Yurtta stres cihanda stres!
Abone olABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Francis J. Riccciardone'den Türkiye'deki siyasi gelişmelere ilginç değerlendirme: Yurtta stres, cihanda stres!
ABD’nin eski Ankara büyükelçileri
Francis J. Ricciardone ve Robert Pearson, Washington’daki Türk
Büyükelçiliği’nde Atatürk’ün anısına yaptıkları konuşmada ABD ve
Türkiye arasında son dönem yaşanan farklılıklara
değindi.
Ricciardone, durumu tarif etmek için Atatürk’ün ünlü sözüne atıfla,
“Yurtta stres cihanda stres” dedi. AK Parti
hükümetinin bir dönem 'Acemi Elçi' dediği
Ricciardone satırarasında ise ABD ile Türkiye arasındaki
ilişkilerin 'türbülansa' girdiğini söyledi
ABD ve Türkiye ilişkilerinin Suriye ve IŞİD krizi nedeniyle
gergin bir dönemden geçtiği sırada Amerika’nın eski Ankara
Büyükelçileri Ricciardone ve Pearson, Türkiye’nin Washington
Büyükelçiliği’nde, “Atatürk’ün Türk-Amerikan
ilişkilerindeki mirası” başlıklı bir konuşma yaptılar. İki
büyükelçinin de Türkiye ve ABD arasında son dönem yaşanan
farklılıklar ve Washington’da Türkiye ile ilgili duyulan kaygıya
vurgu yaptıkları panelde, Ricciardone yaşanan gerginlikleri tarif
etmek için Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh”
sözüne atıfla, “Yurtta stres, cihanda stres”
dedi.
Türkiye'de görev yaptığı dönemde iç siyasete ilişkin sert
açıklamalarıyla gündeme gelen Ricciardone
'Acemi Elçi' diye anılmıştı.
TÜRBÜLANS UYARISI
Ricciardone, konuşmasının başında, “Bazı insanlar, ABD ve
Türkiye’nin ortak değerler paylaşıp paylaşmadığını, kararlı bir
müttefik olup olmadıklarını, ortak amaçlar taşıyıp taşımadıklarını
sorguladıklarında, son birkaç yıldır yaşanan türbülansta bile benim
bundan hiç şüphem olmadı” diyerek iki ülke ilişkilerinin
sağlamlığına işaret etti. Ancak aynı zamanda ilişkilerde bir
türbülans olduğunu da belirtmiş oldu.
Ricciardone, ardından Atatürk’ün Türkçe olarak “Yurtta
sulh cihanda sulh” sözünü örnek verip şöyle dedi:
“Tamam, şu an hem anavatan hem de dünya sulhu için stresli
zamanlar. Bu zamanlar, yurtta stres cihanda stres zamanları. Ve
bana öyle geliyor ki, stresli zamanlar, dostluk ve ortaklıklar için
gerçek bir test zamanıdır.”
Bölgede bir kriz yaşandığını ve devletlerin meşruiyetinin sorgulandığını belirten Ricciardone, konuşmasının geri kalanında ise çarpıcı şu mesajları verdi:
SİSTEMDE GÜRÜLTÜ
VAR
“Bazı farklılıklarımız var, sistemde epey bir gürültü var. Ama şu
anda yaşanan kriz, spesifik olarak Suriye’yi kast ediyorum, bizi
ayrı düşüren bir noktada olabilir. Ki kamuoyu açıklamalarında
karşılıklı öfkeye de sürüklüyor. Ama aynı zamanda bu Türkler ve
Amerikalıları işbirliğine de yöneltiyor.
İSTİŞARELER DEVAM
EDİYOR
Yoğun bir şekilde devam eden bir diplomasi var. Konferanslar,
diplomatlar arasında toplantılar, Türkiye’de Başbakanlar, Dışişleri
Bakanları. Burada Washington’da da üst düzey yetkililer, Dışişleri
Bakanı. Üst düzey iştişareler devam ediyor. Beyaz Saray haftaya
Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın da Türkiye’ye gideceğini duyurdu.
Bunlar ciddi istişareler.
MUHALEFET TÜRKİYE’DE
TOPLANDI
Türkiye Arap Baharı’nın başlangıcında, Esad Rejimi muhaliflerini
bir araya getirmede liderlik üstlendi. Mayıs 2011’den itibaren
Türkiye, Suriye muhalefetinin Türkiye içinde toplanmasına izin
vermeye başladı. Ve ABD’li diplomatlar da böylece bu insanlarla
biraya gelip Esad sonrası nasıl yeni bir şey yaratmak istediklerini
görüşebildi.
SİLAH OLSUN MU OLMASIN
MI
Farklılıklarımız var mıydı? Evet kesinlikle. Şu grup mu bu grup mu?
Silah olsun mu, olmasın mı? Bütün bu şeyler tartışılmak üzere orada
duruyordu ve fikir ayrılıkları açıktı. Ama Türkiye ve ABD’nin,
bölgedeki ihtilafları ele almak için birbirine ihtiyacı vardı.
ASKERİ İLİŞKİLER
YAVAŞLADI
2011’de Türkiye’ye gittiğimde iç tartışmalar nedeniyle Türk
askerinin Türk devletindeki rolünün yeniden tanımlandığını gördüm.
Askerler, politikadan, beni o şaşırtan 1990’lardaki yöntemleriyle
yürüttükleri yönetim anlayışından çekiliyordu. Bu epey çarpıcıydı.
ABD ve Türkiye arasındaki askeri ilişkiler devam etti ama daha az
operasyoneldi ve daha seyrekti. Eskiden her iki taraftan üst düzey
bir askeri yetkili her zaman karşılıklı bir temas geliştirirdi.
Ayda bir. Bu yavaşladı. Bir araya gelmeler azaldı. Sonra 2011
sonunda, özel kuvvet birlikleri için Büyükelçilikte bir pozisyon
oluşturduk. Türk mevkidaşlarıyla çalışacak bir subay vardı.
İÇ GÜVENLİK ATAŞESİ
Yasa koruma konusunda Türkiye bir işbirliği geliştirdik. 90’lardan
beri bir FBI ataşesi vardı. Sınır güvenliği konusunda derin bir
uzmanlığı olan İç Güvenlik ataşesi de geldi. Ve yabancı savaşçı
geçişlerini konuşma zamanı geldiğinde, Türkler reddetmediler,
işbirliğinden uzak durmadılar. İç Güvenlik Ataşesi, 2012
sonbaharında, eski İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano’nun Türkiye
ziyaretiyle başlamıştı. IŞİD konusundan çok önce.”
GENİŞ ÇAPLI KAYGI VAR
Panelde, Pearson da Türkiye’nin otoriterleşmesi konusunda şimdiki
Amerikan Büyükelçisi John Bass’in Senato oturumunda yaptığı yoruma
değindi. Temmuzda yapılan oturum sırasında Senatör John McCain’in
Bass’e sorduğu, Türkiye’de yaşananların otoriterliğe doğru bir
kayma olup olmadığı yönündeki soruya Bass’in verdiği “Bu
doğrultuda bir kaymadır evet” yanıtını değerlendiren
Pearson, şöyle konuştu: “Senatör John McCain’in o soruyu sorması,
cevaptan daha önemliydi. O soruyu sordu, çünkü ABD’de Türkiye
konusunda geniş çaplı bir kaygı var.”