinde
Filistin’deki varlıklarını hızla artırdılar. Bunu yaparken
de algı oyunlarıyla hep mazlumu oynamayı da ihmal etmediler.
Yüzyıl boyunca başarıyla gerçekleştirdikleri planlarının son
halkasını sahneleyip Filistin’deki Müslüman varlığını
tamamen yok etmek için oyunun son perdesini başlattılar
geçtiğimiz günlerde.
Son oyunla oluşturulmak istenen algı şu: Anlaşmayla oluşturulan
kaos ortamı sonucu Filistin’deki Müslümanların korku ve
endişeye kapılarak yurtlarını terk etmeleri…
Anlaşma maddeleri asla hayata geçirilemeyecek nitelikte.
Çünkü Trump tarafından “Yüzyılın
Anlaşması” olarak lanse edilen metnin hiçbir uluslararası
hukuki geçerliliği yok.
İki eli kanlı iki insan arasında imzalanan metne
“anlaşma” demek için, uluslararası anlaşmaların
nasıl yapıldığı hususunda bilgi sahibi olmamak gerekiyor.
Uluslararası anlaşmalar, aralarında uyuşmazlık olan taraflar
arasında karşılıklı hak ve yükümlülükler doğuran ve bir müzakere
süreci sonunda ortaya çıkan belgelerdir.
Bu olayda ise, kendilerini âdeta dünyanın efendisi olarak gören
ABD ve İsrail, Filistinlilere herhangi bir söz
hakkı vermemiştir. Bu süreçte İsrail ile
Filistinliler arasında herhangi bir müzakere yapılmış
değildir. Aksine, ortada büyük bir dayatma vardır.
Hal böyleyken bu metin niçin “Yüzyılın
Anlaşması” olarak büyük bir medya desteği ile günlerdir
gündemde tutulmaktadır.
Yapılmak istenen basit aslında: Bölgede bir terör ve
kaos havası oluşturup, Filistinli Müslümanları ellerinde kalan son
toprakları da satıp terk etmeye zorlamak.
Yüzyıllık algı oyununun son halkası olan bu sahnesine karşı
başta Filistinliler olmak üzere bütün Müslümanlar uyanık
olmak zorundadır. Bir umutsuzluk ve yılgınlık sonucu elde kalan son
topraklar da feda edilmemelidir.
Bu konuda bütün dünya Müslümanlarının tek yürek, tek akıl, tek
güç olmaları elzemdir.
Bu bağlamda 9 Şubat Pazar günü Yenikapı’da düzenlenecek
olan Büyük Kudüs Mitingi’ne katılmak Müslümanların
öncelikli görevleri arasındadır.
Pazar günü görüşmek üzere…
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser