Yurtdışındaki cemaat okullarının akıbeti ne olacak?
Abone olRuşen Çakır bugün cemaat okullarının akıbetini yazdı! Bu kavganın sonunda yurt dışındaki cemaat okulları ne olacak?
Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır, iktidar-cemaat kavgasının
sonunda yurtdışındaki cemaat okullarının sonunu yazdı. Çakır'ın
iddiasına göre Başbakan Erdoğan tüm büyükelçilere Gülen
cemaatinin "gerçek yüzü"nü anlatma görevi
verdi.
Daha önce, cemaatin bu ve benzeri zorlukları büyük ölçüde aştığını
belirten Çakır, "Başlangıçta Türkiye’deki dindar zenginler
tarafından sübvanse edilen okullar zamanla kendilerini finanse
ettiler, hatta kâra geçip yeni okullar için sermaye temin ettiler.
Bunda, görev yapan personelin çoğunun Cemaat’in okullarında
yetişmiş, mütevazı ücretleri kabul eden gönüllüler olması etkili
oldu." diyor...
İşte Ruşen Çakır'ın yazısı...
ANARŞİSTLERİN OYUNUNA GELMEYİN
Fethullah Gülen 26 Kasım 1989’da, daha Sovyetler Birliği yıkılmadan
ve bağımsız Türk cumhuriyetleri ortaya çıkmadan önce, İzmir Hisar
Camii’nde yaptığı ve aynı anda 35 camide yayınlanan ünlü vaazını şu
sözlerle bitirmişti:
“Anarşistlerin oyununa gelmeyin. Biz muhabbet fedaileriyiz.
Huzur ve itminanın, emniyet ve güvenin yayındayız. Bunu gösterecek,
bunu temsil edeceksiniz. Çünkü dünya sizin soluklarınıza muhtaç.
Dünya sizi bekliyorken küçük oyunlara gelmeyin. Siz soluklarınızı
Özbekistan’da, Türkmenistan'da, Mengüşistan’da, senelerden beri
insanı tebid edilen Kırım’da soluklayacaksınız. Sizi bekliyorlar.
Elinizde Kuran, elifba cüzleri, bantlar, oraya gidecek, Hz.
Muhammed’i anlatacaksınız. Büyük işler sizi bekliyor. Küçük işlerin
altında kalıp ezilmeyin. Allah yardımcımız olsun.”
GÜLEN CEMAATİ KÜRESEL BİR GÜÇ HALİNE
GELDİ
Talebeleri onu dinledi, önce Türk cumhuriyetlerinde, ardından
Balkan ülkelerinde ve zamanla Müslüman nüfus bulunsun ya da
bulunmasın dünyanın hemen her köşesinde okullar açtı. Sonuçta Gülen
cemaati en az 140 ülkede yaklaşık 1200 eğitim kurumuyla küresel bir
güç haline geldi.
KOLAY OLMADI
Kuşkusuz bu noktaya hiç de kolay gelinmedi. Gidilen ülkelerin
kimisinde otoriter, hatta totaliter rejimler hakimdi. Bazılarında
İslami cemaatlerin bu tür faaliyetlerine şüpheyle bakılıyordu.
Üstelik Türkiye’de de zaman zaman hükümetler ve tabii ki onlar
üzerinde ciddi bir gücü olan askerler Cemaat’in bu faaliyetlerini
engellemek için gayret gösteriyorlardı.
ZORLUKLARI AŞTI
Cemaat bu ve benzeri zorlukları büyük ölçüde aştı. Başlangıçta
Türkiye’deki dindar zenginler tarafından sübvanse edilen okullar
zamanla kendilerini finanse ettiler, hatta kâra geçip yeni okullar
için sermaye temin ettiler. Bunda, görev yapan personelin çoğunun
Cemaat’in okullarında yetişmiş, mütevazı ücretleri kabul eden
gönüllüler olması etkili oldu.
AKP'DEN SONRA YENİ BİR DÖNEM BAŞLAMIŞ
OLDU
AKP iktidara geldikten bir süre sonra Dışişleri Bakanlığı bir
genelge yayınlayarak, yurtdışı temsilciliklerinden Cemaat
okullarıyla iyi ilişkiler kurmalarını istedi. Devlet
yöneticilerinin yurtdışı gezilerinde ziyaret etmesiyle bu okullar
için yeni bir dönem de başlamış oldu. Özellikle Cemaat-hükümet
ittifakının netleştiği 2007 yılından itibaren bu okulların altın
çağlarını yaşadığını söyleyebiliriz. Bunu en net olarak Türkçe
Olimpiyatları’nda gördük.
ŞİMDİ HER ŞEY TERSİNE DÖNDÜ
Şimdi her şey tersine dönmüş durumda. Başbakan Erdoğan tüm
büyükelçilere Gülen cemaatinin "gerçek yüzü"nü anlatma görevi
verdi. Cemaat kaynakları, daha şimdiden kendileri aleyhlerine
propagandaların yapılmaya başlandığını söylüyor ama bunlardan
olumsuz etkilenmelerinin mümkün olmadığını iddia ediyorlar.
OKULLARIN PRESTİJİ VAR
Gerçekten de bu okullar bulundukları ülkelerde genel olarak belli
bir prestije sahipler. Bu nedenle özellikle yoksul ülkelerde yerel
seçkinler çocuklarını buralara yollamayı tercih ediyorlar. Yine bu
okullardan mezun olanlar içinde ülkelerinde önemli pozisyonlara
gelen çok kişi var. Dolayısıyla dış temsilciliklerin, zaten
lobicilik konusunda hayli deneyimli olan Cemaat ile baş edebilmesi
çok zora benziyor.
YÜZDE 50 DAHA FAZLA
ÇALIŞIYORUZ
Yine de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’de
sohbet ettiğimiz okul yöneticilerinin anlattıklarından, Cemaat’in
bu yeni durumdan pek memnun olmadığını anlayabiliyoruz. Bununla
birlikte "Artık yüzde 50 daha fazla çalışıyoruz. Tek tek herkese
yeniden kendimizi anlatıyoruz. Bu olay bizi tembellikten kurtardı"
diyorlar, yani "her işte bir hayır vardır" deyişinden ilham alarak
işlerine daha fazla motive oluyorlar.
CEMAAT AĞIRLIĞI YURTDIŞINA
VEREBİLİR
Mutlaka belli zararlar göreceklerdir ancak yurtdışındaki Cemaat
okullarının faaliyetlerinde çok ciddi olumsuzluklar yaşanacağını
sanmıyorum. Hatta hükümetin, ülke içindeki faaliyetlerine belli
engeller getirmesi halinde Cemaat ağırlığı iyice yurtdışına ve
okullara verebilir.
TÜRKİYE'NİN YURTDIŞINDAKİ ALGISI
ETKİLENEBİLİR
Bu arada Cemaat-hükümet savaşının dünyanın dört bir köşesine
taşınıyor olmasının Türkiye’nin yurtdışındaki algılanışına nasıl
etki yapacağı gibi bir başka ciddi konu daha var...
RUŞEN ÇAKIR'IN YAZILARININ TAMAMI İÇİN>>