Yüzbaşının hayatı film gibi
Abone ol28 Şubat döneminde ordudan atıldı. Ailesiyle zor günler geçirdi. Yüzbaşı Arslan'ın çektiği çileler film konusu olacak türden.
28 Şubat sürecinde Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla
görevden uzaklaştırılan yüzbaşı Ahmet Zeki Arslan, ''28 Şubat
davalarına, kendim ve milletim adına müdahil olmak istiyorum''
dedi.
TSK'da 27 yıl görev yapan ve görev sırasında vefat eden bir
astsubayın oğlu olduğunu kaydeden Arslan, 1987 yılında Teğmen
rütbesiyle TSK'ya katıldığını hatırlattı.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 1996 yılındaki denetlemesinde
dönemin kuvvet komutanın takdirine mazhar olduğunu ifade eden
Arslan, ''Disiplinsizlik suçundan görevime son verilmesine anlam
veremiyorum'' dedi.
AMCASI ÇANAKKALE ŞEHİDİ
28 Şubat süreciyle ilgili gözaltılar ve kendisinin o süreçte
yaşadıklarına değinen Arslan, şöyle konuştu:
''1997 olağanüstü Mayıs şurasında YAŞ kararıyla ordudan ihraç
edilmiş öğretmen yüzbaşıydım. Kütahyalıyım, babam 27 yıl Jandarma
Astsubay olarak görev yapmış ve görev başında vefat etmiş bir
insandı. Amcam Çanakkale şehidi, dedem de madalyalı Kurtuluş Savaşı
gazisiydi. 1987'den 1997 yılına kadar, yani 10 yıl boyunca askeri
öğretmen olarak görev yaptım. 1996 yılında Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'nın denetlemesinde, kuvvet komutanımızın takdirlerine
mazhar olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ödülü aldım. Bir yıl
sonra 28 Şubat atmosferi içerisinde disiplinsizlik nedeniyle
kendimi nizamiye kapısının önünde buldum. Silahım, askeri kimliğim
ve sağlık karnelerim alındı. Tamamen vatan haini ve vebalı
muamelesine tabi tutuldum, diye düşündüm.''
ASKERLİK HAYATI BOYUNCA HİÇ CEZA ALMADI
Ahmet Zeki Arslan, askerlik hayatı boyunca hiç ceza almadığını
ancak askerde bir suç işlendiği zaman da savunma istendiğini ve
buna göre ceza uygulandığını vurguladı.
Askerlik görevinden alınmasının kendince eşinin eskiden başörtülü
olmasından ve alkole mesafeli duruşundan kaynaklandığını söyleyen
Arslan, şöyle devam etti:
''10 yıllık meslek hayatında bir tek savunma bile almayan bir
subay, nasıl olur da disiplinsizlik işlemine tabi tutulur? Ben bunu
2002 yılındaki bilgi edinme yasası gereği sorduğumda, bana o zaman
ki korgeneral rütbesindeki Saldıray Berk paşamız, aynen şu ifadeyle
cevap verdi; 'Bu sizin bir anda yaptığınız işlem sonucu değil,
askerlik hayatınız boyunca yaptığınız işlemlerin sonucu'
dedi.''
Bir suç olayında savunma verileceğini ve bu savunmanın sonucunda da
ceza uygulanacağını ifade eden Arslan, sözlerine şöyle devam
etti:
''Ben hiç böyle bir savunma almadım ve dolayısıyla ceza da almadım.
Bu disiplinsizliği araştırdığımızda tamamen muhafazakar bir aile
yapımızın olmasından, eşimizin zamanında başının kapalı olmasından,
sosyal faaliyet denilen, aylık balolara ve toplantılara
katılmayışımız gerekçe gösterilmiş olduğunu düşünüyorum. Alkole
belirli bir mesafede duruşumuzda etkili olmuş. Özelikle iyi niyetli
komutanlarımız, eşlerimizin başlarını açmaları konusunda durumu
hissettirdiler. Arkadaşlar Türkiye'nin gelişen şartlarında,
başörtülü eşlere sahip olan kişiler ciddi sıkıntılara girecek,
şimdiden tedbirinizi alın. Biz de birtakım önlemler aldık. Ama
bunun hiçbir işe yaramadığını, 28 Şubat şartlarında yaşayarak
gördük.''
ASKERLİK SONRASI 2 ÇOCUK VE EŞLE ORTADA KALDI
Askerlik hayatının sona ermesinden sonra, lojmandan çıkartılarak 2
çocuğu ve eşiyle ortada kaldığını anlatan Arslan, ''Çeşitli işlerde
çalışarak ailemi geçindirme derdine düştüm. 2 çocuğum ve eşimle
birlikte sıkıntıya düştüm. O dönem zor bela aldığım aracımı sattım.
Emekli sandığına yatırdığım primlerimi geri çektim ve bir sermaye
oluşturarak ticarete atıldım. Hiç bilmediğim piyasa şartlarında
işimi batırdım. Sermayemi kaybettim'' dedi.
Bir süre sonra özel sektörde çalıştığını, kuruyemiş
pazarlamacılığı, plastik imalatçılığı ve asansör tamirciliği gibi
işlet yaparak bugüne kadar geldiğini ifade eden Arslan, şunları
kaydetti:
''Geriye dönüp baktığımda ben şunu görüyorum, 28 Şubat kudretlileri
bu muameleyi bize niye layık gördü? Ne yaptım ki, bu muameleye tabi
tutuldum. Aslında yapılan benim şahsımda, milletimin ve
memleketimin hukukuna tecavüz olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle
açılacak olan 28 Şubat davasına kendim ve milletim adına müdahil
olmak istiyorum. Biz biliyoruz ki, adalet mülkün temelidir.
Adaletin olmadığı bir yerde, devlette olmaz, dirlik ve düzende
olmaz. İnsanlar geleceğe güvenle bakamaz. Bunun için kurulacak olan
mahkemeye müdahil olacağım, hem kendimi hem ailemi aklamış
olacağım.''